Altay sıranın üstünde yatarken başını sağ tarafa çevirmiş test çözen Kerem'i izliyordu. Kerem izlendiğinin farkındaydı ve aşırı gerilmişti. Grupta konuştukları aklına gelince önündeki kitaba rastgele çizgiler atmaya başladı. Talha, Altay inkar ediyor demişti ama o yüzden bakıyor olabilirdi ve bu düşünce ile omurgasından elektrik akımı geçti sanki.
Yaklaşık on dakika sonunda bu döngüyü bozarak Altay'a döndü. "Altay iki gündür tuhafsın. Hasta mı hissediyorsun? Hiç normal değil senin sınıfta yatman."
Kerem'in sesiyle ön sıralarındaki Miha ve Ferdi de arkalarına yaslanıp arkadaşlarını dinlemeye başladılar.
On beş dakikadır hareket etmeyen Altay'ın uykusu gelmiş, mayışmıştı. Kerem'in sorusunu cevaplamadan önce gözlerini ovalama ihtiyacı hissetti. "Bilmiyorum. Hasta olacağım galiba, hâlsizim."
Kerem ateşini kontrol edip elini geri çekti. Altay ise elini tutup tekrar alnına koydu. "Elin soğukmuş, biraz daha dursun." Ferdi duyduğu cümleyle çaktırmadan arkasına bakmaya çalıştı. Miha'yı dürtüklerken gülmemeye çalışıyordu bir yandan.
Ferdi önlerinde oturan Emre ve Talha'yı da salak gibi dürtüklerken Miha "Altay bu salakları nasıl fark etmiyor harbi kör amk" diye düşünüyordu.
Talha fark edilmeden fotoğraf çekmeyi başardığında elini çenesinin altında L yaptı. "Ortamdaki tek zeki benim. Gelecekteki yeğenlerime Talha dayınız çekmişti bunu derler artık."
"Ne saçmalıyorsun amk?" Miha da fısıldamıştı Talha gibi.
"İki dakika sadece iki dakika izin ver de kendimi öveyim Miha."
"Mantık çerçevesinde her zaman övebilirsin Talha." diyip yanağından makas almıştı Miha. Konuşmaya başlayan Kerem ile tekrar odakları en arka sıraya çevrildi ve altın tepsiyle sunulan fırsatı tepmek gibi bir niyeti olmayan Talha çoktan video çekmeye başlamıştı.
"Altay ateşinde yok ki. Bir şey canını mı sıkıyor?"
"Gözlerim çoktan alev alev yanmaya başladı. Ateşim nasıl yok?"
Kerem elini çektiğinde Altay mızmızlandı ama alnında elinin yerini ateşini kontrol için dudakları alınca bütün sözleri diline dizildi.
Kerem çekildiğinde Altay'ın küçük dilini yutmuş suratını görünce afalladı. "Şey... Ateş... Ateşin için şey yaptım. Böyle olunca şey oluyormuş. Şey işte... Daha iyi eee şey anlaşılıyormuş. Ondan ötürü... Dedin ya hani nasıl yok ondan"
Kerem'in ateşe yormak istediği kızarmış yüzüyle gülümseyip sorun olmadığını söylerken dudaklarını ısırmaya başlamıştı Kerem.
"Kemirme dudaklarını. Hem elin soğuktu tekrar yaslasana."
Kerem başını sallayarak elini Altay'ın alnına uzattı. Ne yapacağını şaşırmış ördek yavrusu gibi sadece elinin sakladığı Altay'ın yüzüne bakıyordu. Eli sadece alnını değil gözlerini de biraz kapatırken gözleri Altay'ın dudaklarına doğru kaydı.
Gözlerini kapattığı Altay görüntüsü içini kavurduğunda diğer eliyle zar zor kalemini bulup kitabına çiziktirmeye başladı.
Kerem sakinleşince -daha doğrusu kendini sakinleştiğine ikna edene kadar 10 dakika geçmişti- Altay'ın çok huzurlu ve düzenli bir şekilde bileğine çarpan nefesleri ile uyuya kaldığını fark etti.
Sağ kolunu masaya uzatıp sağ elini alnındaki sol eli ile yer değiştirdi. Kafasını da kolunun üstüne yerleştirip Altay'a bakacak şekilde masaya uzandı Kerem. Bu şekilde kolunun çok fena uyuşacağını biliyordu ama varsındı uyuşsundu. Umrunda değildi o an Kerem'in.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çingenem ¦ AlKer
Fanfiction9. sınıftan beri sıra arkadaşına aşık olan Kerem son sınıfta harekete geçmeye karar verir.