Sokaklar sessiz çığlıklara gebe, İnsanlar ölüm il burun buruna ,Çocukların üzerinde anne ile babalarının cansız bedeni Siper olmuş oysaki, Ruhum kimsesizler matemi.
Gözlerimi açtığımda zonklayan başımla sessiz bir inilti döküldü dudaklarımdan. Yavaşça olduğum yeri süzmeye başladım hastanedeydim duvarlar ve tavan kırık beyazdı hemen yanımda kahverengi bir komedin vardı. Yattığım yatağın sağında iki tane teki koltuk vardı koltukların ortasında minik bir sehpa ve arkasında pencere. Sol tarafımda iki kapı tahminimce biri koridora açılıyordu diğeri ise lavaboya. Odayı incelemem bittiğinde korkarak ta olsa bedenime doğru baktım elime serum, vücudumda adını bilmediğim bir sürü kablo oksijen maskesinin de yardımıyla derince nefes aldım.
En son gözümü moloz yığınlarının içinde açmıştım geçen sürede bünyem zayıf düşmüş ve bayılmıştım.
AİLEM. Annem, babam, kardeşlerim onlara ne olmuştu kurtulmuşlar mıydı acaba? Umut etmekten başka çarem yoktu sahi umut edecek hal mi kalmıştı bende. Onlara bir şey olursa ben ben ne yapardım. Nasıl yaşar? Nereye sığınırdım? ya yüreğimde ki yangın o nasıl sönerdi?
Kapının açılmasıyla daldığım çıkmazdan kurtulmak için bilet bekledim gülümseyerek içeriye giren doktor hanıma baktım "merhaba Hazal kendini nasıl hissediyorsun?" elimle oksijen maskemi tutup çıkardım sonra konuştum "hissetmiyorum" sesim düzdü sanki duygularımda enkaz altında kalmıştı. Benim hissiz cümlemi duyan doktor dudaklarını birbirine bastırıp kafasını yere eğdi sonra derin nefes alıp tekrar bana baktı " bunu hissetmen yani hissizleşmen gayet normal farkında değilsin ama hala şoktasın kendine gelmen biraz uzun alabilir kendini zorlama tamam mı ? " gülümseyerek konuşmasını bitiren doktora sadece kafamı salladım ama o tekrardan konuştu " hemşire birazdan gelip sana bazı testler yapacak sonra görüşürüz" nihayet el sallayıp gidince maskemi yeniden taktım nefes almakta ciddi anlamda zorluk çekiyordum.
Doktor çıktıktan hemen sonra hemşire içeriye girdi kapıyı kapatıp yanıma yaklaştı elindeki kan almak için getirdiği tepsiyi komedin in üstüne bıraktı " selam tatlım nasılsın ? ağrın filan var mı?" diye sordu aynı soruya tekrardan cevap vermek istemediğim için " başım zonkluyor" dedim sadece hafifçe gülümseyip gözlerini kapatıp açtı bu tamam demekti galiba.
Yerimde hafifçe dikleşip oturur hale geldim ben iğne batıracak sanırken serumumdan bir şeyi çıkarıp kan alma tüpünü taktı. Kan alma işlemimde bitirip serumumu yeniledi hemşire tam çıkacakken aklıma gelen soruyu sormam bana döndü " ailem onlara ne oldu?" ben buradaysam onlar neredeydi ? "onlar hakkında herhangi bir bilgim yok malasef ama merak etme enkaz çalışmaları sürüyor onlarda çıkar yakında" dedi dediğine güvenmek istedim belki de dayanacak inanç.
Tahlillerimin temiz çıkmasıyla dayım gelip beni aldı anneannemin evin de kalacaktım bir süre. onlar kurtulana kadar . Anneannemlere varınca kimseyle konuşmadan bana gösterilen odaya girip direk uzandım kimseyle muhatap olmak istemiyordum.
1 AY SONRA
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum saatler, günler, geceler beni sadece daldığım çıkmazda daha da derine çekip boğdu ve hala acımadan devam ediyor sanki dip yok ben çekildikçe daldığım kuyu derinleşiyor.
Ayağı ya kalkıp su içmek için mutfağa ağır adımlarla yürümeye başladım tam mutfağa girecektim ki salona asılmış boydan ayna dikkatimi çekti yönümü değiştirip aynaya doğru adımladım tam önünde durduğumda kendimi süzdüm; göz altlarımı mor halkalar çevrelemiş gözüm içe çökmüştü, bedenim çok zayıf ve çelimsiz olmuştu resmen damarlarım görünüyordu. aynadaki yansımama daha fazla dayanamayıp hızla mutfağa doğru yürüdüm öfkeyle bardağa suyu doldurup içtim neye bu kadar öfkeliydim bilmiyorum belki kendime belki de onlara .....
Ayna karşısına geçtiğim olaydan sonra tekrar yatağa geçip boş boş tavanla bakışma seansıma başladım. Olaylara karşı hala tepkisizdim arada bir ani tepkiler veriyordum ama o da saman alevi gibiydi gelip geçici. Bana karşı tehammülleri kalmamıştı oysa ki tepki bile vermiyordum dedim ya hissizliğim onları delirtiyordu onlara üzülmemem zorlarına gidiyor ve beni istemiyorlardı beni vicdansız ilan etmişlerdi. Etsinlerdi ailem enkazdan çıktığında onlarla olacak diğerleri ile de muhatap olmayacaktım.
Kapının hızlı hızlı çalmasıyla yerimden sıçradım sanki alacaklı biri vardı ve alması gereken benim ruhumdu içimde ki köyü hisse engel olamadım geldi ve beni ele geçirdi çıkmaz ve derinliği bitmez kuyum girdaba dönüşüp ruhumu parçaladı, yerden yere vurup ezdi en derine gömdü daldığım düşünce okyanusu ecelim oldu ama sadece " kurtaramamışlar hepsi ölmüş" demişlerdi sahi kim demişti .
Ben artık kimsesizdim enkaz altında çırpınan ruhumdan başka kimsem yoktu...
******
Selam ben geldim uzun yazmaya çalıştım umarım beğenirsiniz
uzun bir ara oldu farkındayım ama yeni bölüm en kısa sürede gelecek
oy ve yorum yapın lütfen
seviliyorsunuz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA AİLESİ
Ficción GeneralDeprem de ailesini kaybeden 16 yaşında ki bir kız koruyucu aileye verilir bu ailede başına geleceklerden habersiz. " Bazı hataların affı olmaz" dedim derin bir nefesi içime çekip devam ettim "olsaydı cehennem yaratılmazdı."