......
Dosya işleri şükür ki bitmişti. Ama ben de bitmiştim. Saat gece üç buçuk, dört (03:30-04:00) civarıydı. Motor anahtarımı alıp odadan çıktım. Benim çıkmam ile 2-3 oda solum da ki odanın kapısı da açılmıştı, bakalım kimmiş? Evet sevgili okurlar bildiniz kahverengi gözlü bey. Bir kurtulamadım şu adamdan gitti. Oda beni görünce yüzün de değişik bir ifade oluştu yani nasıl desem beni gördüğüne memnun gibiydi. Daha çok bakmayarak odanın kapısını kilitleyip karargahın çıkışına ilerledim. Arkamdan geliyordu, adım seslerinden anlamıştım. Umursamayarak motorumun yanına gittim. Motor binip, çalıştırdım. Tam kaskımı takacakken gözüm bir şeye takıldı. Kapının.. kapının orada beni izliyordu, sanki hiç bir hareketimi kaçırmak istemezmiş gibi dikkatli ve yoğun bakıyordu. Onu gördüğümü fark edince yoluna devam etti.
Bizee aşıık!! Bizlere aşııkkkk olmuuuşş!!!!
Neden.. bak sevgili kalp; kendine hakim ol bizim boş işlere ayıracak ne vaktimiz, ne de halimiz var!
+1
+10
+100
+1000Kaskımı takıp eve sürdüm. Eve gelince, gözüm istemsizce yan eve kaydı. Süper dörtlü balkonda konuşuyorlardı, telaşlı gibilerdi. Amaan banane. Fakat dikkatimi çeken şey aralarında kadın olan beni görünce yanında ki arkadaşlarına işaret etti, beni görünce de sakinleştiler. Biz bunları hala araştırmadık değil mi?
Evet, biyolojik aileyi de aynı şekilde araştırmadık.
Tamam, eve girip sessizce odama çıktım. Üstümü değiştirip yatağa girdim. Anasını satayım karargahta kahverengi gözlü adam, evde yan evde ki insanların tanıdık simâ'ları bir bitmediler.
*
Kalkmış, Deniz ile beraber kahvaltı hazırlıyorduk. Tim ile Tanıştığımızdan beri aramız bayağı bir ilerlemişti. Serkan abi timin abisiydi, bir yaramazlık yapıldığı zaman ona haber verirlerdi. Yalın timin, soğuk duvarıydı güvenmediği kişilerin yanına bile yaklaşmasına izin vermiyordu ama biz o duvarları aşmış tık. Düşüncelerimi bölen şey, gözümün önünde sallanan ellerdi. "Ne oldu Deniz?" "Abla, kapı çaldı. Yan evdekiler gelmiş." Kaşlarım hafif çatılmıştı. Mutfaktan çıkıp dış kapıya ilerledim. Kapıya geldiğimde gözlerim gördüklerim ile 'ne oluyor be' dermiş gibi açılmış ve etrafta, sevgili timimin üzerinde gezinmişti. Kendimi dizginleyip kapıya döndüm. Dört (4) kişilerdi. Kız en önde elinde bir kek kabı ile neşeli neşeli gözlerime bakarken, erkekler ise onun arkasında çekinerek
bana- pardon bize bakıyorlardı, e benim timim de onların bana bakışına bakıyordu. Anlayacağınız herkes mal gibi birbirine bakıyor.'bakıyor' kelimesinden soğdum.
Bende, bende.
Odak noktası olmak için bir kaç defa yalandan öksürdüm. İstediğim gibi tüm gözler bana dönmüştü. "Buyrun?" Kız hemen öne atladı; "Biz yan evde oturuyoruz, size tanışmak için geldik. Keki de bu sabah yapmıştım taze taze getireyim dedim." "Anlıyorum.. buyrun, lütfen girin içeri. Bahçeye geçelim isterseniz?" "Elbette, bize uyar." "Gökhan ve Emre dört (4) tane sandalye daha getirin, hadi koçum." "Emredersiniz" onlara gülerek karşılık vermiştim.
Bahçede oturmuş sohbete dalmıştık, onları tanımasam bile 40 yıllık dost gibi hissediyordum ama yine de mesafemi koruyordum. "Sizler ne meslek yapıyorsunuz?" Bu soru Yalın'dan gelmişti. Kız olan yani Açelya "diyetisyenim ben" Yanında ki çocuk -Mert- "coğrafya öğretmeniyim" onun yanında ki -Kerem-
"iç mimarım"
ve en son de ki -Çağan- "avukatım ben" de bizden onaylar mırıltılar çıkmıştı. Çağan sorgular bir şekilde "peki siz, ne meslek yapıyorsunuz". Onun bu sorusuyla tüm tim bana döndü bu 'söyleyelim mi' bakışıydı. Zaten buraya taşınmadan önce hepsini araştırmıştım hiç birinin terör ile bağlantısı yoktu, o yüzden bir sıkıntı da yoktu. "Askeriz biz" şaşkınlıkları yüzlerinden çok rahat okunuyordu. Mert "hangi komando birimi?" "Bordolardanız biz" bu sefer konuşan Yalın'dı. Açelya "vay be! Siz bir timsiniz o zaman?" "Evet" ben cevap vermiştim. Mert "Tim komutanınız kim?" heyecanlı sormuştu bu konuyla ilgilendiği her hareketinden belli oluyordu. Ve zaten soruyu sorması ile tüm -süper dörtlü hariç- bakışlar yine bana döndü, e doğal olarak süper dörtlünün de, sadece
"kıdemli yüzbaşı" dedim.Odun.
Arin'cim buyur sen söyle, ne diyebilirim başka?
Yine ortam koyu bir sohbete dalmıştı, ve bu ortamı bozan şey benim telefonumun çalması olmuştu. Arayan albaydı, kimseyi umursamayarak kalkıp temkil verdim. "Kıdemli yüzbaşı Eftalya Acar Emret komutanım" "yüzbaşım biliyorum izindesiniz ama görev var yarım saate karargahta olun." "Emredersiniz komutanım." Time döndüm, yüzümde tehlikeli bir sırıtma kendiliğinden oluşmuştu.
"Görev var beyler."Selam, nasılsınız?
• İstediğiniz bir sahne?• Eftalya Arin?
• Açelya?
• Mert?
• Kerem?
• Çağan?
• Serdar?
• Yalın?
• Gökhan?
• Emre?
• Yağız?
• Deniz?
Seviliyorsunuz 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA Küllerin Ateşi
Teen FictionO, evet evet İşte o döndü küllerinden doğdu ve tekrar evine döndü yada evi bildiği hapishanesine mi demeliydim? Eftalya Arin... Arkadaşlar ilk kitabım yazım ve mantık hataları elbet olacak bundan dolayı üzgünüm 🤍 BAĞIMSIZ EĞLENCE AMAÇLI YAZILMIŞTI...