Veda

80 14 1
                                    

"Bu çok zor bir vedaydı.
Şehrimizden ve akrabalarımızdan uzak bir yere gidecektik. Daha önce yaz tatili hariç hiç şehrimizden ve akrabalarımızdan ayrılmamıştık.
Ve bu veda isteğimizle değil, deprem felaketi yüzündendi.
En çokta bu can acıtıyordu..."

~~~

Bu vedada beni çok üzen bir şey daha vardı. Balığımızı başkasına emanet etmiştik. Onu çok seviyordum. Onunla hep ben ilgileniyordum, yeminden, suyundan ben sorumluydum. Fakat yolda arabaya su döküleceği ve belki de susuzluktan öleceği için başkasına emanet etmek zorunda kalmıştık. Emanet ettiğimiz kişi, bizim gibi o da okulun bahçesine sığınıyordu. Aynı zamanda kardeşimin arkadaşıydı. İsimleri de aynıydı. Balığın yemini ona vermiştik. Arkamızı dönmüştük, gidiyorduk. Çocuk bize seslenmişti, "Ona çok iyi bakacağım,söz veriyorum."

  Kardeşimle arkamızı dönmüştük,ona tekrar bakarak gülümsedik. Çocuğa bakarak, "Bu arada sana söylemeyi unutmuşum. Adı Mandalina, turuncu renk olduğu için ona bu ismi vermiştim. Ama sen istersen bu ismi değiştirebilirsin..."

İçtenlikle gülümsedi, "Yoo... Güzel isimmiş gerçekten, değiştirmeyi düşünmüyorum. Hoşuma gitti."

  Sevinmiştim, balığıma aynı isimle hitap edilecekti. O benim için çok değerliydi. Çocuk hafif bir gülümsemeyle, aynı zamanda da başını kaşıyarak, "Şey... Ben balığa günde ne kadar yem vereceğim? Daha önce hiç balık beslememiştim de..."

  Konuşurken sesindeki utangaçlığı duymuştum. Sorusu önemliydi çünkü balıklar az veya çok beslendikleri zaman ölebiliyorlardı. Bu da aklımdan çıkan bir soruydu. O an ki üzüntümle, her şeyi unutuyordum. Ona cevabını verdim, "Sabah bir tane ,akşam bir tane yem yeterli olacaktır. Fazlası veya çoğu ise zararlı olacaktır. Ona göre ufaklık..."

Başını onaylarcasına salladı, "Tamam, bu iş bende. Sen onu merak etme. Anlaşılan balığını çok seviyorsun."

"Evet, onu çok seviyorum. Keşke ayrılmamız gerekmeseydi. Ama kader bu. Gün gelir tüm sevdiklerinle ayrılırsın, üstelik sadece bir balıkla değil. Bu kişi çok sevdiğin annen veya baban da olabilir. Yalnız kalırsın bir başına hayatın yükünü boynuna yüklenirsin. Bazen sende ölmek istersin "Allah'ım niye onların canını aldın? Benim canıma kıysaydın. Ben onlarsız bir hiçim..." dersin, ağlarsın. Ama sonra... Her şeye alışırsın. Hatta bir söz vardır. Belki de biliyorsundur:

"İnsan, her şeye alışan bir varlıktır..."

Hiç duymuş muydun?"

Kısa bir süre düsündükten sonra, "Hayır. Sen devam et." diye mırıldandı. Gözümü kırpıp devam ettim, "İşte böyle ufaklık. Biz de alışacağız,kabulleneceğiz: Memleketimizin yok olduğunu, belkide hiç bilmediğimiz can kayıplarımızın olduğunu, evlerimizin yıkıldığını... Çok zor, ama hayat bunu gerektirir. Her acıyı tadarsın, üzülür, ağlarsın. Kalbin kırılır. Zorlukların üstesinden gelmen gerekir. Ben buna kendimce "Hayat Merdiveni" diyorum. İstersen sana merdivenin basamaklarını söyleyebilirim. Bu merdiven tam 21 basamaktan oluşuyor."

Meraklı gözlerle bana baktı,"Olur, merak ettim."

Derin bir nefes aldım, "O zaman başlıyorum. Hayat merdivenin basamaklarını sana sırasıyla anlatacağım. İyi dinle:

1.Öncelikle doğarsın. Ki bunu herkes bilir.

2.İlk adımlarını atarsın veya ilk kelimelerini söylersin.

ASRIN FELAKETİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin