III ~

367 53 125
                                    

Annem ve babama göre uzun zaman sonra yine ailecek aynı masadaydık, ama bana sanki ilk kez aynı masaya oturmuşuz gibi geliyordu. Ne acı bir his. Ama şunu söylemeliyim ki hastane yemeklerinden sonra annemin yaptığı yemekleri yemek gerçekten farklı bir histi.

Altı ay boyunca sadece serumla beslenmiştim. Fizik tedavi gördüğüm zaman annem kilo verdiğimi ve verdiğim kiloları geri alabilmem için beni iyice besleyeceğini söylemişti. Şuan da tam olarak bunu yapıyordu.

"Doydum diyorum anne..."

"Kaçışın yok, bir tabak daha yiyeceksin Yoichi!"

Anamın bu kadar korkunç olduğunu bilmiyordum...

Bakışlarımı babamın tarafına döndürdüğümde, sanki biz yokmuşuz gibi sakin ve sessizce yemeğini yediğini gördüm.

O kesinlikle annemin karşısında pasif kalan birisi...

"Tamam tamam, ama bu son tabak, daha fazla yiyemem."

Annem bu karşı koyamamazlığım karşısında gülümseyip tabağıma üçüncüye yemek doldururken benim de yüzümde istemsizce bir tebessüm oluştu. Yemek bittikten sonra annem her ne kadar uğraşmamı istemediğini söylesede mutfağı toparlamasında ona yardım ettim.

Annemin sudan geçirdiği bulaşıkları makineye yerleştirirken aklıma bir soru geldi. "Ben günlük tutuyor muydum anne?"

Annem sudan geçirdiği son tabağı tezgahın üstüne bırakıp musluğu kapattı ve ben de tabağı makineye koyup kapağını kapattıktan sonra tezgaha yaslanarak annemden cevap bekledim. Bir kolunu beline dolayıp boştaki elini çenesine götürdü ve düşündüğünü belli eder bir mırıldanma sesi çıkardı.

"Bir günlüğün olduğundan hiç söz etmemiştin."

"Ah... anladım." Her ne kadar tepkisiz görünmeye çalışsamda annemin bakışından anladığım kadarıyla hayal kırıklığım belli oluyordu. Günlük tutan insanlar şanslıydı, en güzel anıları, ya da unutmayı istemedikleri şeyler sayfaların aralarında duruyordu ve istedikleri zaman açıp bakabilirlerdi.

Bir günlüğüm olsaydı tam şu an bütün sayfalarını okur ve kendimi biraz olsun tanıyabilirdim.

Biraz dinleneceğimi söyleyip odama çekildim. Kapımı kapattıktan sonra küçük kitaplığımda duran kitap ve defterlere biraz göz gezdirdim. Kitap olarak birkaç tane klasik diziliydi, defterlere baktığımda da genel olarak boşlardı ve önemsiz notlar vardı.

Hiç mi anı saklamamışım anasını satayım

En sonunda elime boş olan defterlerden birisini geçirdim ve çalışma masamın başına otururken elime masamın üzerinde duran kalem kavanozundan bir tane kalem aldım. Defterin ilk sayfasını açtım ve telefonumdan bugünün tarihine baktıktan sonra kalem tutan elim sayfanın üzerinde hareket etmeye başladı.

25.07.23
Bugün kendimi tanımaya başladığım gün.

Dürüst olayım, yazı yazmak garip hissettirmişti. Elim 6 ay boyunca hareket etmemişti sonuçta, normaldi.

Kalemi defterin üzerine bıraktım ve arkama yaslanarak tavana baktım. Hava kararmaya başladığından odamın içi de giderek kararmaya başlıyordu, bu yüzden masa lambamın ışığını açtım.

Komadan çıktığım ilk günlerde neredeyse hiç uyumak istemediğimi ve odanın ışığının her daim açık olduğunu söylemiş miydim?

Uzun süren karanlıktan sonra aydınlığa kavuşmak böyle bir şeydi. Zaten yeterince karanlıkla beraber kaldığınızı hissettiğinizden adeta buna karşı bir fobi oluşuyordu.

𝑬𝒓𝒂𝒔𝒆𝒅 𝑴𝒆𝒎𝒐𝒓𝒊𝒆𝒔 | RinsagiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin