HAYALLER
_______________________________________________________Antep'te annem,ablam,babam ve halam ile birlikte büyük bir konakta yaşıyorduk babam ağaydı hem beni hem annemi hem ablamı sürekli döverdi alışmıştık artık sürekli dövülüp ezilmeye halam bir şey demezdi sadece bize bağırır çağırırdı benim hayallerim vardı okumak istiyordum kendi ayaklarımın üzerinde durmak annem ve ablamı bu konaktan kurtarmak istiyordum ama babam okumamı istemiyordu liseye gitmeye bile zar zor ikna etmiştim bu sene liseden mezun oldum ve üniversite sınavına girdim ben odamda üniversiteye gitme hayalleri kurarken ablam yanıma geldi
Suna : Seyran sana bir şey söylemem gerekiyor
Seyran : Ne diyeceksin abla söylesene çatlatma insanı
Suna : Korhanlar Antep'e oğullarına kız bakmaya gelmişler
Seyran : E bize ne bundan abla
Suna : Ne demek bize ne bundan Seyran ben onların oğluyla evlenirsem seni de annemi de bu konaktan kurtarırım
Seyran : Abla hiç tanımadığın biriyle mi evleneceksin belki kötü biri belki de babam gibi biri hiç mi korkmuyorsun
Suna : Her erkek babam gibi değil ki Seyran hem çocuk çok yakışıklı bak fotoğrafını göstereyim
Seyran : Aman istemez
Suna : He Seyran söylemeyi unuttum yarın Korhanlardan İfakat Hanım hamamda kız bakacakmış sen ve benimde gitmem gerekiyor halam dedi
Seyran : Tamam abla gelirim ben seninle
Yarın
Seyran ve Suna halalarının dediği gibi hamama gitmiştir hamamdaki kadınlar Antebin hamamları türküsü eşliğinde dans ediyorlardır bu sırada da İfakat Hanım hamamdaki kızlara bakıyordur ve o anda gözüne Suna çarpar
İfakat : Zahide bu kız kimdir kimlerdendir
Zahide : Şanlı Ağa'nın oğlu Kazım Ağa'nın kızı Sunadır hanımım
İfakat : Çağır bakalım peştemalini çıkarsın görelim bakalım bir kusuru var mıymış
Zahide : Peki hanımım
Zahide Suna'yı çağırır ve peştemalini çıkarmasını söyler Suna ona denileni yapar ve peştamalini çıkarır İfakat Hanım onu çok beğendiklerini iki gün sonra istemeye geleceklerini söyler ve Suna çok mutlu olur kısa bir süre sonra Suna ve Seyran eve gider
İki gün sonra
Ablamı bugün isteyeceklerdi mutluydum çünkü ablam bu konaktan kurtulacaktı ama bir yandan da üzülüyordum ondan ayrılmak istemiyordum ben odamda bunları düşünürken halam bana Vakkas Usta'nın dükkanına gidip biri cevizli biri fıstıklı iki tane baklava almamı söyledi ben de hemen Vakkas Usta'nın dükkanına gittim dükkana girdiğimde kimse yoktu ben tam eve gidecekken Antep fıstıklarını yanlışlıkla devirdim hemen topamaya başladım ben fıstıkları toplarken içeri esmer bir genç girdi ve bana bir soru sordu
Ferit : Antep fıstığı var mı
Seyran : Anlamadım
Ferit : Antep fıstığı diyorum sana
Seyran : Ne diyorsun sen sapık mısın
Ferit : Siz Antep'te insanlara böyle mi davranıyorsunuz
Seyran : Hakedene böyle davranırız işine gelirse
Biz atışırken çırak geldi ben Antep fıstıklarını yanlışlıkla devirdiğimi söyledim ve biri cevizli biri fıstıklı iki tane baklava vermesini istedim ve hemen eve gittim
Ferit'ten
Canım Antep fıstığı çektiği için Abi'ye dükkana gidip Antep fıstığı alacağımı söylemiştim dükkana girdiğimde yerde Antep fıstıklarını toplayan bir kız görmüştüm kız çok güzeldi upuzun hafif sarımsı saçları parlak yemyeşil gözleri bembeyaz bir teni pespembe dudakları vardı gözlerine hayran kalmıştım daha önce gördüğüm hiç bir kızın gözleri onunkiler kadar güzel değildi ben kızı çalışan sandığım için Antep fıstığı var mı diye sormuştum kız anlamadım diye cevap verince ben de sorduğum soruyu iltifata çevirip Antep fıstığı diyorum sana demiştim sonra da atışmaya başladık biz atışırken çırak geldi ve kız biri cevizli biri fıstıklı iki tane baklava vermesini istedi baklavaları aldıktan sonra gitti ben de Antep fıstıklarını alıp Abiyle beraber otele gittim ama aklım hala o baklavacıda rastladığım fıstık yeşili gözlü kızda kalmıştı
Seyran'dan
Baklavaları aldıktan sonra hemen evin yolunu tuttum eve geldiğimde ablama isteme için makyaj yapılıyordu üzerinde beyaz şık bir elbise vardı tıpkı bir kuğu gibiydi mutluluğu gözlerinden okunuyordu onun mutlu olması beni de mutlu ediyordu ama yine de ondan ayrılmak istemiyordum hemen hazırlanmaya gittim üzerime koyu yeşil bir elbise giydim ve saçımı at kuyruğu yaptım artık her şey hazırdı şimdiyse ablamın kahveleri götürmesi gerekiyordu
Suna : Seyran ben çok heyecanlıyım ellerim tir tir titriyor
Seyran : Abla kapıya kadar kahveleri ben taşırım sonra da kahveleri sana veririm olur mu
Suna : Sağol kardeşim
Seyran : Bir şey değil abla
Kapıya kadar kahveleri ben taşıdım sonra da kahveleri ablama verdim ablam kahveleri dağıtmaya başlamıştı bu sırada kapı arkasından onları izliyordum ve gördüğüm şeyle şok oldum dün baklavacıda gördüğüm esmer genç onlarla beraber oturuyordu ikimizde göz göze geldik tam o anda ablam kahveleri döktü ben hemen tepsiyi mutfağa götürdüm ablamda koşarak odadan çıktı
Ferit'ten
Suna kahveleri dağıtırken kapı arkasında dün baklavacıda gördüğüm yeşil gözlü kızı görmüştüm ve şok olmuştum ikimizde göz göze gelmiştik tam bu sırada Suna kahveleri döktü o yeşil gözlü kızda tepsiyi aldı ve mutfağa götürdü Suna'da koşarak odadan çıktı ben de anneme büyüğünü değil küçüğünü istiyorum dedim babam Kazım Ağa'yla konuştu ve Seyran'ı yanına çağırttı
Seyran'dan
Tepsiyi mutfağa götürdükten sonra tam ablamın yanına gidecekken babam beni yanına çağırttı ben de yanına gittim ve duyduğum sözlerle şok oldum
Orhan : Allah'ın emri Peygamberin kavliyle kızımız Seyran'ı oğlumuz Ferit'e istiyoruz
Korhan : Verdim gitti
Ben olanları bir türlü anlayamıyordum bir kadın beni isminin Ferit olduğunu daha iki dakika önce öğrendiğim gencin yanına getirdi sonra da sözümüz kesildi ablam yerine beni istemişlerdi ben donup kalmıştım