Merhaba.
...
Zaman kavramını kaybetmişti. Camın önünde durup doktorun bahsettiği yirmi dört saatin geçmesini beklerken kesinlikle zaman kavramından haberi yoktu.
Kaç saat olmuştu?
Bir saat, belki iki, üç, beş? Belki de sadece on dakika. Yarım saat de geçmiş olabilirdi. Bilmiyordu.
Orada öylece cansız bir bebek gibi durup camdan içeriye bakıyordu sadece. Verdiği tek yaşam belirtisi hafif hafif aldığı nefesleri ve yarım dakikada bir kırptığı gözleriydi.
Onun dışında ne konuşuyor, ne hareket ediyor, ne de başka bir şey yapıyordu.
Sadece durup uyanmasını beklediği sevgilisini izliyordu camdan.
Ameliyatı sekiz saat sürmüştü. Sekiz saat.
Sekiz saat boyunca kafayı yememek için çok direnmişti Jisung. Ve başarmıştı. Ama bu yirmi dört saatin sonunda istedikleri sonuç gelmezse başarılı olacağını zannetmiyordu.
Delirmek üzereydi. Eğer Minho uyanmazsa delirecekti.
Doktor çıktığında tümörü başarılı bir şekilde aldıklarını fakat Minho'nun çok fazla yorulduğunu söyledi. Şu an uyuyordu ve tekrar uyanması onun elindeydi. Eğer yirmi dört saat içinde uyanmazsa daha sonrasında uyanması çok çok düşük bir ihtimalmiş. Doktor öyle demişti.
Doktorun söylediği sözler zihninde dönüyordu.
'Eğer önümüzdeki yirmi dört saat içinde uyanmazsa daha sonra uyanması neredeyse imkansız.'
Daha sonra Minho'nun kendisine söylediği sözler aklına geliyordu.
'Kim demiş seni bırakıp gidebileceğimi? Ölüm bile seni bırakmama sebep olamaz. Yani benden kurtuluşun yok Han Jisung.'
Bu sözler aklına geldiğinde saatler sonra bir hareket göstererek gülümsedi Jisung. Elini kaldırdı ve cama koydu.
"Senden kurtulmak istediğimi kim söyledi aptal. Beni bırakmana hiçbir şeyin sebep olamayacağını söylemiştin. Sözünü tut. Bırakma beni. Çünkü ben sen olmadan nasıl yaşanır bilmiyorum."
Kendisini tutmayı bıraktı. Gözyaşları yanaklarından birer birer dökülürken elini cama vurdu. Arkadaşları arkasından onu izlerken onların da gözleri dolu doluydu. Chan Jisung'un yanına geldi ve bir adım arkasında durdu.
"Duydun mu söylediklerimi? Bırakma beni diyorum sana! Uyansana aptal herif! Kaç gün olduğunu bile unuttum! Kaç saat geçti bilmiyorum bile! Sadece seni bekliyorum ben! Uyan artık!"
Git gide bağırmaya ve cama daha hızlı vurmaya başladı. Chan arkasından onu tutmaya çalışıyordu. Jisung'un ağlayışları daha da hızlandı ve hıçkırıklara dönüştü.
"Uyan! Çünkü ben sen olmadan nasıl yaşanır bilmiyorum!"
Chan Jisung'u kendisine çekip sarılırken ağlayışı yüreklerini parçalıyordu.
"Hyung, ben Minhosuz nasıl yaşanır bilmiyorum."
Ve Chan'ın kollarına bayılmadan önceki son sözleri bu oldu.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stars In Your Eyes ✓
FanfictionThe water's getting colder, let me in your ocean, swim. Minsung. Minific.