1700 MISIR
Nereye baksam onu görüyordum. Rüyalarımda , düşüncelerimde , etrafımda hatta kalbimde.... Ne zaman onu görsem ona doğru yaklaşıyor ama bir türlü onu yakalayamıyordum. Ona ulaşmama izin vermiyordu. Sürekli benden kaçıyor , ona ulaşamayacağımı bilinç altıma kazıyordu. İstemediğim her an yanımda istediğim her an ise uzağımdaydı. Kendini bana imkansızlık olarak tanıtmıştı. Ona ulaşamamamı benim acizliğim olarak bana gösteriyordu. Aklım bunu inkar etse de kalbim ona ulaşmak için yanıp tutuşuyordu.
''Yeter !"
"Madem sana dokunmama izin vermeyeceksin o zaman karşıma çıkma !"
O kadar uzun süredir koşuyordum ki koşmaktan sırılsıklam olmuştum. Yine o saçma sapan rüyalardan birindeydim ve yine onu kovalıyordum. Bilincim bunun bir rüya olduğunun farkındaydı ama hayal bile olsa ona ulaşmak istiyordu. En azından yüzünü daha yakından görebilir , hissetmesem bile ona dokunabilirdim. Belki ona dokunduktan sonra kalbimdeki bu sızı diner yine eski karakterime dönerdim. Onun beni için sadece bir takıntı olduğunu düşünüyordum. Onca yıldır atmayan kalbimin gerçek bile olmayan bir kadını görüp atması imkansızdı.
"Bunu istediğine gerçekten emin misin ?"
Gelen sesle bakışlarım hemen önüme düştü. Döner dönmez beni kırmızı gözleriyle karşılaması benim için iyi olmamıştı. Kafamdaki düşünceler yerini engin bir boşluğa bırakmıştı. Boşlukta yer alan tek görüntü yansımasında kendimi değil de ölümü gördüğüm gözlerdi.lk defa onu bu kadar yakından görüyordum. Kahverengi saçları omuzlarından bukle bukle dökülüyordu. Dalgalı görünümü bir şelaleyi andırıyor , beni boğulmak için çağırıyordu. Boyu benden biraz kısaydı. Yine de ona bakmak için başımı hafif eğmem gerekiyordu.
Ben saklamaya bile gerek duymadan onu süzerken o sadece yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime kilitlemiş , gözlerini kaçırırsa gidecekmişim gibi bakıyordu. Ufak adımlarla aramızda bulunan birkaç santimlik mesafeyi kapattı. Bedenlerimiz birbirine değdiğinde aslında benden biraz daha kısa olduğunu anladım. Sanki bu bir rüya değilmiş gibi nefes alış verişini göğsümde hissediyordum.
''Gerçek olmadığımı mı düşünüyorsun ?''
Elimi yavaşça yanağına doğru uzattım. Elimin tersinde hissettiğim sıcak ve yumuşak ten kalbime derin bir sancı sapladı. Bana orda olduğunu hatırlatmak istiyordu.Ama beynim bu düşünceyi ısrarla reddediyordu. Eğer kalbimin varlığı ortaya çıkarsa her şey değişirdi. Aten Amaran değişirdi ve bu beni felakete sürüklerdi.
''Gerçek misin ki ?''
Genç kadın parmak ucunda yükselerek kollarını boynuma doladı. Bütün yükünü bana verdiğinde dudaklarımdan istemsiz bir soluk kaçtı. Asıl şimdi nefes alıyordum.
''İstersen gerçek olabilirim.''
İrademe karşı gelerek bütün mantığımı bir kenara ittim. Kalbim var ya da yoktu . Şu an bu düşüneceğim son şeydi. Ellerimi beline dolayarak onu iyice kendime yasladım. Aramızda en ufak bir boşluk kalmasını bile istemiyordum. Onu hissetmem gerekliydi. Kendimden ancak bu şekilde emin olabilirdim. Bu kadının benim kalbim ya da bir arzu mu olduğunu ancak bu şekilde anlayabilirdim.
''Beni bu kadar çok mu istiyorsun ?"
Bu soruyu öyle bir ses tonuyla söylemişti ki resmen birinci seçeneği işaret ediyordu. Gözleri yetmezmiş gibi bir de sesiyle insanı büyülüyordu. İnatla beni kendi sonuma çağırıyordu. Yıllardır insanların boynuna zorla geçirdiğim urganı bu sefer o önüme koymuştu. Üstüne üstlük başımı kendi rızamla o ipten geçirmemi istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kehanet " Yeniden Doğuş "
Разное"Sen ne kadar kendini özel görürsen gör, diğer insanlar için sadece bir hiçsin "