(medya-deniz manzaram)
İyi okumalar....
.....
Altımdaki jaguar arabanın benim yatağımdan bile rahat olan koltuğuna iyice yayıldım, şimdi şöyle oldu Azat beyle kısa bir tanışma faslı geçirdik sonra Yazgı 'abla konuşabilir miyiz?' dedi bende konuşabiliriz dedim ve çalışırken giydiğim tulumu çıkartıktan sonra hep beraber arabaya binip kafe gibi müsait bir yere doğru illerliyoruz.
Azat şahsının dikiz aynasından sert ve soğuk, artı inceyelerek bakmasından rahatsız oldum şahsen bu ne gardaş, seri katil bakışı atıyorsun.
Arabanın çalışmayan motoruyla arabanın durduğunu anladım, rahat koltuktan istemeye istemeye arabadan indim ve geldiğimiz yeri incelemeye başladım büyük, cam duvarla kaplı, gördüğüm kadarıyla iç dekorasyonu hoş olan,geniş bahçesinde masaları olan güzel bir kafeye gelmiştik.
"İçeri mi geçelim yoksa bahçeye mi?" dedi az ve öz konuşan Azat şahsı,
Herkes sen gibi boşboğaz değilse
Ben boşboğaz değilim bir kere insanlar konuşa konuşa anlaşır bakışa bakışa değil,
"Fark etmez" dedim etrafı incelerken, aslında bu sıcakta dışarda durulmaz ama neyse,
"Bahçeye geçelim o zaman havada sıcak" diye fikir önerdi Yazgı,
İşte salak hava sıcaksa ne diye 'bahçeye geçelim' diyorsun sıcaksa içeri gir başına güneş geçmesin,
Hafifçe tebessüm ederek onayladım onları. Yazgı ve Azatın peşinden bahçeye doğru yürüdüm.
Azat ve Yazgı yanan bense Yazgının karşısına oturdum, oturur oturmaz garson geldi,
"Ne alırdınız efendim"
"Çay"
"Siz küçük hanım" dedi yirmili yaşların sonunda olan garson,
Kim küçük hanım nerde, sağa sola bakıtım ve bana dediğini teyit etmek için elimle kendimi gösterdim,
"Ben mi?"
"Evet masada bir tane hanımefendi var küçük hanım"
Sen ne diyon be dayı git emelik maaşını al otur
"Sen banada çay ateşle dayı" dedim,
Garson bozulmuş bir ifadeyle siparişleri onaylayıp gitti.
Çayların gelmesini beklerken Yazgı lafa girdi,
"Abla" dedi ve başını eğdi,
Niye bu kadar hüzünlüydü bu ergen velet, uzanıp ellerimi tutu sonra başını kaldırıp bana baktı,
O ağlıyor muydu...
Musluktan damlarcasına gözlerinden akan yaşı silmek istedim ama elim gitmedi, bende onun ellerini sıkıca tutum, Azat ise sadece bizi izliyordu,
"Abla annesizlik kötü birşey dimi" dedi pat diye
'Evet annesizlik çok kötü birşey be Yazgı , annesizlik demek hastalanınca kendi başında beklemek demek, annesizilik demek yarım kalmış resim demek annesizilik demek yarım nefes yaşamak' demek istedim ama diyemedim sadece onaylarcasına başımı sallayıp,sutum ve onu dinlemeye devam ettim,
"Peki benim, abilerimin, senin annesiz kalmasını ister misin?"
Bu çocuk neden böyle konuşuyor Asya hanıma mı birşey oldu,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ BEDENİ (DEĞİŞİM) /Gerçek Ailem Kurgusu
Novela Juvenil~Sessiz çığlıklarınında boğulan bir kız, küçük bir kız. Hayır!! Kitabımın karakteri değil, bu kız benim, bu kitabı yazan kızın sessiz çığlıkları. Sesiz çığlıklarınında boğulan birinin hayal dünyasında ki yaşattığı küçük bir hikaye. Nefesimin kes...