356 29 239
                                    


- Sana hayatımın üzerine bir yemin ettim,
"Alacakaranlıktan şafağa kadar yanında olacağım."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

İnsan ne yalnız olmayı seçerdi, ne buna maruz kalmayı ne de etrafındakilerin onu öyle bilmesini.

Kaldı ki insanlar, yalnız da yaşayamazdı. Toplumsal bir varlıktık, böyle yaratılmıştık ve doğuştan gelen bu hissiyat boşluğunda kendini fazlasıyla belli ediyordu.

Ama bazı insanlar, diğer insaları yalnızlığa sürükleyebilirdi. Farkında olunmayan beklentiler, farkına varılmayan söylemler ve farkına varılmadan verilen değerler; karşılıksız kalınca insan yalnızlığa sürüklenirdi ama asla tam olarak yalnız olmazdı, en azından objektif olarak.

İnsan asla yalnız olmadığını unutmamalı, uzaklarda veya yakınlarda sizin varlığınız mutlaka söz konusudur. Siz fark etmeseniz de duymasanız da görmeseniz de sizi düşünen ve varlığınızla var olan insanlar vardır. Bunlar hepimizin bildiği şeylerdi.

Fakat dediğim gibi, bazı insanlar diğer insanları yalnızlığa sürüklerdi. Belki hayatınız boyunca yalnız olma imkanınız yok ama öyle anlar vardır ki tüm hayatınıza bedeldir, tüm hayatınız boyu devam edecek beraberliği bile silip atacak kuvvette bir yalnızlık sarar sizi.

Ve Reika şu an tam olarak böyle bir hissiyata bürünmüştü.

Oysa onu seven bir sürü insan ve varlığıyla var olan biri vardı. Onun için özel, onun için hayatı uğruna uğraşacak ve onun için herkesi karşısına alacak kadar seven biri. Ayrıca bu yalnızlık hissinden çok uzak bir sevgi, ona tüm sıkıntıları unutturan bir gülümseme gibi.

Ayrıca Reika'nın böyle hissediyor olmasından nefret ediyordu; onu üzen, onu ağlatan veya onu inciten herkese karşı kendinde sığdıramadığı bir öfke vardı. Ona göre dünyadaki tek özel şey onun gözleriydi ve bu gözlerden yaş akması durumu kendini kaybettirebiliyordu.

Bugün o her şeyden özel olan gözlere sahip kızın doğum günüydü ve sevgilisinin tek isteği onun gerçekten güvende ve mutlu hissetmesiydi. Yersiz bir gülümsemeyle duraksadı, "o iyi ki var."

Birine "iyi ki varsın" demek ne büyük şeydi, o olmasa sanki hayatında bir noksanlık; bir uyuşmazlık yaşayacaktın. Tüm bunları senin için ifade edene iyi ki var derdin, sanıldığından daha özeldi bu cümle Kota için ve Kota bu cümleyi, Reika dışında başka biri için kullanmayacağına emindi.

Reika ise tam şu an, evde çıkan bir sorunu halletmeye çalışıyordu. Doğum gününde kötü bir olay nasıl da sıkıyordu insanı, nasıl da yıpratıyordu insanı.. Oysa normal bir zaman diliminde karşılaşsak bu olayda, belki de o zaman bu kadar can yakıcı olmayacaktı.

Ama o gün kişinin kendisi var olmuştu, bu büyük bir şey olmalıydı. Herkes ilk seferinde, ilk doğduğunda ve bu yolculuğa ilk başladığında olduğu gibi değer görmek isterdi belki de. Doğduğun gün senin haricinde başka hiçbir konu gündem olmazdı. Annenin sevinçten akan tatlı göz yaşları, babanın göstermekten çekinse de içinde oluşan o masum mutluluk, seni aylardır tanımamasına rağmen bekleyen kardeşin veya diğer tüm akrabaların ya da diğer size yakın olan herkes.. Belki de insan tam o doğduğu tarihte gördüğü değeri, her yıl aynı gün yine arardı.

Ancak sıkıntı şu ki büyüyorduk, büyüyorduk ve gerçeklerle birebir tanışıyorduk. Söylesene, ilk gününde kimler yanındaydı ve şimdi yanında kaçı kaldı?

dusk till dawn | victory kickoffHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin