Merhabalar! Nasılsınız ballar?? Umarım iyisinizdir ve beğeneceğiniz bir bölüm olur, yorumlarınızı bekliyorum. 💜 İyi okumalar dilerim!
×××
Duygularınızı daha geri plana itebildiğiniz zaman, mantığınızla düşünmek ve yaptıklarınızı bu yönde ele almak daha kolay olurdu. En azından benim fikrim bu yöndeydi. Ki tek başıma kaldığımda da tüm mantıklı ve duygularımı kontrol etmeyi başaran ön plana çıkmıştı fakat bunun tek tarafı yaptıklarımı durdurulamaz bir şekilde sorguluyor oluşumdu.
Artık Jeongguk ile öpüşmüş olduğumuzu kabul etmem tüm sınırları kaldırdığım anlamına mı geliyordu? Ben ne halt yemiştim?
Herkesten, özellikle beni tanımayanlardan saklamaya çalışsam da dokunuşlar ve yakınlaşmalar sevgiyi gösterme yöntemlerim listesinin üst sırasında yer alıyordu. Bunun tabii Jeongguk ile pek alakası olmamıştı çünkü ilk gördüğüm anda ona tutulmuş değildim. Fakat bana yakınlaşmak için sürekli dibimde dolaşması, beni dokunuşlarıyla etkilemeye çalışması ve ilgi dolu sözleri yavaş yavaş aklımı ele geçirmeye başlamış ve sonunda da çelmeyi başarmıştı.
Bunun tek sebep olmadığını da biliyordum çünkü öylesine birinin beni etkilemesine göz yumacak değildim, ama ondan hoşlanmam tahmin ettiğimden kısa bir sürede gerçekleşmişti. Bu hoşlanma sevmek anlamında değildi, yaptıklarıyla, tarzıyla, olduğu kişiyle ve azmiyle ilgimi çekmesinden kaynaklanıyordu.
Tüm bu etkenler birleştiğinde ona karşı fazla bile direndiğimi düşünmeye başlamıştım. Birbirlerinden uzak kalamayan ergen gençler gibi gizli saklı, kıyıda köşede bir şeyler yapıyorduk ve kabul etmem gereken taraf da bundan büyük bir haz aldığımda.
Sebebinin de Jeongguk olduğunu biliyordum.
Hiçbir şeyden çekincesi olmadığını göstererek önümde diz çöküşünü, parmaklarının yumuşak ama yakıcı bir şekilde üzerimde gezindiğini unutamıyordum. Sanki benim çoktan nasıl biri olduğumu biliyordu ama gözümü korkutmamak için bunu yavaş yavaş gösterme kararı almıştı. Oysa ben, tamamiyle işime odaklanabilmek için iki kişilik oluşturmuş bir adamdım ve bu kimsenin gözüne çarpmamıştı.
Tek başıma olmanın rahatlığıyla kocaman sırıtırken kirli düşünceleri aklımdan atmaya çalışmıştım çünkü kolayca etkilenme ihtimalimin olduğunu çok iyi biliyordum.
Bir süredir masanın önünde oturduğumun ve her yerimin ağrımaya başladığını fark ettiğimde bedenimi doğrultmuş, uyuşuk bir şekilde ayaklanmıştım. Masaya dağılan kağıtları ve diğer eşyaları üstünkörü bir şekilde düzeltirken arada bir ışığı yanan iş telefonum gözüme çarpıyordu.
Yaşadıklarımızdan sonra tahmin ettiğim üzere Jeongguk yılışıklığından hiçbir şey kaybetmemişti. Bu yüzden gecenin bir köründe yazsa bile artık şaşırmıyordum çünkü uyuyor oluşumu bile hesaba katmıyor gibi görünüyordu.
Bakmaya değer mesajların gelmiş olacağını umut ederek telefonumu kapmış, kendimi günün yorgunluğuyla yatağıma atarak mayıştıran pikeme bürünmüştüm. Şu günlerde hava bile pek bir tuhaftı ve sıcak veya soğukluğuna bile karar vermek çok zordu.
Üst üste pek çok öğrenciden gelmiş mesajların arasında gezerken Jeongguk'un beş dakika önceden kalma bildirimiyle karşılaşmıştım. Okumadan önce bakıp bakmama konusu arasında gidip gelmiş, gecenin de etkisiyle onunla konuşma dürtüme engel olmayı başaramamıştım.
jeongguk
iyi geceler dilerim yakışıklı hocam 😋uyudunuz mu? umarım sizi de uyku tutmamıştır ve beni özlemeye başlamışsınızdır 😔
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shameless
Fanfiction''Arsız, ha? Arsız olduğumu mu düşünüyorsunuz hocam?'' ''Bunun için başka bir ifade var mı? Öyleyse eğer beni aydınlatmanı çok isterim, ama...'' parmaklarıma dokunan eline karşılık vererek üstünkörü kavramış, dudaklarıma küstah bir gülümseme yerleş...