1.BÖLÜM

98 2 0
                                    

HAYALLER
_______________________________________________________

Antep'te annem,ablam,babam ve halam ile birlikte büyük bir konakta yaşıyorduk babam ağaydı hem beni hem annemi hem ablamı sürekli döverdi alışmıştık artık sürekli dövülüp ezilmeye halam bir şey demezdi sadece bize bağırır çağırırdı benim hayallerim vardı okumak istiyordum kendi ayaklarımın üzerinde durmak annem ve ablamı bu konaktan kurtarmak istiyordum ama babam okumamı istemiyordu liseye gitmeye bile zar zor ikna etmiştim bu sene liseden mezun oldum ve üniversite sınavına girdim ben odamda üniversiteye gitme hayalleri kurarken ablam yanıma geldi

Suna : Seyran sana bir şey söylemem gerekiyor

Seyran : Ne diyeceksin abla söylesene çatlatma insanı

Suna : Korhanlar Antep'e oğullarına kız bakmaya gelmişler

Seyran : E bize ne bundan abla

Suna : Ne demek bize ne bundan Seyran ben onların oğluyla evlenirsem seni de annemi de bu konaktan kurtarırım

Seyran : Abla hiç tanımadığın biriyle mi evleneceksin belki kötü biri belki de babam gibi biri hiç mi korkmuyorsun

Suna : Her erkek babam gibi değil ki Seyran hem çocuk çok yakışıklı bak fotoğrafını göstereyim

Seyran : Aman istemez

Suna : He Seyran söylemeyi unuttum yarın Korhanlardan İfakat Hanım hamamda kız bakacakmış sen ve benimde gitmem gerekiyor halam dedi

Seyran : Tamam abla gelirim ben seninle

Yarın

Seyran ve Suna halalarının dediği gibi hamama gitmiştir hamamdaki kadınlar Antebin hamamları türküsü eşliğinde dans ediyorlardır bu sırada da İfakat Hanım hamamdaki kızlara bakıyordur ve o anda gözüne Suna çarpar

İfakat : Zahide bu kız kimdir kimlerdendir

Zahide : Şanlı Ağa'nın oğlu Kazım Ağa'nın kızı Sunadır hanımım

İfakat : Çağır bakalım peştemalini çıkarsın görelim bakalım bir kusuru var mıymış

Zahide : Peki hanımım

Zahide Suna'yı çağırır ve peştemalini çıkarmasını söyler Suna ona denileni yapar ve peştamalini çıkarır İfakat Hanım onu çok beğendiklerini iki gün sonra istemeye geleceklerini söyler ve Suna çok mutlu olur kısa bir süre sonra Suna ve Seyran eve gider

İki gün sonra

Ablamı bugün isteyeceklerdi mutluydum çünkü ablam bu konaktan kurtulacaktı ama bir yandan da üzülüyordum ondan ayrılmak istemiyordum ben odamda bunları düşünürken halam bana Vakkas Usta'nın dükkanına gidip biri cevizli biri fıstıklı iki tane baklava almamı söyledi ben de hemen Vakkas Usta'nın dükkanına gittim dükkana girdiğimde kimse yoktu ben tam eve gidecekken Antep fıstıklarını yanlışlıkla devirdim hemen topamaya başladım ben fıstıkları toplarken içeri esmer bir genç girdi ve bana bir soru sordu

Ferit : Antep fıstığı var mı

Seyran : Anlamadım

Ferit : Antep fıstığı diyorum sana

Seyran : Ne diyorsun sen sapık mısın

Ferit : Siz Antep'te insanlara böyle mi davranıyorsunuz

Seyran : Hakedene böyle davranırız işine gelirse

Biz atışırken çırak geldi ben Antep fıstıklarını yanlışlıkla devirdiğimi söyledim ve biri cevizli biri fıstıklı iki tane baklava vermesini istedim ve hemen eve gittim

Ferit'ten

Canım Antep fıstığı çektiği için Abi'ye dükkana gidip Antep fıstığı alacağımı söylemiştim dükkana girdiğimde yerde Antep fıstıklarını toplayan bir kız görmüştüm kız çok güzeldi upuzun hafif sarımsı saçları parlak yemyeşil gözleri bembeyaz bir teni pespembe dudakları vardı gözlerine hayran kalmıştım daha önce gördüğüm hiç bir kızın gözleri onunkiler kadar güzel değildi ben kızı çalışan sandığım için Antep fıstığı var mı diye sormuştum kız anlamadım diye cevap verince ben de sorduğum soruyu iltifata çevirip Antep fıstığı diyorum sana demiştim sonra da atışmaya başladık biz atışırken çırak geldi ve kız biri cevizli biri fıstıklı iki tane baklava vermesini istedi baklavaları aldıktan sonra gitti ben de Antep fıstıklarını alıp Abiyle beraber otele gittim ama aklım hala o baklavacıda rastladığım fıstık yeşili gözlü kızda kalmıştı

Seyran'dan

Baklavaları aldıktan sonra hemen evin yolunu tuttum eve geldiğimde ablama isteme için makyaj yapılıyordu üzerinde beyaz şık bir elbise vardı tıpkı bir kuğu gibiydi mutluluğu gözlerinden okunuyordu onun mutlu olması beni de mutlu ediyordu ama yine de ondan ayrılmak istemiyordum hemen hazırlanmaya gittim üzerime koyu yeşil bir elbise giydim ve saçımı at kuyruğu yaptım artık her şey hazırdı şimdiyse ablamın kahveleri götürmesi gerekiyordu

Suna : Seyran ben çok heyecanlıyım ellerim tir tir titriyor

Seyran : Abla kapıya kadar kahveleri ben taşırım sonra da kahveleri sana veririm olur mu

Suna : Sağol kardeşim

Seyran : Bir şey değil abla

Kapıya kadar kahveleri ben taşıdım sonra da kahveleri ablama verdim ablam kahveleri dağıtmaya başlamıştı bu sırada kapı arkasından onları izliyordum ve gördüğüm şeyle şok oldum dün baklavacıda gördüğüm esmer genç onlarla beraber oturuyordu ikimizde göz göze geldik tam o anda ablam kahveleri döktü ben hemen tepsiyi mutfağa götürdüm ablamda koşarak odadan çıktı

Ferit'ten

Suna kahveleri dağıtırken kapı arkasında dün baklavacıda gördüğüm yeşil gözlü kızı görmüştüm ve şok olmuştum ikimizde göz göze gelmiştik tam bu sırada Suna kahveleri döktü o yeşil gözlü kızda tepsiyi aldı ve mutfağa götürdü Suna'da koşarak odadan çıktı ben de anneme büyüğünü değil küçüğünü istiyorum dedim babam Kazım Ağa'yla konuştu ve Seyran'ı yanına çağırttı

Seyran'dan

Tepsiyi mutfağa götürdükten sonra tam ablamın yanına gidecekken babam beni yanına çağırttı ben de yanına gittim ve duyduğum sözlerle şok oldum

Orhan : Allah'ın emri Peygamberin kavliyle kızımız Seyran'ı oğlumuz Ferit'e istiyoruz

Korhan : Verdim gitti

Ben olanları bir türlü anlayamıyordum bir kadın beni isminin Ferit olduğunu daha iki dakika önce öğrendiğim gencin yanına getirdi sonra da sözümüz kesildi ablam yerine beni istemişlerdi ben donup kalmıştım

SEYRAN İLE FERİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin