-😺🐿️
kıkırdayarak birbirlerinden ayrıldıklarında gelen kapı zili sesi ile başlarını o tarafa çevirmişlerdi. hoseok tedirginlik dolu bir ses ile kapıya bakarak konuşmuştu "yine o kadın geldiyse ne olacak? Bana çok kötü bakıyordu yoongi." Yoongi alaylı bir tavırla dudaklarını yukarıya doğru kıvırmıştı "geldiyse biz de tekrar kovarız."
Hoseok yoongi'nin bu dediğine kıkırdarken yoongi çoktan kapıya ilerlemişti. Kapıyı açar açmaz ona otuz iki diş sırıtan jin ile karşılaşmıştı. Jin sarılmak için öne atıldığında yoongi anlamaz gözlerle baktı ve iki adım geriledi. Jin yoongi'nin bu hareketine karşı göz devirdikten sonra tekrar gülümsemiş ve neşeli bir tavırla konuşmuştu "arkadaşım buradaymış. Onu almaya geldim."
Daha sonra yoongi'nin konuşmasına izin vermeden yanından sıyrılıp içeriye adımlamıştı. Kapıyı kapattıktan sonra duyulmayacak bir şekilde mırıldanıp jin'in arkasından ilerlemişti "al bakalım arkadaşını."
Hoseok ona doğru yaklaşan jin'i görünce yüzüne büyük bir gülümseme yerleştirip kollarını ona sarmıştı "hyungg!" Jin onun bu haline kıkırdayıp ona karşılık vermişti. Yoongi ise hoseok'u hayran gözlerle izliyordu. Jin hoseok'tan ayrılıp elini cebine atmıştı. Eli ile yedek anahtarı yoklarken bir yandan hoseok ile konuşuyordu "nasılsın bakalım." Hoseok ellerini arkasında birleştirip yerinde kıpırdanmıştı.
Daha sonra gülümsemesini bozmadan yanıtlamıştı "çok iyiyim hyung." Jin buna kıkırdarken sonunda cebinden çıkarabildiği anahtarı ona uzatırken konuştu "belli oluyor."
Hoseok karşılık olarak burnundan gülmüştü.Hoseok anahtarı jin'den almıştı. Jin "artık gidebiliriz herhalde."
Hoseok gitmek istemiyordu. Yoongi ile kalmak istiyordu. Bu evde yaşamak istiyordu ama yoongi'nin fikrini bilmiyordu. Arkadaşlarınında henüz hiçbir şeyden haberleri yoktu."Şey sen önden git. Bende çantayı alıp geliyorum." Jin önce hoseok'a ve daha sonra yoongi'ye bakıp kafa sallamıştı. Jin önden kapıya ilerlediğinde hoseok çantayı almak için odaya adımlamıştı. Çantayı odadan aldıktan sonra son birkez odaya bakıp gülümsemişti.
Odadan çıkmak üzereyken kapının aniden açılması ile irkilmişti. Yoongi hoseok'un kolundan tutup kapandığı kapıya yaslamıştı. Bir elini hoseok'un başının yanına koyarak yüzüne eğilmişti "gitmek zorunda mısın?" Fısıltı ile sorduğunda hoseok istemsizce yutkunup sadece kafasını sallamıştı.
"Burda kalsan." Hoseok'un yüzünün her bir zerresini ezberlemek adına inceliyordu. Hoseok sıcak nefesini yoongi'nin yüzüne vermişti "kalamam ki." Önündeki adam sayesinde titrek bir sesle konuşmuştu. Yoongi "neden" dercesine baktığında hoseok bunu anlamış ve tekrar konuşmuştu "arkadaşlarımın haberi bile yok. Ayrıca kendi daireme kira veriyorum. Ailem öğrenirse de iyi olmaz."
"Sorun ailen ve arkadaşların
mı?""Hayır sadece ailem."
Yoongi derin bir nefes vermiş ve gözlerini kaçırmıştı. Geri çekileceği sırada hoseok'un konuşması ile durmuş ve gözlerini tekrar yüzüne odaklanmıştı "ayrıca seni rahatsız etmek istemiyorum."
Yoongi kaşlarını çatmıştı. Hoseok'un yüzüne biraz daha eğilip fısıldamıştı "rahatsız olmuyorum. Ben seni yanımda hissediyorum." Hoseok içinin titrediğini hissetmişti. Ona yakın olan yüz sayesinde konuşmaya korkuyordu.
"Yoongi korkuyorum. Rahats-" yoongi duymak istemediği o kelimeyi söyleyeceğini anladığında dayanamamış ve hoseok'un sözünü dudakları ile kesmişti. Hoseok kalbinin hızlandığını hissederken yoongi dudaklarını hareket ettirmiyordu. Hoseok'un dudaklarının tadını birdaha unutmamak için emiyordu.
