Jungwon yumuşak çift kişilik yatakta rahatsızca kıvranıyordu.
'Jungwon sevdiği çocuğa inanamadı. Şiddetten nefret ederdi. Üvey babasının şiddetinden ona sığınmıştı. Korkularını ona açmıştı. Ama o Jungwon'un hassasiyetine rağmen ne işler çevirmişti öyle.
Jungwon saf aşkını elinde silahla hayal etti önce, sonrasında o silahı ateşlediğini.. Sonra silahı tutan kişi yavaş yavaş üvey babasına dönüştü. Aşkının korkusuna dönüşmesini izledi Jungwon.
"BUNU NASIL YAPARSIN BANA! EN BÜYÜK KORKUM BU. SENİ BABAMA BENZETMEME SEBEP OLUYORSUN!"
"Jungwo-"
"BEN HER KORKTUĞUMDA SANA SIĞINDIM AMA ŞİMDİ KORKTUĞUM KİŞİYE DÖNÜŞTÜĞÜNÜ ÖĞRENİYORUM!"
"Zorundaydım. Anlamıyorsun."
"HAYIR! KİMSE BİR İNSANI ÖLDÜRMEK ZORUNDA KALAMAZ! SEN ANLAMIYORSUN. BEN BABAMDAN BU YÜZDEN KÖŞE BUCAK KAÇIYORUM. ÇÜNKÜ BÖYLE 'ZORUNDA KALDIM' DİYE BAŞLIYOR VE BİR EZİYETE DÖNÜŞÜYOR TAMAM MI?! MARUZ KALDIĞIN ŞİDDET SENİ ETKİLİYOR VE ÇEVRENDEKİLERE YANSITMAYA BAŞLIYORSUN."
"Jungwon cidden zorundaydım ama bak cidden bundan kurtulmaya çalışacağım tamam mı, lütfen sakinleş."
"Nasıl sakin olabilirim? Bu bir nevi ihanet..?"
Jungwon her cümlesinde bir adım uzaklaşıyordu ondan. Ve bir daha görüşmeyeceğini düşündüğü yüzle içten içe vedalaşıyordu.
Jungwon o gün o evden çıktı ve kader ağlarını tekrar örene dek kaçtı.'
Jungwon panikle gözlerini açtı. Bu kabustan hep nefret etmişti. O günden beri bu kabusu kaçıncı kez gördüğünü bilmiyordu bile. O zamandan beri huzursuz hissederek daldığı her uyku bu anıyla dolmuştu.
Nefes nefese oturur pozisyona geldi ve bulunduğu odayı inceledi. Burası Jay'in evindeki kullanılmayan bir yatak odasıydı. Beyaz ve siyah zıtlıkla birbirini tamamlıyordu.
Jungwon yavaşça yataktan kalktı ve gardıroptaki aynanın karşısına geçti. Soluk yüzüne baktı, üzerindeki -Jay'e ait olan- pijamanın geniş yakasından görünen yeşilimsi morluklara baktı. Kendini çok hırpalamıştı. Ama bunları daha çok düşünmeye niyeti yoktu. Çünkü artık Jay ile birlikte iyi olacağını umduğu yeni bir hayata başlıyordu. Bu ne kadar sürecekti, nasıl bitecekti, bitecek miydi, yakalanacaklar mıydı? Hiçbir şey kesin değildi ama Jungwon Jay'e güveniyordu. İyi olacağını umuyordu.
Jungwon odanın kapısını açtı ve merdivenlerden inmeye başladı. Burnuna gelen yumurta kokularını takip etti ve mutfakta kahvaltı hazırlayan Jay'e doğru ilerledi.
"Günaydın Jay."
"Günaydın Jungwon, iyi uyudun mu?"
"Evet evet, teşekkür ederim."
Yalancı.
(...)
Kahvaltının ardından Jay Jungwon'a bahçede biraz kahve içmeyi teklif etmişti ve şimdi yemyeşil bahçedeki hasır sandalyelerde oturmuş ellerindeki kupalarla kahve içiyorlardı.
Jay merakına yenildi ve onu buraya getirenin tam olarak ne olduğunu öğrenmek istedi.
"Jungwon."
"Evet, Jay?"
"Imm bana buraya gelmeden önce tam olarak ne olduğunu anlatabilir misin? Çünkü şuan seni polislerden koruyorum ama arkanda bıraktığın deliller, cinayet yeri, cinayetin nasıl işlendiği gibi hiçbir şey bilmiyorum. Ben seni polislerden niçin koruyorum Jungwon?"
Jungwon bu konuşmanın olacağını biliyordu ama şuana dek bu detayı görmezden gelmeye çalışmıştı.
'Sanırım bu müthiş konuşmanın zamanı geldi.'
"Jay ablamı zaten anlattım sayılır. Oh.. Onu hala atlatamadım. Cidden benim isteğim dışındaydı. Atak esnasında ben çırpınırken hareketlerimi bastırmak için beni tutuyordu, ben atak esnasında buna da ekstra gerilip onu ittirdim. Ama gerçekten o an- o an farkında değildim. Onun ablam olduğunu ya da ona zarar gelebileceğini düşünemiyordum. Sonra uyguladığım kuvvetle düştü ve başını lavobonun köşesine çarptı."
"Peki bundan nasıl aklandın?"
"Imm zaten psikolojik problemlerim olduğuna dair raporlar vardı ve reşit değildim. Mahkemeye çıktım ve tedavi görmemin yeterli olduğuna karar verildi. Tedavi 9 ay kadar aldı. Ama sonraki 2 cinayet benim kendi isteğimle gerçekleşti. Birisi üvey babamdı.."
"Ciddi misin?!"
Jay kocaman olan gözleriyle Jungwon'a bakıyordu. Şiddet cidden insanı delirtiyordu. Babasından gördüğü şiddetten şikayet eden Jungwon, o şiddetten nasibini almış ve onu bu hale getiren babasını ortadan kaldıracak aşamaya gelmişti.
"Jay bana hiç yardımcı olmuyorsun.. Sen de bunu yapıyorsun, bana böyle bakmayı kes!"
"Tamam tamam, özür dilerim. Seni yadırgadığım için değil. Sadece biliyorsun beni bu yüzden terk ettin sen. Şimdi üvey babanı öldürdüğünü öğrenmek haliyle şaşırtıcı oldu."
"Tamam anlıyorum fakat zaten anlatırken zorlanıyorum bir de sen öyle delirmişim gibi bakınca endişelerim artıyor."
"Çok afedersin; dediğim gibi, şaşırdım sadece."
"Sorun değil. Anlatmaya devam ediyorum. Ben o adamı öldürdükten sonra ablamı taciz ettiği için kendimi tutamadım ve.. ve ellerini bileklerden ayırdım."
Jay şok üstüne şok geçiriyordu ama Jungwon'un son tepkisinden sonra bunu elinden geldiğince yüzüne yansıtmamaya çalışıyordu.
"Bedenini parçalara ayırıp bahçenin farklı farklı yerlerine gömdüm. Elleri ise bodrumda duruyordu. 3. cinayet de o yüzden gerçekleşti zaten."
"Birisi elleri gördü ve sen de görgü tanığını öldürmek zorunda kaldın?"
"Evet. Bana platonik bir kız vardı. Markete gitmek için evden ayrıldığımda eve girmiş ve bodruma da inmişti. Eve vardığımda zaten bodrumda olduğunu gördüm ve onu da öldürmek zorunda kaldım. Ama kız tam öldüğünde polis sirenleri duydum ve kızın 119'u aradığını anladım. Hemen mutfak penceresinden atladım ve seni buldum."
"Tamam Jungwon bunları bilmem önemliydi şimdi güvendesin. Ben hayatta olduğum sürece yakalanmaman için her şeyi yapacağım."
Jay Jungwon'a güvence veren bir gülümseme sundu. Onu çok seviyordu ve söylediklerinde samimiydi. Aldığı her nefesi ona adayabilirdi ve yapacaktı.
Selamlar!
Özür diliyorum beklettim baya ama şehir dışına çıktık vs. biraz yoğun geçiyor günler.
Bundan sonra düzeni sağladığımız için daha sık bölüm atmaya çalışacağım.
Beğendiyseniz oylayın ve yorum yapın!
Zaman ayırdığınız için teşekkürler :)
Öptüm<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
all of them ' enhypen
Misterio / SuspensoJungwon hayal görüyor olduğuna inanmak istiyordu. Gördükleri gerçek olamazdı değil mi? Yine zihni ona oyun oynuyordu. Evet, kesinlikle; yine saçma aldatmacaların biriydi bu. Jungwon yavaşça elini ablasının kırmızı alnına dokundurdu. Eline bulaşan k...