10.bölüm

3K 59 4
                                    

Bu bölüm sadece Emir ve Sude var.

Ben Sude 24 yaşındayım. Emir Bey'le çalışıyorum ve son 1 senedir ondan hoşlanıyorum. Bir gün cesaretimi toplamıştım ona açılıcaktım hatta biraz da içmiştim. Onlara gittim ama kapıyı yarı çıplak bir kız açtı. "Emir bey nerde?" Dememle "yukarda uyuyor biraz yorgun." Dedi. O an aşağı Emir indi ve "kimmiş Ece?" Dedi. Üstü çıplak altında ise sadece bir iç çamaşırı vardı. Beni görünce "Sude?" Dedi. Göz yaşlarımı tutamadım ve arkamı dönüp yürümeye başladım.

Sonra hıncımı alamayıp arkamı dönüp göğüsünden ittim ve "ben seni köpek gibi severken sen yine beni hiç şaşırtmadın. Tebrikler." Dedim ve göz yaşlarımı kolumun tersiyle silip koşarak evden uzaklaşmaya başladım. Yolda düşünce ise arkamda kalan Emir elimi tuttu ve kaldırdı. Beni kendine yasladı ve "iyi misin?" Dedi. Ondan uzaklaşmaya çalıştım ama beni kendine geri çekti. "bence biraz konuşalım." Dedi. "konuşmak istemiyorum bırakın beni." Dedim.

Cıkladı ve "hadi" dedi. Beni kucağına alıp eve soktu. Ev boştu kapıyı kapattı ve beni salondaki kanepeye bıraktı. Kendiside yanıma oturdu ve canımı bir kez daha yakıcak o cümleleri kurmaya başladı. "bak Sude gençsin anlıyorum heveslerini ama ben seni.." dedi. Yüzüne baktım. "sen benim kız kardeşim gibisin sana başka gözle bakamam." Dedi.

O an acı dolu bir şekilde güldüm ve ayaklandım. Başımın dönmesini veya acılarımı önemsemeyerek. "herşey için teşekkürler yarın istifa dilekçem masanızda olur." Dedim.

Yanından geçerken bileğimden tuttu ve "bu kadarına gerek yok. Zaten reddedicem." Dedi.

Bileğimi çekip "sizi ilgilendirmez." Dedim.

Giderken önüme geçip "ilgilendirir." Dedi.

"Neden?" Dedim.

"Ben bir insanı işsiz bırakamam." Dedi.

O an canım bir kez daha yandı keşke sana değer veriyorum deseydi aa hala vicdan azabından bahsediyor. "merak etmeyin. Ben halledebilirim." Dedim. Tekrar bir şey söyliyecekken"lütfen yeter bu kadarı." Dedim ve vden çıktım.

Sonra cidden istifa dilekçemi hazırladım ve Emir Bey'in odasına götürdüm. Kapıyı çaldım. Gir komuduyla girdim. Mektubu masaya koydum. Emir başını kaldırmadan "bu ne?" Dedi. "istifa mektubum." Dedim. Eline aldı ve ayağa kalkıp parça pinçik edip çöpe attı. "sana kabul etmiycem." Demiştim. "neden peki heh neden?" Dedim. Cevap vermeden "çünkü vicdan azabı çekiyorsun." Dedim. Başını yere eğdi. "Ama vazgeçtim istifa edip seni mutlu etmiycem. Çalışmaya devam edicem hergün vicdan azabı gibi karşında durucam merak etme." Dedim ve odadan çıktım.

Şuan üstünden 6 ay geçti ve hâlâ bana karşı bir abi edasıyla yaklaşıyor. Bugün Antalya'da aynı odada kalıcaz. Odaya girince ona döndüm ve "aynı odada mı kalıcaz?" Dedim. "evet bir sorun mu var?" Dedi. "yok abi birden çok sorun var." Dedim. "abi?" Dedi teyit etmek ister gibi "beyi mi tercih edersiniz?" Dedim. "Emir sadece Emir." Dedi. "şuan tek derdimiz hitap şekli mi?" Dedim. Kendini yatağa atıp "başka ne derdimiz var ki?" Dedi. "ben senle aynı odada kalmam." Dedim. "malesef bunun için geç kaldın." Dedi ofladım. Telefonu çaldı ve açtı konuştuktan sonra bana bakıp "dosyaları düzenlemişler kontrol edip geliyorum." Deyip odadan çıktı.

Hala hızla atan kalbime lanet edip kendimi duşa attım. Üzerime ince uzun bir gecelik giydim ve odaya dönüp kendimi kanepeye attım. Ne kadar geçti bilmiyorum hava kararmıştı. Birden havalanmamla korktum ve ellerimi omuzlarına koyup sıktım. "sakin ol benim. Burda uyumuşsun." Dedi ve beni yatağa bıraktı. "tamam" dedim ve üstümü ötmesini izledim.

Yanıma oturdu ve "sen burda yat ben kanepede yatarım." Dedi. Başımı salladım aslında burda da yatabilirdi ama bunu dile getiremedim ve dudağımın iç tarafını dişledim. O an bakışları dudağıma kaydı ve "yapma!" Dedi uyarırcasına "neyi?" Dedim. "Dudağına bunu." Deyip eliyle dudağımı işaret etti o an dişlerimi çektim. Bana biraz daha yaklaşıp dudağıma yapıştı. Şevkat çokçada şevhetle öpüyordu. Kendime gelidiğimde dudağının altında ezilen dudağımı dişleri arasına alıp çekiştirdi ve eliyle de destekleyerek dudaklarımı aralamaya çalıştı. O an onu ittim. Geç olsada onu ittiğimi fark edip geri çekildi.

Ellerim hemen dudaklarıma gitti elimi çekince gelen kırmızı renkle dudağımın kanadığını anladım. "Sen napıyorsun ya?" Dedim.

"Ben özür dilerim." Dedi ve elleriyle dudağımın üzerini sildi. Kendimi geri çekip "özürünü kendine sakla." Dedim ve kendimi banyoya attım.

Bu adam benimle dalga mı geçiyordu önce kardeşim diyor ardından beni öpüyor. Kapıya vurdu ve "hadi çıkta konuşalım." Dedi. "hayır" dedim. Kapıya birkaç kez daha vurdu ve elini çekip "kapıyı açana kadar beklerim." Deyip kendini kapının yanına bıraktı adam.

Sude bir saat sonra şişmiş gözlerle kapıyı açtı ve kapatmadan önce adamın iki büklüm kapının yanında uyuduğunu gördü. Ses çıkmasın diye banyo kapısını açık bıraktı ve ışığı kapatıp yatağa girdi. Sabah erkenden kalkıp odadan kaçarcasına çıktı ve kendini Betül'ün yanına attı.

Bu çift nasıl sizce?

Bora Bey (ağa?)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin