Babamınn gelişi dört gözle bekliyordum, yaklaşık beş aydır okyanusu gözetliyor en küçük bir hareketlilikte kıyıya koşmaya çalışıyordum. Gitmeden önce bana bir korsan kılıcı alacağına söz vermişti , eğer bir korsan kılıcım olursa artık seferlere çıkabilirdim hatta bence babam yeterince yaşlanmıştı tayfanın başına benim geçmem gerekliydi. Eve geldiğinde kılıcımı bana verir vermez onu tehtit edip emekli olmasını sağlamalıydım. Ben babama kuracağım suikasti planlarken adada bir ses yankılandı, borozanların çalması demek babamın geldiğini habercisiydi. Hemen pencerenin önünden kalkıp koşarak kıyıya gidiyordum ki annem kolumdan yakalayıp
- Yine babana kılıç çekmeye kalkarsan seni bu sefer güverteden aşağı fırlatıveririm haberin olsun! dedi
Ben ve babama bıçak çekmek mi? Annem aklımı okuyor olabilir mi?, bir cadı olup olmadığını bir ara kontrol etmeliydim
- O sadece 8 kere olur saygı değer cadı kadın, her seferinde babama suikast düzenleyecek halim yok o kadar deli değilim daha. diyerek evden çıktım. Çıkarken cebimdeki çakıyı çalılıkların arasına fırlatmayı unutmamıştım. On yaşımdan beri -yani yaklaşık 8 yıldır - sefere çıkmaya hazır olduğumu kanıtlamaya çalışıyordum ancak babam her seferinde kesin bir şekilde reddediyordu. Ben tabiiki vazgeçmeyecek ve denemeye devam edecektim, ne olursa olsun o tayfanın ve geminin kaptanı olmaya kararlıydım. Evimiz iskelenin dibinde olduğu için giderken fazla efor sarfetmeme gerek yoktu ama benim bu kasabadakilerden farklılığım olması gerektiği için çatılardan atlayarak gitmeyi tercih ediyordum. Güverteye vardığımda babam tayfasına emirler veriyor altın ve erzakları boşalttırıyordu, hızlıca yanına gidip
- Korsan Kırk Çakı kılıcımı getirdiniz mi acaba ? dedim. Babam yüzünü benim olduğum tarafa çevirdi, beni görür görmez yüzünü bir gülümseme kaplamıştı. Hızlıca yanıma gelip kollarını belime sardı bende ona karşılık verdim. Kollarımı sırtından ayırıp geri çekilerek
- Bana kılıcımı getirmediğini söylersen gemiyi boşa yanaştırmaya uğraşmış olursunuz haberiniz olsun. derken gülümsüyordum. Babam gözlerini devirerek
- Beş aydır ortalarda yokuz nasılsın demeden kılıç diyor yahu, Kovac kılıcı getir . diye hayıflandı.
Kovac koşarak bir beze sarılı olan kılıcımı getirdi. Heyecanla bezi yırttım ve başı yakuttan yapılmış olan korsan kılıcımı çıkardım, üzerinden ayırırsam yok olacağından korktuğum için gözümü bir saniye bile ayırmadan kılıcı elime aldım, hayranlıkla
- Kılıcım da olduğuna göre sonunda seni emekli edip tayfanın başına geçiyorum ha
Babam gülümsedi ve benim sevinçten okyanuslara uçtuğum o cümleyi kurdu
- Kaptan Korsan Neil ilk seferine ne zaman çıkmak istersiniz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetli Hazine
General FictionUcu bucağı gözükmeyen okyanuslar nasıl olurdu da birinin evi olabilirdi? Her an öldürmek ister gibi gelen dalgaların melodisi ne kadarda tatlı bir ezgi fısıldıyordu kulaklarına, okyanuslar onun eviydi çünkü okyanuslar onundu. Hiçbir şeyin ona ait o...
