14.Bölüm"Show must go on!"

1.2K 96 21
                                    


O gece Afra bir damla uyku uyumadı.

Yatak odasının tavanındaki lambayı hafızasına kazımakla meşguldü. Ne zaman kendini uyumaya zorlayıp gözlerini yumsa o sahne tekrar ve tekrar gözünde canlanıyordu. Mert o muhteşem görünümü ve kalın sesiyle gözlerinin önüne geliyor ve

"Ben yaptığım işlerin sonucunda olacak her şeyin sorumluluğunu alıyorum peki ya sen? Sen aldın mı?" diyordu.

Tam bu sahneyi atlamışken bu defa Afra'ya doğru eğiliyor ve
"Sen giderken aldığın karardan kim etkilenir düşündün mü? Kim umursar? Kim...üzülür?"

Tıpkı o konuşmanın geçtiği andaki gibi tüyleri diken diken oluyordu. Sanki cümleleri beyni replaye almıştı. Kim üzülür derken neyi kastetmişti düşünmeden edemiyordu. Ne yani gerçekten üzülmüş müydü?Gece gece kalp atışları sessiz odayı dolduruyordu.

Neyin nesiydi bu? Liseli genç ergenler gibi davranması gereken bir durum yoktu ki ortada! Ya da var mıydı?

O an elinde olsa kendisinin yakasından tutmak ve kendine gel demek isterdi. Sağa doğru döndü ve odasının camını
arkasına aldı. Başka şeye odaklanarak uyumayı denedi. Mesela yeni yapacağı programı düşünebilirdi. Evet evet harika bir formatti ve Türk halkı gerçekten bunu sevebilirdi, üstelik sesini duyurmak isteyen gençlere de yardımcı olabilirdi. Ses mi...

"Senin...sesin bile kulaklıktan gelmeyince huzursuz oldum!"

İşte yine olmuştu yine hatırlamıştı. Sinirle üzerindeki yorganı tekmeledi. Kahretsin Mert'in söylediklerini aklından atamıyordu!

Niye böyle bir konuşma yapmışlardı ki?
Bu böyle olmayacaktı, kalktı ve kendini mutfağa attı. Buzdolabını açıp terapi niyetine uzun süre seyretti. Sonra bu defa da bunun için kızdı kendisine. Ne yapıyordu?

Bu nasıl bir akıl bulanmasıydı?
Mert ne demek istemişti çıkamıyordu işin içinden.
Yoksa... diye düşündü bir süre yoksa Mert...

"Saçma!"diye kendi kendini haksız çıkardı ve banyoya girdi. Madem evde kalmak yaramıyordu ona erkenden işe giderdi o zaman.

Yola çıktığında saat 6 bile değildi. Normalde de erken giderdi ama bugün rekora koşuyordu. Odasına geçti ve tüm gün ama gerçekten tüm gün programi için sunum hazırladı arada yine birkaç psikolojik atak geçirse de genel olarak günü iyi geçirmişti.
Kendini bir an boş bıraksa aklına yine o soru geliyordu.

Mert yoksa...

Sinirle saçlarını karıştırdı. Bu hiç mantıklı değildi. Gecesini mahvettiği yetmiyormuş gibi gününün içine de ediyordu.

Öğlen yemeğini sakince ve aklı duru bir şekilde yemeyi umut ederek yemekhaneye gitti. Aldığı tabldotunu masaya koyacakken yemekhanenin kapısından uçarak gelen asistanını gördü. Yüzündeki telaş ve heyecan uzaktan bile okunuyordu.

"Afra hanım! Afra hanım!" diye koşturması herkesin ilgisini çekmiş ve
yemekhanedeki herkesin bakışlarını
üzerine toplamıştı. Afra'nın yanına ulaştığında nefes nefeseydi.

"Neler oluyor sakin ol"

"Afra hanım..." dedikten sonra devam edememiş nefes alma gereği duymuştu.

"Mert bey burada. Peşinde devasa bir avukat ordusu ve menajeri ile geldi. Hep birlikte toplantı odasına girdiler"

Afra'nın eli kaşık ile beraber havada asılı kalmıştı. Uzlaşmaya mı gelmişti yoksa herşeyi bitirmeye mi feci merak ediyordu çünkü dün yaşanan konuşmadan net bir şey anlamak mümkün değildi.

"Kimler katılıyor toplantıya?"

Afra kendinin de çağrılacağını düşündü bir an ve çağrılırsa ne yapacağı. Mert ile karşılaşmak tuhaf olacaktı.

Dick KingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin