15. BÖLÜM Görev

564 36 0
                                    

......

Görev var demem ile, tüm tim ayaklanmıştı. Yalın "ne görevi" "bilmiyorum, Karargahta öğreneceğiz." Kafasını sallayıp onayladı. Süper dörtlüyü döndüm. "Kusura bakmayın malûm görev bu nereden, ne zaman çıkacağı belli olmuyor." Sonunu hafif alayla söylemiştim.
Bizimkilere döndüm, yüzümde ki ifadeden esas duruşa geçmişlerdi. "Ölüm Timi! 10 dakika içerisinde hepiniz kapı da olun gecikeni görevden muaf tutarım beyler. Anlaşıldı mı?" "Anlaşıldı!"
Onlar dağıldıktan sonra, süper dörtlüyü geçirmiştim.
Görevden sonra, o yorgunlukla bir de motor sürmeyeceğim için arabalara binmiştik. Bakın dikkatinizi çekerim arabalara izbandut 6 adam ile ben bir tane arabaya sığmamıştık..

Karargaha gelmiş içeriye giriyorduk. Ben Yalın'ın kolunun altındaydım. Her ne kadar dışa karşı buzdan duvar gibi olsa da time karşı gayet sıcakkanlıydı. Bana da Serdar abi gibi bir abi edasıyla yaklaşıyordu. Şu kısacık zamanda gerçekten çok yol kat etmiştik.

İzlenme hissiyle kafamı o tarafa çevirdim, kahverengi gözlü beyefendi bana- daha doğrusu Yalın ve bana bakıyordu. Kaşlarını hafif çatmış, gözleri kısılmıştı.
"Dünya'dan Bizim komutana." Emre'nin sesiyle daldığım kahverengi gözlü beyefendiden gözlerimi çektim

Gözlerin gözlerimin gözlediği yolları gözleseydi,
Gözlerinle gözlerim göz göze gelirdi güzel gözlüm.

Ya, salak hfjdjdjjdkdj

"Efendim Emre?"
Emre "dalıp gittiniz de komutanım, bizi almadan nerelere gittiniz diye soracaktım." Tam cevap vereceğim sırada Gökhan telefonundan birşeyler yapıp, sesini fulledi.

"Gidiyorum cehennemin ta' dibine.
Gelcen mi?"

Emre somurtmaya biz ise gülmeye başlamıştık. Karargâhta olduğumuz aklıma yeni geliyor tabi..
Ciddileştim "tamam bu kadar goy goy yeter, karargâhtayız beyler. Sonra devam ederiz, yoksa albay bizi kesecek." Onaylayan mırıltılar çıkarınca hızla toplantı odasına girdik. Hepimiz sırayla tekmil verdik. Albay "oturun çocuklar" ekrana bi' itin fotoğrafını yansıtmışlardı.

Kim ki bu?

Benim çok yakından ilgilendiğim itlerden sadece bir tanesi.

"Kod adı Maho, gerçek adı mahir. Yurtdışından taşınan silahların, yardımcı anahtarı diyebiliriz. Birkaç hafta önce, başkan kod adlı terörist tarafından kurulan 'bina' sisteminin ilk katının sorumlusu. Her katta farklı biri var, ve hepsi birbirinin anahtarı. Eğer Maho'ya ulaşabilirsek, hem ikinci kat sorumlusunu, hem de Maho'nun planladığı şeyleri öğrenebiliriz. İHA'lar tarafından sınıra yakın, komşu köylerden birinde saklanırken görüntülendi. Hâlâ da orada olduğunu ve ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla o köye baskın yapıldığını düşünüyoruz. Ki eğer, ihtiyaç karşılamak amacıyla gittiler ise, o bölgeye yakın bir kamp var demektir. Siz, bölgeye gidince zaten herşey yavaşça ortaya çıkacaktır." Gözleri hepimizin üzerinde geziniyordu, en son bana bakıp durdu. "Hepiniz çok dikkatli olacaksınız, özellikle de sen Eftalya. Ona, onun ne yaptığı çok iyi biliyoruz. Ona sahip çık." Dudaklarım yukarıya doğru kıvrıldı. "Valla komutanım ben kendisini kontrol edemiyorum, keyfi ve kahyası ne zaman isterse o zaman ortaya çıkıyor" dedim ellerimi iki yana açarak. Küçük bir kahkaha attı "deli kız" diye mırıldanmasını duymuştum.

۝

Herkes kendi odasına geçmiş hazırlanmaya başlamıştı. Ama üniformalarımız farklıydı. Özel kurulan bir tim olduğumuz için 'bina' gibi büyük görevlere çıkarken özel üniformalarımızı kullanıyorduk.

Özel harekatın içerisinde, özel tim..

Neyse, hazır olunca aşağıya indim. Tim ise hazır bir şekilde, Çardakda başka bir timle konuşuyorlardı. Aralarında gördüğüm kahverengi gözler ile adımlarım yavaşladı, ama durmadı. Yanlarına gidip, Yalın ve Deniz'in arasına oturdum. Yalın kolunu tekrar omzuna atarken, Deniz sıkıca sol koluma sarılmış gözlerini kapatmıştı. Diğer taraftan da Emre ve Gökhan'ın tatlı söylenmelerini dinliyordu. "Şunlara bakın ya! Hemen çaldılar."
Yağız "komutanım ben size Sis timini tanıtayım." Tam tanıtmaya başlayacak iken bir tane er geldip kahverengi gözlünün önünde durdu. K"omutanım Albay sizi çağırıyor." "Tamam geliyorum" bu ses? Geçen gün bankta yanıma oturup, benimle konuşmaya çalışan kişiye sesi aynıydı.

Nasıl aynı olsun Eftal? Direkt o.

Tamam be! Neyse.

Ben ona ifadesizce bakarken, o da bana göz ucuyla bakıp gitti.
Yağız ise kaldığı yerden devam edip Sis timini tanıtmıştı. Uzaktan Binbaşının gelmesiyle bizimkileri dürtüp hazır ol'a geçtik. "Ölüm timi, albayın işi var, ben geldim o yüzden. Görevi yaralı olmadan bitirip, evinize geri döneceksiniz, bu bir emirdir!" "EMREDERSİNİZ KOMUTANIM!" Sonra albay gibi gözleri beni buldu. "Yüzbaşı Eftalya, ona hakim ol." Sadece ben ne demek istediğini anlamıştım. Başımı hafifçe olumlu anlamda salladım, binbaşı da bana kafasını sallayarak izin verdi ve bir adım geri gitti. Time dönüp gür bir sesle konuşmaya başladım.
"Ölüm timi helikopter bin!.."

Se-laamm
Yazım hataları varsa kusura bakmayın. -kontrol etmedim-

•Karakterler hakkında düşünceleriniz?

•İstediğiniz sahne?

Seviliyorsunuz 🤍

Seviliyorsunuz 🤍

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


(Ölüm timinin özel, askerî üniforması olarak düşünebilirsiniz. Ben böyle hayal ettim.)


ANKA Küllerin AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin