Jong In'in evinden çıktığımda gerçekten öleceğimi hissettim. Ama bu kez acıdan değildi.. Tao beni kesinlikle öldürecekti.
Jong In'le konuştuğumu gördüğünde bana sinirle bakıyordu. Yanıma geldiğinde ise eğilip fısıldadı.
"Seni mahvedeceğim Sehun!"
Gerçekten korkmuştum. Aslında bana yapacakları artık umurumda değildi. Ama Jong In'e zarar vermesinden çok korkuyordum. Onun yaşadığını gördüğüm için rahatlamıştım. Hatta sarılmamak için kendimi zor tutuyordum.
Eve gittiğimizde odaya gidip ağlamaya başladım. Tao yine geldi ve bana sarıldı.
"Beni mahvetsene Tao. Ne diye sarılıyorsun!" diye bağırdım. İtmeye çalıştım ama beni bırakmıyordu.
"Sehun sakin ol." diye fısıldadı.
"Lanet olsun Tao. Senin yüzünden Jong In ölüyordu. Bunu istediğini biliyorum. Ama yeter artık!" dedim. Ben çırpındıkça kollarını daha fazla sıkıyordu.
Burnunu çektiğini duyduğumda çırpınmayı kestim. Ağladığını görebiliyordum. Ama ona acıyacak değildim.
"Bırak beni Tao. Gebersen bile umurumda değilsin!" diye bağırdım.
"Beni delirtiyorsun Sehun. Jong In'in evine gittin. Onunla konuştun! Seni uyarmıştım." dedi.
"Onu seviyorum Tao. Sen bana ne yaparsan yap bu değişmeyecek." dedim.
"Canım yanıyor Sehun anlıyor musun? Ben sadece intikamımı almak istiyorum. Seni incitmek istememiştim." dedi.
"Sen gerçekten iyi değilsin. Sen beni sevdiğim adamdan ayırdın. Bana zarar verdin. İstemeyerek mi yaptın? Gerçekten mi? Sana inanmamı veya sarılmamı mı bekliyorsun? İğrençsin." diyerek ittim.
İsteyerek olmamıştı ama gücümü kontrol edememiştim. Sert bir şekilde duvara çarptı. Resmen duvarın boyası dökülmüştü. Herhangi biri olsaydı koşup iyi olduğuna emin olurdum. Ama o pisliğin tekiydi.
Ama öfkeyle bakıyordu.
"Sadece sana karşı iyi olmaya çalışıyordum Sehun! Bunu sen istedin." dedi.
Kalkıp yanıma geldiğinde ne yapacağını anlamıştım. Kolumdan tuttu ve sertçe fırlattı. Canım çok yanmıştı.
"Lanet olasıca pislik! Bırak beni!" diye bağırdım. Resmen ani duygu değişimleri yaşıyordu. Az önce bana ağladığım için sarılmıştı. Şimdi ise vahşice bana vuruyordu.
"Bırak beni Tao!" diye bağırdım.
"Benim olduğunu iyice öğrenmen gerek Sehun. Yoksa onu öldürmemi mi istiyorsun?" dedi.
Tekrar ağlamaya başladım. Tüm gücümle onu ittim ve yere oturdum.
"Lanet olsun ki biliyorum Tao. O zaten artık benden nefret ediyor. Bana dokunma, yalvarırım" dedim. Ellerimi yüzüme kapayıp daha çok ağladım.
Ama beni dinlemiyordu. Kolumdan tutup ayağa kaldırdı ve yumruk attı. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Yere yatırıp üzerime oturdu. Tüm gücüyle vuruyordu. Ben de ona vuruyordum karşılık olarak. Ama benimkiler sinek ısırığı gibi bile değildi.
"Bir kez daha bu yüzden ağlarsan seni öldürürüm." dedi.
"Yapsana! Yap artık! Yap! Öldür beni lanet olasıca pislik!" dedim. Bir kez daha vurdu.
Neredeyse bayılacaktım. Canım çok fazla yanıyordu. O anda Suho abi içeri girdi. Koşup Tao'yu üzerimden çekti.
"Git buradan Sehun." diye bağırdı. Afallamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüşüm ✓
ФанфикSeKai hikayesidir.. Sonlara doğru KrAy ve sürpriz çiftler olacaktır.. ** Vampire dönüşme, adını uydurduğum bir virüs sebebiyle gerçekleşiyor. Dönüşüm sebepleri Blood dramasına benzetilebilir. Fakat her şeyiyle tamamen bana ait ve dramadan tamamen fa...