Hayatımı ben seçmemiştim.
Olanların sebebi ben değildim.
Öyleyse neden bunun acısını ben çekiyordum?
Okulun çatısında otururken aklımdan geçen bu düşünceler beni sarmış gibiydi. Sorunsuz bir çocukluk geçirmek çok büyük bir istek miydi? Babam denilen adam benden kaçmıştı. Annem için ise bir sorumluluktum. Ağlak, sorunlarıyla baş edemeyen bir çocuğu vardı. Üstelik, onu özel yapan hiçbir şey yoktu.
Hergün aynadan baktığım kişi, bir özgünlüğü olmaktan bile aciz bir insandı. Kahraman olmak isterken daha kendimi bile kurtaramıyordum.
Çatıya bir anlık adrenalinle çıkmıştım. Bakugou'nun o sözlerinden sonra ciddi ciddi ölümü düşünmüştüm. Ona Kacchan bile demek istemiyordum artık. Benden rahatsız oluyordu. Neden onunla hala dost olmak istiyordum?
Aslında cevabı biliyordum. Küçüklüğümden beri hayranı olduğum 2 kişiden biriydi. Çok havalıydı, asla ezilmezdi ve hep güçlü durmayı biliyordu. Benim tam zıttımdı yani. Ona hayran olarak arkadaşı olmak istemiştim fakat bunu her denediğimde, başarısızlık ile tanışan küçük bir çocuk olarak dibe batıyordum.
Bu yüzden onun sözlerini ciddiye almıştım. Defterimi almış, boş olan okulun tuvaletinde kendime bakmış ve sonra buraya gelmiştim.
O an, ölmek istemiştim.
Fakat çatıya çıktığımda, bir şeylerin yanlış olduğunu anlamıştım. Ölmemin ne yararı olacaktı? O çatıdan atlasaydım Dünya daha iyi bir yer mi olacaktı? Arkamda ağlayan kimsesiz kalmış bir anne bırakmaya değer miydi?
Özgünlüğüm olmayabilirdi faydasız biri de olabilirdim ama Dünya'da olmamın zararı neydi? O güzellikleri görmekten mahrum kalmaya değecek miydi? Ve en önemlisi.
Ben bunu istemiyordum. Bakugo ölmemi istiyordu ama ben istemiyordum işte. Hergün okula giderken gördüğüm kedileri sevmek, hayal kurmak istiyordum. Çok şey istiyordum. Kahraman olmak tek seçenek değildi. U.A lisesi de tek seçenek değildi. Ama kahraman olmak... çabalamadan nereden bilebilirdim olamayacağımı?
Sakince ayağa kalktım ve uzanan şehrin görüntüsüne baktım. Artık bir şeyler değişmeliydi.
Ben değişmeliydim.
Ölme isteğini tekrar yaşamak istemiyorsam, kırgın ruhumu değiştirmeliydim. Vurmalarına izin vermeliydim ama kekelememeliydim işte. Güçlü olmak kaslı olmak demek değildi. Karşılarında sesimi inceltmeyecek, dik duracak ve yaptıkları bokun bir işe yaramayacağını onlara gösterecektim.
Acıyı güce dönüştürebilirdim.
Ve bu olduğunda, kim olduğumu anlayacaklardı.
______
Az önce çatıdan atlamak istememiş gibi dinlediğim şarkıyı mırıldanarak eve doğru yürüyordum. Batmaya başlayan güneş gözümü kısmama sebep olurken gülümsemek bana iyi gelen şeydi. Gerek Bakugou'nun konuşmasından, gerek çatıda vakit geçirmemden dolayı eve geç kalmıştım. Hızlı adımlarla yürüsem de koşup kendimi yormak istemiyordum.
Yolda yürürken siyah bir kediyle karşılaştım. Çok güzeldi. Simsiyah tüyleri ve yeşil gözleri ona asillik katıyordu. İnsanların kendi saçmalıklarını bu masum canlılara iletmesi çok iğrençti. Sırf siyah diye 'uğursuz' olarak nitelendirilen canlı onlardan çok daha güzeldi. Sinirlenmeye başlıyordum. Bu sıralar çok oluyordu bu anlık sinirlenmelerim. İnsanları düşünmek sinirlenmeme yetiyordu.
Düşüncelerimi başımdan savıp kediyi sevmek için o tarafa yürürken bir ses duymamla durdum. İki genç bu tarafa geliyordu. Benden birkaç yaş büyük gibiydiler. Birinin saçı siyah, diğeri kahverengi saçlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötünün İçindeki Kahraman/Villain-Evil Deku
Fanfic"Bizim gibi düşünenleri insanlar sevmez Izuku. Neden biliyor musun? Bizim düşüncelerimiz, onların varlığını etkiler çünkü. Güçlüler, zayıfları ezer ve kahraman görünürler. Onların kötüleri, onlara karşı koyanlardır. Sen, içi intikam ateşi ve düşünce...