İsmim lavinya
Kendi halinde yaşayan bir insandım , saf, temiz , günahsız ancak bir süre sonra her şeyin değişeceğini nereden bilebilirdim ki?
.
.
Her gün yaptığım gibi kahvaltı için uyandım. 16 yaşındaydım ve evde tek yaşıyordum . Oflayarak dolabı açtığımda yiyecek hiçbir şey kalmadığını farkettim ve sinirle dolabı kapattım.
.
"Neden hep çok gerekliyken yemeğim olmuyor? Seni lanet olası dolap!"Ben normal bir insandım fakat eşyalarla konuşmayı seviyordum , belki de yalnız yaşadığım içindir...fakat dediğim gibi şizofren veya buna benzer bir hastalığa sahip ruh hastası değildim.
.
Okula gitmeliydim bu yüzden kahvaltımı okulda yapmaya karar verdim.
.
Hızlıca odama geçtim ve giyindim . Okul kıyafetimiz beyaz bir gömlek ve kareli bir etekti.
Giyindikten sonra aynanın karşısına geçtim ve kendimi inceledim.
Çok zayıftım ve kısa boyluydum ancak bunun aksine vücuduma birazcık da olsa renk katan kırmızı gözlerim vardı .çökmüş vücuduma karşın tek sevdiğim yerim gözlerimdi
uzun beyaz saçlarım vardı. Açıkcası saçlarımı da seviyordum..
Ancak düşündüğünüz gibi beyaz saçlı ve kırmızı gözlü olmam garipti.
Annem bu özelliğimi gizlemem gerektiğini söylemişti ve bende öyle yapıyordum.
Gözlerime mavi bir lens ve saçlarıma da siyah bir peruk takıyordum.PERUKLU VE LENSLİ HALİ!!!
.
Annem eğer saçlarımı ve gözlerimi görürlerse beni öldüreceklerini söyledi...bu yüzden işte korkum.
.
Ayna karşısında bunları düşünürken çok vakit kaybedip okula geç kaldığımı farkettim.ufak bir küfür savurarak hemen evden çıktım.
.
Okula yürüyerek gidiyordum ... aslında koşarak . Yaklaşık 5 dakika sonra okula vardım.
.
Ne yazık ki öğretmenim olacak o adamın geç kalanlara karşı garip bir yaklaşımı vardı.
.
"Lavinya hanım? Sonunda okulunuz olduğunu hatırladınız herhalde."
.
Öğretmen olmasa bu adamın yüzüne yumruğumu geçirmiştim bile.
.
"Özür dilerim , Bay Michael!"
.
Özür dilerim kısmını vurguyla söylemiştim. Daha sonra bana tebessüm ederek yerimi işaret etti ve yerime oturdum.
.
Agresif olduğum için fazla arkadaşım yoktu sadece tek bir arkadaşım vardı onun ismi de Linda'ydı. İnsanlara karşı güvenim yoktu fakat ona güveniyordum . Dışarıdan her ne kadar acımasız dursam da ben de korkuyordum . Ancak bunu gizlemeyi iyi biliyordum. Linda benim içimdeki düşünceleri okuyabiliyordu. Onu bu yüzden seviyordum.
.
Linda endişeli görünüyordu. Yanına gidip sorunun ne olduğunu sordum. Zaten yan yana oturuyorduk. Ağzında birkaç şey geveledi fakat konuşmuyordu.Bunu gören Bay Michael hafifçe öksürdü ve işaret parmaklarını dudaklarına götürerek susmamızı işaret etti.
.
Bu adama tekrar lanetler okudum ve Linda'ya döndüm.
.
"Bana her şeyi teneffüste anlatman gerekiyor."
.
Linda dalgın bir şekilde başını salladı .
.
Linda'nın açık sarı uzun saçları vardıgökyüzü gibi saf ve temiz mavi gözleri canlı tenine daha fazla renk katıyordu.
Upuzun kirpikleri vardı.
Boyu benden biraz daha uzundu.
Orta kilodaydı
.
Benim aksime her zaman çok mutluydu ve etrafına da bu mutluluğu yayıyordu. Onu ilk kez böyle dalgın görmüştüm. Benim de moralim bozulmuştu. Neler olduğunu bir an önce öğrenmeliydim.
.
Uzun ve sıkıcı geçen bir dersin ardından teneffüs zili çaldı.
Sesi duyar duymaz Linda'yı çekiştirerek tuvalete götürdüm.
.
"Dökül bakalım Linda"
"Lavinya...yaşadığımız yerde bir katilin olduğunu söylüyorlar. Onlar insanları öldürüyor. Ya herkesi öldürürlerse? Üstelik ülkemize ün salmış durumda herkes onun cinayetlerini nasıl kusursuz işlediğini konuşuyor. Lakabı ise SKY'mış...
