Songül adamı odada bırakıp aşağı indiğinde sehpanın üzerindeki gülleri ve kutuyu gördü. Merakla yaklaşırken gül buketini eline aldı.
Gülün üzerinde iliştirilen notu alıp okudu.
"Naz'lı Gül'üm."Songül nota gülümserken gülleri kokladı. "Kelime şakalarına devam."
Koltuğa oturup gül buketini yanına bıraktı. Kutuya uzandı oturduğu yerden. Kapağını açınca gördüğü iki çift ayakkabı ile gözlerinin dolmasına engel olamadı.
Küçük beyaz spor ayakkabıları koydu avucunun içine. Avcunun içini anca kaplayan ayakkabılar ile hafifçe gülümsedi. "Küçücük ama bunlar."
Ayakkabının orta taban kısmının topuk tarafında yazan "B.P" yazısıyla gözlerinde bekleyen yaşlar düştü birer birer yanağına."Busenaz Payaslı."
Bebeğini öğrendiği gün içinde yeşermeye başlayan heyecan duygusunun bu ayakkabıları görmesi ile büyümeye başladığını hissetti. Elini karnına koyup başını eğdi karnına doğru
"Busenaz bak ilk ayakkabılarını almış baban."Songül kendi içinde alınan küçük ayakkabıların aynısı olan ayakkabılarına baktı. Kutudan çıkarıp onunda kenarında bulunan "S.P" yazısına gülümsedi.
Tekrar gözleri kutuyu bulurken kutunun altına düşen not kağıdını gördü. Nota uzanıp okumaya başladı.
"Ayakkabıları görünce senin kızımıza kollarını açmış bekleyen halin geldi gözlerimin önüne. Eminim ki kızımız ilk adımlarını annesine doğru koşarak atacak. Sizi çok seviyorum..
Dünyanın en şanslı adamı"
Not kağıdını bırakmadan gözlerini karnına çevirip kızına seslendi. "Affediyor muyuz çileğim?"
Gülmeye başlarken "Zaten etmemiş miydik diyorsun. Ama ettiğimizi biraz daha belli etmeyelim. Öğrensin kara mambalardan bir şey saklanmayacağını."Karnını yavaş yavaş okşarken "Sende yavru kara mamba oluyorsun kızım."
•Sadi uyuduğu 2 saatlik uykunun ardından yazın getirdiği sıcaklıkla boğazındaki kurulukla uyandı. Yerinden doğrulup önce bir kendine gelmek yatakta oturur hale geldi. Kucağındaki oyuncak Busenaz ve Songül'e birer öpücük bırakıp ayağa kalktı.
Merdivenlerden yavaş adımlarla inerken evin sessizliği dikkatini çekti. "Songül."
Karısına seslendi ama cevap gelmemesiyle son iki üç basamağı hızlı bir şekilde indi. Tam karşısındaki boydan cam olan, bahçeyi gören duvardan kardeşini ve karısını gördü.Mutfaktan önce bir bardak su içip ardından bahçeye çıktı. Sultan abisini görmesiyle ayağa kalkıp adama sardı kollarını. "Hoş geldin güzelim."
"Hoşbuldum abi. Sana da günaydın mı desem bilemedim."
"Günüm aymıyor bugün canım kardeşim."
Songül adama gözlerini kısarak bakarken Sadi kadının kendine attığı bakışlarla buluşunca sertçe yutkundu.Sadi kadının bakışlarından kaçmak için Sultan'ın yanaklarına eğilip öptü. "Canım kardeşim ne iyi ettin geldin."
Sultan gülümseyerek tekrar Songül'ün yanındaki yerine oturdu. Sadi kadınların oturduğu koltuğun arkasından geçerken koltuğun arkasına elini koyup karısına doğru eğildi. "Karımı da mı öpsem?"
Songül başını yan çevirip arkasında boynunu uzatan kocasına baktı. Yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirip hafif sinirli haliyle "İstemiyorum." dedi.
"Kızımı öpeyim o zaman." Kadının bir şey demesine izin vermeden yanağına bastırdı dudaklarını. Öpmeyi biraz uzun sürdürüp dudaklarını iyice bastırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Bulduğum Şehir | Sadgül
FanfictionBir Sadgül hikayesidir • Tevâfuk, birbirine denk gelme, latîfâne (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelmektedir. Tesadüf ise; raslantı demektir. Onların hikayesinde tesadüfe yer yoktu her şey uyum içinde denk gelmeyle başladı. #Sad...