39. Bölüm

361 48 137
                                    

Bileğimdeki kelepçe tüm gücümü emmişti. Yine o lanet his dolaşıyordu bedenimde. Karapapatyanın o lanet hissi tüm bedenimi sarmıştı.

En kötüsü de Jungkook yoktu yanımda. Beni burada bırakıp gitmişti. Aradan saatler geçmesine rağmen hâlâ gelmemişti. Neredeydi, ne haldeydi bilmemek beni kahrediyordu.

Bacaklarımı kendime çekmiş gözlerimden akan yaşlarla mağaranın çıkışına bakıyordum. Gelecek biri, ondan haber getirecek biri bile yeterdi şuan için ama kimse gelmiyordu.

Bu lanet mağarada benden nefret eden insanlarla kapana kısılmıştım.

"Bu iğrenç yaratığı neden burada tutuyoruz?! Onun lanet halkı yüzünden bizimkiler orada!"

Çocuklardan biri ayağa kalkıp üzerime doğru yürüdüğünde hiçbir tepki vermedim. Zaten ona karşı koyacak gücüm de yoktu. Hiçbir şey yapamazdım.

Hena ayağa kalkıp onu geri çekti ve "Sakin ol ve yerine otur. Gücünü bunun için harcama." dedi.

"Ama noona-"

"Jae, otur dedim."

Çocuk sinirle onu onaylayıp yerine oturduğunda Hena bana doğru gelip önümde diz çöktü.

"Eğer Jimin'e ve abime bir şey olursa seni elimden kimse alamaz. Ne alfanın dedikleri umrumda olur ne de Jungkook. Seni öldürürüm."

"Ben orada değilim. Neden suçu benim üzerime atıyorsun?"

"Onların soyundansın. Bir kraliyet üyesisin. Bu savaşın devam etmesini isteyenlerden birisin. Sen oradakilerden daha suçlusun."

"Hiçbir zaman savaşın devam etmesini istemedim. Bu lanet savaştan kendimi bildim bileli nefret ettim. Ben bu savaş yüzünden annemden ve babamdan yıllarca ayrı kaldım. Onların özlemiyle büyüdüm. Sen benim yaşadıklarımı tahmin bile edemezsin. Beni bu savaşın devam etmesini istediğimle suçlayamazsın. Emin ol ben senden daha çok istiyorum bitmesini."

"Sana inanmıyorum. Acı çekmiş olabilirsin ama sen o sıcak sarayında mışıl mışıl uyurken biz burada sizin gönderdiğiniz askerlerle savaşıyorduk, şimdi olduğu gibi dağlarda korkuyla yaşıyorduk. Etrafına bir bak..." demesiyle bakışlarımı çocuklara doğru çevirdim.

Otuza yakın çocuk birbirlerine sarılmış korkuyla bekliyorlardı.

"Bu çocukların yaşadıkları korku seninkiyle bir mi sence? Onların oyunlar oynamaları gerek, koşup eğlenmeleri gerek... burada vampirlerin gelip onları öldürme ihtimalleri yüzünden korkuyla beklemeleri değil."

"Benim suçum değil bu. Ben kimseye zarar vermedim. Geldiğimden beri herkes beni suçluyor ama ben hiçbir şey yapmadım. Gidip köylere saldırmadım, masum insanları, kurtları öldürmedim. Nefretinizi yanlış kişiye yöneltiyorsunuz. Sizin içinizde hiç mi kötü biri yok? Hiç mi bu savaşın devam etmesini isteyen yok? Neden sadece vampirleri suçluyorsunuz? Neden kendi ırkındakilere hiçbir şey söylemiyorsun? Neden sadece beni suçluyorsun?"

"Vampirlerin hepsinden nefret ediyorum. Hepiniz aynısınız benim için." dedi ve ayağa kalktı.

Yanımdan gittiğinde derin bir nefes aldım ve Jungkook ile babama bir şey olmaması için dua etmeye başladım.

...

Hava iyice kararmıştı ama hâlâ kimse gelmemişti. Her geçen saniye merakım ve endişem katlanarak artıyordu. Onlardan haber alamamak beni mahvediyordu.

Jungkook'a mühürlü olsaydım en azından yaralandı mı iyi mi bunları hissedebilirdim ama mühürlü değildim işte. İyi mi kötü mü bilmiyordum ve bu beni mahvediyordu.

War Of Races - Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin