mutsuz muyum mutlu mu? belki de bir önemi yoktur. içimde burukluğa karışmış nostaljik bir sıcaklık ve onun meltemi var. aynı duygu için bazen çocuk gibi gülerken, bazen gece boyu ağlıyorum. sanırım kelimeleri cümlelere dönüştüremeyeceğim. yapabilsem de şayet artık vazgeçiyorum. bir nedeni yok. yalnızca yaşıyorum.hissiz değiliz. merhametsiz ve acımasız hiç değil. sadece bu çağa denk gelmenin neticesinde duygularımızı, hislerimizi saklar olduk. yeni bir insan tanımanın veyahut bir insanı hayatımızın merkezi yapmanın verdiği yükü taşıyacak takatimiz yok. sanki; gelecek olan tek mutluluğu bekliyormuşuz da kalanı önemsiz kalıyormuş gibi.
gerisi yorucu, gerisi üzücü, gerisi fani...söylesene bana? kim hak etti bu kadarını? ya da biz mi büyüttük her şeyi? içimdeki yalnızlığı ve kötülüğü ben büyüttüm onlar yeşertti.
sana içimdeki bütün sevgimi vermiştim. ona ne yaptın? aşkımın kanıtı olarak sana gözyaşlarımı yolluyorum. eğer olur da bir gün beni unutacak olursan çevrendeki herkes bana benzesin. dilerim, gözyaşlarım sana ağırlık etsin. her damlasında pişmanlık duy. akşamın ışığında ve sokak lambasının altında bana acındırası buruk bir ifade yerleştirttin.
ancak belki de günün birinde; bir şiirin en coşkun dizesinde, bu sokak lambasının altında, şarap kadehleri tokuştuğunda, denizin hemen üstünde gökyüzünün hemen altında karşılaşırız seninle. başka zamanların umutlarından çalarız belki beraber. lodos değmiş saçlara ılık yağmurlarla yağarız.
bir mayıs akşamıydı, beni kırmızılar içinde terk ettiğin. söylesene biz bunu hak ettik mi?
ağzımda bıraktığın bu buruk ama bir o kadar da alışılmış metalik tat, bana gerçekleri az da olsa hatırlatmıştı. sen neydin ki ben o olacaktım?
"bir gökkuşağı ağladı,
gidişini görünce.
sokaklar
kan kırmızısı...
veyahut
gelişini görüyor.
sokaklar
dizi pembesi...
bir gökkuşağı ağladı.
ellerinden şekeri alınmış
çocuklar ağlıyor,
gözyaşları
turuncu
veyahut
yapay oyuncak verilmiş ellerine.
çocuklar mutlu;
gülüşleri,
mavi...
bir gökkuşağı ağladı,
renksiz kaldı gökyüzü,
aşk intihar etti
veyahut
tüm sokaklar
renklendi,
ben
intihar ettim."çoktandır yoksun ama, yine de bağlıyım sana. ihanet gibi geliyor gözlerimi kaldırıp da başka birine bakmak. yoksa ne olur bahanem sen dönüp de ellerin neredeydi diye sorduğunda?
hoş.
sen yoksun. boşuna yağıyor yağmurlar. birlikte ıslanmayacağız ki. boşuna esiyor rüzgar. birbirimizi ısıtamayacağız ki. boşuna yorulur yollar. birlikte yürümeyeceğiz ki. özlemler de ayrılıklar da boşuna. öyle uzaklardayız. birlikte ağlamayacağız ki. seviyorum seni boşuna. boşuna yaşıyorum. yaşamı bölüşemeyeceğiz ki.
yahut belki de bir şiirin en üzgün dizesinde karşılaşmalıyız seninle. bozulmuş sokak lambası ve üzerimize saçılan yağmur damlalarıyla. ufuk çizgisinin olmadığı bir yerde. belki şarap kadehleri tokuşur ve ben yine sende kendimi bulurum. maviler griye çalar ve kırmızı canlılığını kaybeder.
yağmurlar yüreğimize değene dek.
bir gün bir yerlerde yeniden tanışalım. her bir zerrem biliyor yine kalmayacağını ama aynı şeyleri yaşamak için yine tanışalım isterim.
kim bilir? belki de artık söz bitmiştir ve şiirler bize küsmüştür.
ölene dek...