Emir Can İğrek - 1001
...
Sever miydim Atlas'ı?
Eğer sadece bir intikam uğruna bana bunları yaşattıysa yemin ederim, yemin ederim onu sevmezdim. Seversem bile kalbimi söküp atardım.
Sevgi hak edene verilmeliydi. Beni sevmeyeni ben ne diye seveyim?
Hoşlanmak o kadar da büyütülecek bir şey değildi. Önemli olan daha ilerisiydi ve ben daha ilerisini hissetmiyordum şu an.
"Ay Yiğit saçmalama lütfen. "
Yaşadığı hayal kırıklığına anlam veremedim. Üzülmüş hâli beni şaşırttı. Ne diye buna üzülmüştü? Çöken omuzları ve derin bir nefes alışı beni üst üste şoka uğratmıştı. O kadar mı istiyordu sevmemi?
"Her neyse sormadım say."
"Öyle yapacağım. Ben geceleri tek kalmaktan korkarım buna bir çözüm bulmamız gerek."
Hastanedeyken bile illa bir hemşire bulunurdu odamda. Geceleri tek kalmaktan çok korkardım.
"Bilmiyorum ki etrafımda buraya getirebileceğim kimse yok. Bizim timden birilerine sorayım mı?"
"Aman aman kalsın. Ben hallederim bir şekilde."
Onu odamdan gönderdikten sonra bir koltuğa bıraktım kendimi.
"Başımda 1000 dert vardı, şimdi var 1001 dert.."
Üzerimi değiştirmedim. Kalkıp başka bir şey yapmadım. Sadece müzik dinledim. Öyle karışıkta değil, tek bir sanatçının çoğu şarkısını dinledim.
Tüm şarkıları hoşuma gidiyordu. Atlas şimdi neredeydi acaba? Göreve çıkmış olabilirdi, kimse yerini söylemiyordu. O adama yazmak için uygulamaya girdim.
Siz: Merhaba
KOBK: Güzelim birkaç saatlik işim var. Akşam yazarım sana
Siz: Peki, bekliyorum
Uygulamadan çıkıp telefonu yanıma bıraktım. Aklım Atlas'la doluydu. Sürekli kafamda farklı senaryolar kurup onu suçsuz çıkarmaya çalışıyordum.
Benim onu düşündüğüm kadar beni düşünüyor mudur acaba? Yoksa hemencecik kendi hayatına dönmüş müydü?
Kapım çalındığında rahatsızca yerimde kıpırdandım. Neredeyse iki saattir bu koltukta oturmuş müzik dinliyordum. Acıkmıştım.
Kapıya doğru ilerleyip açtığımda kimse yoktu. Bakışlarım yerdeki kutuya indiğinde şaşırmıştım. Tehlike barındırması olası mıydı? Kutuyu almadan önce koridorlara bakındım ama gelen geçen kimse yoktu.
Yine de pek emin olamayarak kutuyu odamın iç tarafına bırakıp kartımı aldıktan sonra odadan çıktım. Otel görevlilerinden kamera kayıtlarına bakmalarını rica edebilirdim.
İdari işlere bakan bir personeli ikna etmeye çalışıyordum ama bir polis soruşturması veya yetkili kurumlardan izin kağıdım olmadığı için kamera kayıtlarını açmıyordu.
"Bakın ne olduğu belli olmayan bir kutu bıraktılar kapıma. Birkaç dakika önceye bakacağım sadece."
"Hanımefendi bunu yapmam yasak. Kutudan şüpheleniyorsanız açmak yerine atabilirsiniz."
"Çok kötü bir vaziyetteyim gerçekten! O kayıtları izlemem gerek."
"Lütfen beni zor durumda bırakmayın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Yangını
Teen FictionGüzel adamlar güzel severdi. ~ "Ruhumun yangını, en güzel yangınım. Bir kere göreyim yüzünü.." Bana en güzel yangınım diyordu, en acı yangınım oydu. Kendimi sıktım ağlamamak için. Kalp atışlarım kaburgamı incitti. Ben ağlamadım ama ruhum ağladı, h...