Songül çorbanın tadına bakarken kocasının bakışlarını üzerinde hissediyordu. Sadi'nin yemekleri yaparken bile devam eden söylenmelerinin 8 ay boyunca dur durak bilmeden devam edeceğini bugün çok iyi anlamıştı Songül.
"Sadi bakma artık ama şöyle."
"Karıcığım sen niye beni dinlemiyorsun. Ben demedim mi artık yemek, ütü, çamaşır bende."
Songül elindeki kaşığı bırakıp adamın önüne doğru yürüdü. Kollarını boynuna dolayıp biraz salındı. Sadi'nin bakışlarının değiştiğini görünce doğru yolda olduğunu anladı.
"Yormayacağım kendimi merak etme. Hem doktor da söyledi duydun işte, ne yapıyorsam yapmaya devam edebilirim."
Hafif dudaklarını büzüp omuz silkti Sadi.
"Duymadım ben."Adamın çocuksu hallerine sesli bir şekilde güldü Songül "Sen işine geleni duyduğun için bunu kaçırmışsın canım."
Sadi kadının belinde birleştirdiği ellerini biraz sıkılaştırdı. Karısının dudakları ve gözleri arasında mekik dokudu bakışları
"Bana anlatsan tekrar olmaz mı?"Başını sallayarak gülümsedi Songül "Olur."
"Hı?"
Sadi'nin bakışlarındaki mayışma ile adamın dudaklarına uzandı Songül. Çok uzun sürmeyen bir öpücük bırakıp geri çekildi. "Uzun bir zaman aralığında seve seve anlatırım."
Adamın kolları arasından sıyrılıp mutfak kapısına doğru yürüdü "Ama şimdi misafirlerimizi beklemek zorundayız."
Sadi omzularını düşürüp karısı gibi çıktı mutfaktan "Bekleyelim karıcığım."
•
"Evet yemeklerimizi yediğimize göre ben birer menengiç yapayım."
Sadi masadan hızla kalkarken Songül de ayağa kalktı. "Bende yardım edeyim Sadi'ye."
"Kızım otursana sen zaten iki gündür yoksun şubede konuşalım biraz." Songül kolundan tutan Hazal'a çevirdi bakışlarını.
"Geleceğim ya şimdi."Songül bahçeden içeri doğru giderken Hazal arkasından seslendi. "Kocamköylü oldun iyice."
"Bir halleri var fark ettiniz mi?" Sultan ve İlayda birbirine bakıp başlarını salladılar.
"Var gibi de yok gibi de. Abim de bir heyecanlı gibi, anlamadım."Sadi odaya çıkıp baş ucundaki komodinin ilk çekmecesindeki formayı aldı eline. Songül'ün de odaya gelmesiyle karısına yöneldi. "Karıcığım bunu omuzlarıma koyar mısın? Ama Payaslı kısmı görünsün."
Songül önce anlamasada sonra kaşlarını havalandırdı "Haa böyle söyleyeceğiz, tamam."
Songül'ün formayı omzuna koymasıyla aynadan sırtına baktı. Aklına gelen hayallerle gülmeye başladı. Songül'ün elinden tutup gözlerine sabitledi bakışlarını. "Onu böyle omzuma alacağım beraber maçlara gideceğiz."
Songül adamın hayallerine gözlerindeki yaşlarla karşılık verdi. "Gideceğiz tabii, inşallah."
Sadi kadının alnına bir öpücük bırakıp elinden çekiştirdi.
"Hadi gidelim."Merdivenlerden inerlerken Songül adama gülümsedi. "Heyecanlandım galiba."
"Bende karıcığım."Bahçeye çıktıklarında masadaki insanlara bakarak el ele beklediler bir süre.
"Bizim size bir haberimiz var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bulduğum Şehir | Sadgül
FanfictionBir Sadgül hikayesidir • Tevâfuk, birbirine denk gelme, latîfâne (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelmektedir. Tesadüf ise; raslantı demektir. Onların hikayesinde tesadüfe yer yoktu her şey uyum içinde denk gelmeyle başladı. #Sad...