Yirmi birinci bölüm: Kumpir (part 1)

6 1 0
                                    

Akşam namazlarımızı kılmak için ara vermiştik eğlencemize . 15:00 den beri burada olmamıza rağmen çok birşey yapamamıştık. Bunda saatlerce beklediğimiz sıranın da büyük payı vardı. Akşam olmuş hava kararmıştı. Namazımı kılıp Sina ile önceden sözleştiğimiz yerde beklemeye başladım. Az sonra oda gelmişti. Benim beklediğimi düşündüğünden acele çıkmış olacakki kafasındaki takkeyi çıkarmaya unutmuştu. Allah'ım ne kadarda yakışmıştı siyah takke yüzüne. Benim olduğu için mi bana bu kadar yakışıklı geliyordu yoksa gerçekten de çok mu yakışıklıydı bilmiyordum..
Benim ona baktığımı farkedince takkesini çıkarıp cebine koydu. Demek hep yanında taşıyordu takkesini. Birkez daha dualarımın kabul olduğunu gösterdi Allah..
- Dönme dolabın manzarası gece ayrı bir güzel oluyor. İstersen bi kumpir yiyelim. O zamana kadar biraz daha zaman geçsin. Ne dersin ?
- Olur..
- Hadi gidelim.
- Bir dakika ! Sen buraya daha önce geldin o zaman? Dönme dolabın manzarasını bildiğine göre gelmiş olman gerekir ..
- Evet ,geldim
dedi biraz kaçamak cevaplayarak.
- Ee ama kışın açık olmadığını bilmiyordun ?
- Ben yazın gelmiştim çünkü..
- Hım ! Neyse ,bu işte bi bit yeniği sezdim ama öyle olsun!
- Sen acıkmışsın bence . Bak buranın kumpirleri efsanedir. Mutlaka tadına bakmalısın. Bitmeden hemen alalım. E mağlum kalabalık . Kalmaz falan..
- Kalmazsa ben yaparım sana merak etme!
- Yaparsın tabi de , genede tatmanı isterim.
- İyi hadi gidelim de şu çoook güzel kumpirlerin tadına bakalım. Eminim normal kumpirdir işte!
- Birşey mi dedin ?
- Yok , ben geçiyorum şuradaki masaya . Sen gelirsin.
- Neyli yiyeceğini seçmeyecekmisin ?
- Kendine aldığın gibi al farketmez bana.
- İyi tamam. Sen geç ,ben alıp geliyorum.
Mekanın çok yoğun olmayan yerinden bir masa seçip oturdum. Oturdum ama aklım Sina daydı. Tabiki gözümde.. Telefonumdan gelen bildirim sesiyle mesajlarımı konturol etmem gerektiğini hatırladım. Mesaj atan Zühreydi. Üç saattir durum raporu vermediğim için çatlıyordu meraktan. Bi ton mesaj atmıştı. Gerçekten çok meraklıydı bu deli. En fazla ne olabilirdiki.. Zühre nin merakına gülerken bir anda suratımda dondu gülüşüm. Az önce satıcı erkekti. Ne ara yerine kız gelmişti. Üstelik Sinayla konuşuyordu. Zühreye sonra anlatacağım yazıp mesajlarını okumadan kapattım telefonu. Hızlıca koydum çantama. Daha fazla bu manzaraya dayanamayacaktım. Kız güle güle konuşmuyormuydu birde. Ah saçını başını yolmak vardı da işte..Ama ben yapacağımı biliyordum. Oturduğum masadan kalktığım gibi Sina nın yanında buldum kendimi.
- Nerede kaldın hayatım?
Söylediğim şeyle Sina nın şaşkın bakışlarının bana dönmesi bir oldu. Ama o benden daha çabuk kendine gelebildiği için cevabı gecikmedi.
- Geliyordum şimdi.
Sanki yeni farketmişim gibi kıza döndüm bu sefer. Yaptığının cezasını çekme zamanı gelmişti çoktan.
- Aa canım pardon farketmemişim seni. Benimkini yapıyordun sanırım. Eşimin ki gibi olsun. Aynısından rica edicem.
Kız uğradığı tepkiye şaşırdı ama belli etmemeye çalışarak tebessüm kondurdu zorla yüzüne . Hazırlamayı bitirip uzattı bana kumpiri.
- Sağol ablacım. Bu arada söylemeden edemeyeceğim. Tatlı kızsın,sevdim seni. Birşeye ihtiyacın falan olursa ABİN ve BEN den isteyebilirsin her zaman. Bak burda numaram. Tamam mı canım. Hadi kolay gelsin !
Numaramın başındaki ismimi iyice bastırarak yazmıştım. Kağıtta kocaman ' HAFSA BOZKURT ' yazıyordu. Yaptığım şeyin mutluluğuyla masaya doğru ilerledim. Sina ya döndüğümde sırıtışını saklamaya çalışıyordu.
- Birşey mi oldu Sina!
- Yok birşey karıcığım! Hadi soğutmadan yiyelim..

Kınalı Parmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin