9

98 8 5
                                    

Başımda çok keskin bir ağrı ile uyanmıştım, ne oluyordu? ben neredeydim? babamın beni bulacağı korkusu içime yerleşmişti. Uyanır uyanmaz etrafı incelemiştim burası kesinlikle bizim ev değildi genelde siyah eşyalar vardı ve sade bir o kadar güzel dizayn edilmişti bir an duraksadım rüya görmediğime de emindim. Şaşkınca doğruldum yataktan neler olduğunu anlamıyordum hiç bilmediğim bir yerde uyanmıştım. Benim kaderim orda oraya savrularak mı geçecekti? etrafımdaki herkes beni menfaatleri için kullanıyordu. En acısı da buydu hiçbir yere yetememek.

Bir şey farketmiştim valizim yoktu üstümde valizime koyduğum kıyafetlerden vardı gayet rahatlardı. Ama kim bana bunları giydirmişti?
Acilen neler döndüğünü anlamalıydım
Kafama bir şey dank etti en son gördüğüm şey yeşil gözlerdi. O adam beni buraya getirmişti. O adama güvenememiştim beni babama vermekle tehtid etmişti. Beni gene tehtid edecek olursa buna asla izin vermeyecektim gerekirse gene kaçacaktım. Kaçma planımı kimse bozamayacaktı.

Hemen üzerimdeki yorganı üstümden attım ve yataktan kalktım. Yavaşça kapıyı açmaya çalıştım kilitli olabileceğini düşünerek korktum. Ama kapı hemen açılmıştı şaşırmıştım çünkü o adamdan beklemiyordum. Kapı yarı açık bir biçimde dururken aniden gelen sesle irkildim. Bu o adamın sesiydi ve aşağıdan sesleri geliyordu. Hiçbir şey yapmadan dinlemeye karar verdim. Telefonla konuşuyordu ve
Sesinden anladığım kadarıyla hem sinirli hemde gergindi.

Adını bile bilmediğim gizemli adam şöyle diyordu:

"Bana kız kardeşimi bulun, küçüklükten beri kayıp. Bir tane piç kurusu gelip ailemi vurdu! bana sakin olamamı söylemeyin. O serefsiz piçi bana bulacaksınız. Kız kardeşim yıllardır kayıpken nasıl rahat durabilirim? buna mecbursun Yiğit gerekirse her yeri talan ederim. Yıllardır bu anı beklerken o serefsizi öldürmek için gün sayıyorum. Ben yandıysam o da yanacak."

Sesi ve geçmeyen öfkesi beni korkuturken aşağı inmek pek mantıklı gelmiyordu. Sinirini benden çıkarabilirdi
bu yüzden oturup daha sonra inecektim.
Kapıyı kapatırken odayı incelemenin tam sırasıydı.

Beyaz duvar kağıdıyla kaplı odanın en uzak duvarında asılı olan kitaplığın önünde durdu.
Buradaki kitaplar roman veya okunması ağır şeylerdi renklerine göre tek tek dizilmişlerdi. Daha çok kitapları veya ıvır zıvırları doldurmak için kullanılmış bir oda gibiydi.
Onların hemen yanında küçük bir biblonun durduğu diğer raf başlıyor, bu rafta da siyah kapaklı kitaplar görünüyordu.
Güneş karşıdaki duvarda duran ilginç görünümlü tabloyu aydınlatıyordu.
Tablo duvarı daha çok boğmuş gibi görünüyordu. Simsiyah tablonun yanında durarak incelemeye başlamıştım.
Oldukça sade ve kusursuz döşenmiş olan bu odadan insanın hemen çıkası gelirdi. Her şey siyahtı insanı boğardı.
Bu odaya ait olmayan tek şey rafta duran renkli dizilmiş kitaplardı, bu odaya ait değilmiş izlenimi veriyordu.

Odayı incelemem hemen bitse de çok geçmeden çıkmaya artık karar vermiştim. İlk önceliğim her zaman yaptığım gibi yüzümü yıkamaktı. İşim bitince kapıyı usulca açıp yavaşça aşağı inmeye başlamıştım.

Aşağı indiğimde kimse görünmüyordu daha 30 dakika önce tanımadığı adam buradaydı. Nereye kaybolmuştu bu adam?

Daha sonra gözüme çarpan şeyle duraksadım. Masanın üzerine duran bir aile resmi vardı. Daha iyi incelemek için yakınlaşmıştım. Resimde anladığım kadarıyla anne, baba ve küçük tatlı bir kız ve 2 erkek çocuğu duruyordu kızın yanında o adamın olduğunu düşünerek bakınmaya devam ettim. Resmi elime tam alıp bakacakken sert bir kol beni durdurmuştu ve beni kendisine doğru çekmişti. Ne olduğunu anlayamadan sert bakan yeşil gözlerle tekrardan karşılaşmıştım.
Ben gittiğini sanarken o arkamda beni izliyormuş. Bunu düşünürken baktığım için pişman olamaya başlamıştım.
Daha sonra adam "Dokunma özelimin karıştırılmasından hoşlanmam." diyerek resmi çekmeceye koymuştu.

"Özür dilerim dokunamam gerekirdi sadece merak etmişt-" demiştim daha sonra sözümü yarıda keserek
"Etmeyeceksin! bu evde kaldığına bile şükretmelisin aptal gibi bayılmasaydın şuan başka şehirde olacaktım."

"Getirmeseydin o zaman evine! orada bıraksaydın ölseydim keşke." diye hışımla cevap verdim

"Bunu neredeyse bana yalvaracak olan kız mı söylüyor?

Sessiz kalmıştım adam beni takmayıp bardağına içkisini doldurmuştu.

Bir yandan koltuğa rahat bir şekilde yayılırken bir yandan içkisini yudumluyordu.

"Bana soracak bir şeyin yok mu?" diye sordu. Haklıydı çünkü çok sormam gereken şeyler vardı.

"Babamı tanıdığını söylemiştin babamı nerden tanıyorsun?" dedim

Dudağı yana kıvrılarak cevap verdi
"Babanlar senin yokluğuna dayanamamış demek ki seni arıyorlar her yerde. Babanın çok iyi bir imajı olduğu için onu orda herkes tanır. Bende ismini duyup araştırdım çok derinlere inmeyerek bakınmıştım." dedi

"Sen her önüne geleni araştırır mısın?" diye sormadan edemedim.

"Evet genellikle." diye sakin bir tonda yanıtladı

En çok merak ettiğim şeyi ona soracaktım çünkü bunu yapmasından korkuyordum.

"Peki.. beni babamlara götürecek misin?"

Uzun uzun baktı ve şunları dedi

"Hayır, belki işime yararsın ama illa istiyorsan bırakırım."

"Hayır beni sakın onlara bırakma zor kurtuldum planımı bozmanı istemiyorum açıkçası." diyerek atıldım
Haklıydım çünkü bozarsa ölürdüm.

"Çok mu kurtulmak istiyorsun?" dedi

"Evet hemde çok." dedim

Anlamışcasına başını salladı

"Pekala bir süreliğine burada kal. Ama benim 1 aylığına burdan gitmem gerekiyor. Önemli bir iş üzerinde duracağım." demişti bunları derken tuttuğu bardağı daha çok sıkmaya başladı ve çok dikkatli görünüyordu.

"Babanın düşmanları var mıydı?" diye sordu büyük bir ciddilikle.

"Ne düşmanı babamın asla düşmanı yoktu neden sordun?"

"Gerçekten yazık sana her şeyden habersiz büyümüşsün."
Dediği gibiydi her şeyden soyutlanmış ve hiçbir şey bilmeden büyüyen birisiydim. Belkide herkesin yargılayıcı bakışları bu yüzden olabilirdi.

"Babanın düşmanları çok var ve bazıları seni arıyorlar."
Babamdan çok şey beklerdim ama bu kadar ileri gidebileceği aklıma gelmemişti.

"Babanı araştırırken büyük meblağ borçlandığını öğrendim. Zamanında ödeme yapılmayınca babanı tehtid etmişler kızını kaçırırız diye baban ilk başta umursamamış. Babanda seni bu yüzden evlendirmek istemiş. Uzak bir yerde ev satın almış sizin için."
Ve bunları dedikten sonra güldü
"Çok aptalca düşünmüş baban çünkü bunlar her türlü seni bulurlardı."
"Şuan hala seni arı-"

Sözü yarım kalmıştı bir anda duraksamıştı. Ortam sessizliğe bürünmüştü ve hemen silahına uzandı.

O anda arkamdaki camların patlamasıyla büyük bir şok yaşamıştım adını bilmediğim adam bana bağırarak yukarı çıkmamı söylüyordu. Hemen korkarak yukarı hızlıca koşmuştum. Neler olduğunu anlamıyordum kafayı yemek üzereydim daha sonra kapıyı kapatıp
odada oturuyordum. Seslerin daha da yükseldiğini silah seslerinin patlamasıyla anlamıştım.

Kurtarıcı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin