Yoongi öküzünün kucağına oturmuş elime tutuşturdukları kağıt helva arasındaki dondurmayı yiyor, ayaklarımı sallıyorum.
"Neden eve geldik? Hani sinemaya gidecektik Jimin omma"
Sadece derin bir nefes alıp verdi Jimin, onun yerine namjoon konuştu.
"Bak Hoseok, dışardayken bize seslenemezsin, kimliğimizi belli edemezsin. Bizi izleyen birini görünce haber vermelisin"
"Neden ki?"
"Çünkü biz ünlüyüz, bugün olduğu gibi insanlar bir anda çığlık atarak üzerimize koşar"
"İnsanlardan bunları yapmamalarını isteyelim o zaman?"
"Ama insanlar dinlemez, lütfen söz dinle ve bir daha yapma tamam mı bebeğim?"
"Tamam hyung"
Elimdeki dondurmayı Yoongiye verip televizyon ünitesindeki Switch i alıp Jimin'e koştum.
"Oynamak istiyorum"
Gülümsedi, switch in kollarını çıkarıp televizyonu açtı ve televizyona bağladı, maviyi benim bileğime kırmızıyı kendi bileğine taktı.
"Dans oyunu oynayalım mı bebeğim?"
"Evet!"
Bir şeyler yaptı, bileğime taktığı avucumda ki mavi konsoldan bir şeyler yapmaya başladı.
"Senorita yapalım mı beraber"
Uslu uslu kafa salladım, o şarkıyı açıp yanıma geçti ve ekrana döndü.
Kıkırdamamı tutamadım, şarkı başlayınca ekrandaki hareketleri tekrar etmeye çalıştım.
Bir ileri bir geri gidiyor, birbirimize çarpıp duruyordu, bacağı kadar boyum vardı, bana yanlışlıkla çarpsa yere düşüyordum.
Bir anda başım acıdı, gözlerim doldu ve yere çöktüm.
But every touch is ooh, la-la-la
Belimdeki elini sıkılaştırdı ve etrafında döndürüp eğdi bedenimi, beyaz burnunu yanağıma sürttü ve ince biçimsiz dudaklarıyla yanağımı öptü.
"Çok güzelsin sevgilim"
Kıkırdadım, kırmızı saçlarına sürttüm burnunu.
"Çok mu seviyorsun beni?"
Ooh, you know I love it when you call me señorita
Kendi etrafımda döndürüp kocaman bir öpücük bıraktı dudaklarıma.
"Çok seviyorum hemde"
Güldüm.
"Yanlış dans ediyorsun""Seninle yaptığım yanlışa bile razıyım"
Yanaklarımın kızardığını hissettim, bir anda kucağına aldı beni, ufak bir çığlıkla tırnaklarımı boynuna geçirdim.
"Haber versene öküz!"
Güldü, dudaklarımızı birleştirip serçe aynaya yasladı sırtımı.Ooh, love, your kiss is deadly
Don't stopGözlerimi kapatıp saçlarına doladım ellerimi, dudaklarımı aralayıp karşılık verdim hızlı öpücüğüne.
"Hoseok, Hoseok lütfen uyan"
Elimi tutup hüngür hüngür ağlayan Jimin'in sesiyle açtım gözümü.Ne olmuştu az önce?
Yine mi bayıldım?Hastanede miyiz biz?
Kulaklarımı büktüm önce içe doğru, sonra kuyruğum ile aynı anda dikleştirip gerindim, serumun olduğu elimle gözümü kaşıdım ve etrafa baktım.
Jimin, Namjoon ve Yoongi büyük bir rahatlamayla bakıyor, derin derin nefesler alıyordu, diğer ucumda bir doktor vardı ve şokla bakıyordu bana.
"O... Döndü"
Dudaklarımı yalayıp doğruldum, kafamı eğerek yana yatırdım
"Ne oldu bana?"
"Kalbin durdu... Hoseok, yaşıyorsun"
Jimin korkuyla sarıldı bana, hıçkırarak ağlıyor, saçımı okşuyordu.Yorgun hissediyorum, kafam karışık ve her yerim uyuşuyor.
Gördüğüm o sanrılar ne? Kızıl saçlı çocuk kim? Burak ve Markus kim? Neden onları görüp duruyorum?
Yoruldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sincap çocuk ‖Sope/Yoonseok
FanfictionKaçırılıp üzerinde deney yapılan, uyandığında kendini 1 yaşında ve yarı sincap bulan Hoseok, laboratuardan kaçarken Jeongguk ile karşılaşır. Ve geçmişini dahi hatırlayamazken kendi 6 tane adamın arasında minik ve her hafta büyüyen bir bebek -pardon...