Bir süre sonra dudaklarını çekmişti "o kelimeyi bir daha kullanma." Hoseok yavaş hareketle kafasını salladığında yoongi gülümsemişti.
Elini başının yanından çekmiş ve geri adımlamıştı. Hoseok nefesini düzene sokmaya çalışmıştı "Jin hyung bekliyor. Gitmem gerekiyor." Diyerek kapıya yöneldi.
Hızlı adımlar ile dış kapıya adımladığında yoongi'nin dediği ile durup ona dönmek zorunda kalmıştı "akşam bekliyorum." Diyerek göz kırptığında hoseok tekrar heyecanlandığını hissetmişti. Aniden konuşursa kekeleyeceğini bildiği için bir süre beklemiş ve daha sonra "akşam arkadaşlarımla konuşmam gerekiyor."
Yoongi sahte bir üzgünlükle dudaklarını büzmüştü. Hoseok bu haline kıyamayıp kıkırdamıştı "akşam gelmeye çalışacağım." Yoongi hoseok'un dediğiyle gülümserken hızla kapının önündeki gence yaklaşıp boynuna birkaç öpücük kondurmuştu.
Hoseok şirin hareketler ile el sallayıp kapıdan çıkmıştı. Hızlı adımlar ile merdivenlerden inmişti. Kapıda elleri cebinde onu bekleyen jin'i gördü "sen neden gitmedin hyung?" Hoseok merdivenleri hızlı indiği için nefes nefese kalmıştı. Nefeslerini düzene sokmaya çalışarak sormuştu.
Jin bir süre bakmıştı "bana söylemek istediğin birşey var mı?" Hoseok anlamaz gözlerle baktığında jin hızlıca kafasını sallamıştı "ah peki. Yok anlaşılan. Sende eve gir."
Hoseok ağır adımlarını apartmana doğru yönlendirmişti. Kapının önüne geldiğinde o girene kadar burda bekleyeceğine emin olduğu hyung'una bakıp gülümsemişti.
Jin de ona gülümseyince daha fazla beklemeden apartmana girmişti.
...
Adımlarını gardırop'a ilerletip dolabı açmıştı. Jin'in ısrarları sonucunda dışarıya çıkmaya karar vermişlerdi. Hem açıklama fırsatı da elde etmişti.
O kendine kıyafet seçerken telefonuna gelen bildirimler ile dikkati dağılmıştı.Yine sınıf grubuna atılan gereksiz mesajlar olduğunu düşünmüştü. Mesajlara girdiğinde gruba atılan her zamanki boş mesajları görünce daha fazla rahatsız olmamak için sessize almıştı.
Tekrar dolaba ilerlediğinde artık hızlı olması gerektiğini anlamıştı. Eline üzerine geçirmek için rastgele birşeyler alıp giydi.
Son olarak telefonunu cebine atıp evden çıkmıştı. Yürüyerek gitmeyi tercih etmişti. Bu süre de de arkadaşlarına nasıl bir açıklama yapabileceğini düşünme fırsatı elde etmişti.
Derin düşünceleri ile yolda ilerlerken geleceği yere çoktan varmıştı. Küçük ve sevimli bir kafeydi. İçeriye girdiğinde fazlasıyla kalabalık olduğunu görmüştü. Gözleri arkadaşlarını aradığında ona bakarak el sallayan hyung'unu görmüştü.
Sevinçli bir şekilde yanlarına yaklaştı. Masaya yaklaştığında burnuna ağır bir içki kokusu gelse de umursamadan oturdu.
Herkes ile selamlaştıktan sonra bir süre sessiz kaldı. Yoongi'yi merak ediyor ve yanına gitmek istiyordu ama arkadaşlarına bir açıklama yapmak zorundaydı."Size birşey açıklamam gerekiyor." Bunu söylerken yüzünde bir gülümseme vardı.
Herkes o tarafa dönerken konuşmak için tekrar ağızını aralamıştı k telefonun sesiyle durmak zorunda kaldı. Telefonu cebinden çıkardığında bilinmeyen numarayı görmesi ile yutkundu.Tekrar soobin'in çıkmasından korkuyordu. İçerideki müzik sesi yüksek olduğundan dışarıya çıkmayı tercih etti. Daha fazla çalmasına müsaade etmeden aramayı onaylamıştı. İçinden düşündüğü kişinin sesinin kulaklarını doldurmasın diye dua ederken karşı taraftan gelen derin ve hırıltılı ses nefesinin kesilmesine neden olmuştu.
Evet yb geldii oy vermeyi unutmayın 🥺💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
writer[SOPE]
РазноеHoseok beyaz arabaya bakarken, arabadan gri saçlı, oldukça spor giyinmiş bir adam indiğinde sadece ona odaklandığında ve herşeyin durduğunu hissettiğinde anlamıştı içindeki kelebeklerin ilkkez havalandığını.