.
Katil lafını duyduğum an yerimde sendeledim. Annemi benden alan da bir katildi. Katillerin sonunu getirmek istiyordum ancak bunu yapamıyordum çünkü korkuyordum.
.
Linda aklıma annemin geldiğini anlamış olacak ki kolumdan tuttu ve düşünmemem gerektiğini söyledi. Ona sarıldım . Temastan hoşlanmıyordum ve ona ilk kez sarılmıştım. O da korkuyordu . Benim aileme olanları biliyordu ve aynı şeyi kendi ailesinin yaşamasından korkuyordu.
.
Sarılmayı bıraktığımızda gözlerinin içine bakarak...
"Korkma , sana zarar verecek her şeyden seni korurum..."
.
Okul çıkışı evlerimize dağıldık. Ben hala bu konuyu düşünüyordum. Buraya gelirse ne olacaktı? Anneme olan şeylerin aynısını tekrar görmek istemiyordum. Ölümleri gerçekten sevmiyordum. Dolabımı açtım ve siyah kısa şortumu aldım şortum bana çok büyüktü bu yüzden bol geliyordu. Üzerime de beyaz dar bir t-shirt giydim.
.
Dolapta bir şey olmadığını hatırlayınca iç çektim ve markete gitmem gerektiğini anladım.
.
Markete doğru yürüyordum ve siyah kapişonlu bir adam gördüm. Sanırım beni izliyordu. Umursamadan markete girdim fakat korkuyordum. Sonuçta savunmasızdım değil mi? Raflardaki renkli yiyecekleri görünce sevincim yerine gelmişti ve neşe içinde istediğim her şeyi aldım.
.
Aldığım şeylerin parasını ödeyince evde yapacağım yemekleri düşünüyordum. Benim tek zaafım yemeklerdi. Tabii bir de Linda... Çok zayıf olmama rağmen yemeyi seviyordum ancak hiç kilo almıyordum.
.
Market kapısından çıktım ve eve doğru yol aldım.
Daha sonra o siyah kapişonlu adamı tekrar gördüm. Marketten bir hayli uzaktım ve onu markete girerken de görmüştüm . Beni takip ettiğini anladıktan sonra adımlarımı hızlandırdım. Adamın da hızlandığını görünce koşmaya başladım .
.
Lanet olsun! Neden bu kadar fazla şey aldım ki. Bu şeyler yüzünden doğru düzgün koşamıyorum bile!
.
Gözlerimi bir el kapatınca artık koşmayı bırakmıştım... Hissediyordum. Kısa ve sade hayatım burada bitmişti ve ben şimdi ölecektim. Hem de kimliği belirsiz biri tarafından . Elleriyle gözlerimi kapattığı için hiçbir şey göremiyordum. Kalın sesiyle kulağıma yavaşça fısıldadı ...
.
"Sakın bağırma..küçük kız."
.
Nefes alışlarım hızlanmıştı . Kalbim yerinden fırlayacak gibi atıyordu.
.
Adam bez olduğunu düşündüğüm bir şeyle gözlerimi bağladı ve beni kucağına aldı. Ve koşmaya başladı. Neler olduğunu anlayamıyordum fakat uzaktan gelen bir ses beni ürkütmeye yetmişti. Erkek sesi olduğunu düşündüğüm bir ses...
.
"Bırak onu yoksa olacakları biliyorsun Jacob."Sanırım şuan kucağında olduğum adamın ismi jacob'tu. Hala Jacob'un kollarının arasında olduğum için kalp atışlarını duyabiliyordum. Bu adamdan korkuyordu. Jacob korkak bir sesle... "p-peki efendim"dedi.
.
Daha sonra kollarında olduğum adam beni başka birinin kollarına bıraktı. Jacob'a beni bırakmasını söyleyen kişi lavanta gibi kokuyordu. Lavanta gerçekten çok sevdiğim bir çiçekti.
.
Kahretsin! Neler düşünüyorum ben böyle? Aklıma gelen şeylerle kaşlarımı çattım.
Beni kaçıracak olan adam beni başka bir adama vermişti her türlü kaçırılıyordum .
.
Kollarında olduğum lavanta kokulu adam sırıttı.
Ve fısıltıyla şunları söyledi
.
"Uyumalısın..."
.
Daha sonra ensemde kısacık bir acı hissettim ve karanlığa gömüldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RED EYES
Roman pour Adolescents-sen bir katilsin! Bu çok kötü birşey. +Biliyorum?bir sıkıntı mı var. -seni polise ihbar etmeyeceğimden nasıl bu kadar eminsin? +Eminim , beni ihbar etmeyeceğini biliyorum.