0.4

95 11 8
                                    




Gen oldukça dışa dönük bir çocuk olarak büyümüştü. Onu üzen ,endişelendiren olayları ve durumları rafa kaldırıp önüne bakmıştı. Umursamaz ve eğelenceli davranırdı çoğu zaman. Kötü sayılabilecek tek özelliği açgözlü oluşuydu. Bu özelliği o kadar kötü olmasa da insanlar ondan hep uzak durdu ve dalga geçti.

Güzel ve hep örnek gösterilen bir ailesi vardı ama hiçbir şey göründüğü gibi değildi maalesef. Annesi ve babası ilişkilerinin kötü tarafını çocuklarından hep sakladıkları için annesi başka bir adamla gidip evi terk ettiğinde Gen inanmakta güçlük çekmişti ve hep annesinin döneceği günü beklemişti.

O gün annesiyle oynadıkları oyun gereği annesine bir valiz hazırlamış ve babası görmeden evden kaçmasına yardım etmişti küçük Gen. Her ne kadar hep annesinin mutluluğunu istese de büyüdüğü zaman en çok pişman olduğu olaydı bu çünkü annesini bir daha görememişti. Kendi elleriyle annesini sonsuzluğa uğurlamıştı. O günden sonra annesinden ne bir iz ne de bir telefon almıştı.

Babası asla onu suçlamasa da artık aralarında görünmeyen bir uçurum vardı. O çok sevdiği değer verdiği babası eve uyumak için gelen sürekli içen birine dönüşmüştü.

Gen ona hep annesinin ne zaman geleceğini sordukça delirmişti. Daha çok içip eve gelmemeye başlamıştı.

Gen lise çağına geldiğinde ise babası korkunç birine dönüşmüştü. Yalnız bir gençti ve okuldan bir arkadaşı ile çıkmaya başlamıştı. Bu kişi erkek olduğundan babası öğrendiğinde çocuğuna ilk kez vurmuştu. Daha sonra bir kar topu gibi büyümüştü aldığı darbeler ,hem fiziksel hem duygusal, lise hayatı kabusa dönmüştü artık.

Bu olaylar sonrasında makyaj yapmaya alışmış hatta bu konuda kendini geliştirerek bir güzellik merkezinde işe girmişti. Gönüllü olarak ise palyaçoluk ve sihirbazlık yapıyordu.

Yine de mutlu hissederdi Gen ve yaşadığı hayata hiç isyan etmedi. Üniversiteye gitmek istese de hiç gidemedi ,babasıyla yaşamaya devam etti.

♤♤♤

Yaşadıklarını kısaca özetledi Gen yanında onu merak ve şaşkınlıkla dinleyen arkadaşına.

Yatakta düz bir şekilde yatıyordu. Yanındaki hasta olan genç ise büktüğü kolunun üzerine kafasını koymuş Gen'i dinliyordu. Duyduklarına üzülmüştü ve gün içinde Gen'e soğuk davrandığı için pişmandı. Elini karşısındaki gencin önce morluklarına götürdü daha sonra ise saçlarına. Önce okşadı sonra usulca suratına gelen tutamı gencin kulağının arkasına yerleştirdi.

"Sen çok güçlü birisin Gen."

Çok da sesli olmayan bir fısıltı ile söylediği bu şey Gen için oldukça anlamlıydı. Kendini çok daha iyi hissediyordu.

Gen nefesi kesilmiş ve büyülenmişti. Bir süre karşısındaki hasta gencin gözlerine baktı ve ardından kocaman bir gülümseme sundu ona.

Senku artık anlayabiliyordu. Gen'i okuyabiliyordu. Gen'in üç tip gülüşü olduğunu farketmişti. İlki herzamanki alaylı gülüşüydü, ikincisi sahte olandı. Üçüncüsünü ilk kez o an görüyordu. En içten teşekkürlerini sunan bir gülüştü bu. Minnettarlık ifade ediyordu. Senku onun en çok bu tarif edilemez güzellikteki gülüşünü sevmişti. Birbirlerinin gözlerinin en derin noktalarına değiyordu bakışları. O anda artık aralarındaki ilişkiye arkadaşlık demek anlamsızdı.

Senku karşısındaki gencin saçlarını okşamaya devam etti. Yavaşça yaklaştığında Gen donup kalmıştı, kıpırdayamadı o an. Bundan cesaretlenen hasta genç daha da yaklaştı ve neredeyse burunları birbirine değecekti. Son mesafeyi de kapatmak ve arzuladığı dudaklara ulaşmak istediyse de Gen başını çevirdi.

My Clown Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin