•1•

8.6K 295 75
                                    

Bağırış sesleri artarken kafamı oturduğum koltuğun arkasına yaslayıp beyaz tavanı bomboş gözlerle izledim.

Dün, proje ödevim yüzünden saat beşte anca yatağa girebilmiştim ama kafamda dönüp duran düşünceler sebebiyle uyku tutmamıştı.

Yani anlayacağınız dünden beri uyumamıştım. Başım gürültüden büyük çoğunlukla da uykusuzluktan çatlıyordu. Normalde kendime bu kadar eziyet etmez bugün erkenden uyurdum fakat dün kafamdaki düşünceler sebebiyle bu gecenin hangi gece olduğunu unutmuştum.

Futbol gecesi adını verdiğimiz bu gece üniversiteden arkadaşlarım arasında bir ritüel olmuş ve her Cuma gecesi yapar duruma gelmiştik. Bu gece de o gecelerden biriydi.

"YA SENİN BABANI SİKEYİM O KAÇAR MI LAN DELİ Mİ EDİCEKSİNİZ OĞLUM BENİ!" Berker'in odayı inleten sesiyle gözlerimi sıkıca kapattım.

Televizyonun önünde halıya oturmuş Berker ve onun hemen arkasında heyecandan Berker'in omuzlarını sıkıca kavramış olan Sercan golü kaçıran adama küfürlerini sıralıyorlardı.

Kulaklarım zonklarken kafamdaki ağrı bir kademe daha yükselmişti. Bağırışlarını alt mahallede yaşayan Gülfidan ablanın bile duyduğuna emindim.

" Bak yavşağa bak nasıl gidiyor. Düzgün sür şu topu düzgün!!"

Onlar oyuncularla atışmaya devam ederken ben televizyonun karşısındaki koltukta can çekişiyordum.

Ağlamaya yakın iniltiler çıkartıp elimi saçıma atıp çekiştirdim. Belki ağrıyı hafifletir diye Sercan'ın evine geldiğimde iki şişe bira devirmiştim hiçbir boka yaramamıştı. Onu da geçtim artık ağrı kesici de içemezdim. Çekilen saç köklerim beni bir miktar rahatlatırken kafamı yasladığım yerden kaldırıp bakışlarımı elimdeki telefona çevirdim. Saat 1'e yaklaşıyordu ve ben en yakın zamanda bu evden sıvışmanın bir yolunu bulmak zorundaydım.

Ensemde hissettiğim soğuk parmaklarla irkilirken kafamı arkaya doğru çevirip kimin olduğuna baktım.

Mert bir elini, kafamın hemen yanına, koltuğa yaslamış diğeri ise enseme hafifçe masaj yapıyordu. Yüzü ifadeden yoksundu ama yorulduğu biraz olsun gözlerinden okunuyordu.

Böyle ortamlara pek alışık olmadığını biliyordum ama bizi hiçbir zaman kırmayıp bu "kutsal" Cuma gününü evinde geçirmemize izin verirdi.

"İyi misin?"

Kafamı tekrar koltuğun arkasına yasladıktan sonra elimi Mert'in ensemdeki eline atıp alnıma koydum. Birkaç dakika önce sigara içmek için dışarı çıkmıştı bu yüzden parmakları dışarıdaki soğukla orantılı olarak buz gibiydi.

Gözlerim kapalı öyle dururken cevap olarak boğazımdan onaylamaz bir mırıltı çıkardım.

"İstersen geç yukarı benim odamda uyu. Berkerle, Sercanın siksen haberi olmaz Ömeri de ben hallederim zaten." sadece benim duyabileceğim şekilde mırıldandı.

"Yok abi ya biliyorsun Tarçın bensiz duramaz sabahtan beri de yalnız zaten. Kalkarım birazdan."

Tarçın, oğlum yerine koyduğum kedimdi. Birkaç yıl önce sokakta tanışmıştık. O sıralar çok kötü durumdaydı. Tedavi ettirdikten sonra sahiplendirmek istedik ancak bir an olsun yanımdan ayrılmayınca ister istemez aramızda bir bağ oluştu. Şimdi de yaklaşık 2 yıldır birlikteydik.

"Getir dedik sana o kadar hem ben de özlemiştim oğlumu." 

Sabah evden çıkmadan önce mamasını ve suyunu vermiştim ancak sabahtan bu yana saatler olmuştu bile.

AVCI • GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin