➥ Choi Seungcheol

735 36 4
                                    

Pov Hamilesiniz ve uyuyamıyorsunuz.

Tw: SADECE Seungcheol; Hamilelik! Fluff! Çeviri değildir!

Tw: SADECE Seungcheol; Hamilelik! Fluff! Çeviri değildir!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Kollarını üzerimden çek lanet adam!"

Karnınızın üzerindeki kaslı kolları zorla yerinden oynatınca Seungcheol kendisi kollarını çekip diğer tarafa dönmüştü. Uykusunu bu olanlardan sonra bölmeden diğer tarafa dönmesi zaten sinirli sizi daha da sinirlendirmişti.

Ayağa kalkıp iç çektiniz. Telefonunuzda saate baktığınızda saat'in çoktan 2 olduğunu gördünüz ve bebeğiniz her saniye sizin beyninize 'ben açım' sinyalleri gönderiyordu.

Kocanızın büyük t-shirt'lerinden bir tanesini giymek için dolaba yakınlaştınız. Zaten çok fazla hamile kiyafeti almıştınız, ama o rahatsız kiyafetler yerine Seungcheol'un kiyafetlerini kullanmak daha rahattı.

Yavaşça dolabı kapatmak isterken çok fazla ses çıkarmıştınız. Seungcheol  bu sese uyanmış ne yaptığınızı uykulu gözlerle anlamaya çalışıyordu.

"Bebeğim? Noldu bu saatte?"

Uykulu sesi sizin sertçe yutkunmanıza sebep olmuştu. Uzun zamandır evli olmanıza rağmen onun uykulu sesi sizi her zaman heyecanlandırıyordu.

"Market'e gideceğim."

Şaşkınlıkla gözlerini sona kadar açtı.

"Saatten haberin var mı güzelim? bu saatte nereye gidiyorsun?"

Elinizi karnınıza indirip 3 aylık bebeğinizi işaret ettiniz.

"Ben değil senin küçüğün istiyor."

Kocanız sevimli halinize kıkırdayıp ayağa kalktı. "Ben de geliyorum. Bu saat'te seni yalnız bırakamam."

"Zaten işten yorgun geldin, Cheol. Ben kendim giderim."

Cheol üzerine kendi t-shirt'ünü geçirip sizin hırkanızı yanda duran sandalyenin başından aldı. Size yakınlaşarak hırka'yı giydirmeye başladı. Giydirdikten sonraysa yüzünüze bakıp gülümsemiş, daha sonra da alnınıza bir öpücük kondurmuştu.

"Yorgun değilim. Hadi gidelim." Elinizi tutup sizi odadan çıkardı.

***

"Hoşgeldiniz." Uzun uğraşlar sonunda açık olan bir market bulmuş içeri girmiştiniz. İçeri girdiğinizde market çalışanı size selam vermişti, ama görünen o ki hazır ramen'ları gördükten sonra market çalışanının sesini duymamış gibiydiniz.

"Cheol market sepetlerinden götürsene." Heyecanlı sesinizi duyan kocanız kıkırdamış market sepetlerinden birisini götürüp sizin arkanızda durmuştu. Siz heyecanla her çeşit ramen'i sepete atmaya başlayınca Seungcheol sizi durdurmaya çalıştı.

"Sence de fazla değil mi? Bunları yemek ikiniz için de sağlıksız olur."

Dudağınızı büzüp iç çektiniz. Sepete bakıp 1 tanesini ordan çıkardınız. "Bence bu yeterli?"

Seungcheol gözlerini kısıp sizi izlemeye başladı. Daha sonra başını iki yana sallayıp güldü. "Hadi gidelim ödeyelim."

***

Seungcheol sağ elini çenesinin altına koymuş sizin yemek yemenizi izliyordu. "Bu saat'te uykumuzu bölmeye değdi mi şimdi bu?"

Kafanızı salladınız. "Evet. Hatta bebeğimiz artık doyduğuna göre rahat uyuyabilirmişiz." Elinizde çubuğu kaldırıp üzerindeki ramen'dan Seungcheol'e de tekkif ettiniz. Yemeğini yuttuktan sonra ayağa kalkıp masayı temizlerken siz de ona yardımcı oldunuz.

İşiniz bittiğinde Seungcheol bacaklarınızın altından bir kolunu geçirip diğeriyle belinizi tutarak sizi bebek gibi kucağına aldı.

"Eskisi gibi hafif değilim Seungcheol. Şimdi düşeceğim."

Kafasını iki salladı. "Düşmene izin vereceğimi kim söylemiş."

Zaten son aylarda spor salonuna gidip soor yapıyor, 'Bebeğimin güçlü babası olacağım' diyordu hep. Bu hallerine hep gülümsüyordunuz. Bebeğinizin gelmesini sabırsızlıkla bekliyordu.

Yatağa uzanıp üzerinizi örttü. Sol kolunu başınızın altından geçirip sizi hafifçe kendine doğru çekti. "İyi geceler, güzelim."

"İyi geceler."

Yüzünüzün her yanına konan öpücüklerle birlikte huzurlu bir şekilde uykuya dalmıştınız bile.

Seventeen reactionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin