İyi okumalar.
Gün biter, Gülüşün kalır bende...
.
.
.
.
.
.
.Bir diğer aklıma gelen maddeyi geçirdim kağıdın üstüne.
-Hiç bir şekilde temas olmayacak.
-Evlilik süresince hiç kimse Eslem Kunt'a zarar veremeyecek, hem bedensel hemde ruhsal olarak.
Aklımda olan bir kaç madde daha ekleyip alt kısma imzamı attım. Kalemi kağıdın üstüne bırakıp arkama yaslandım.
Ali bıraktığım kağıdın üstünden kalemi alıp, dosyayı kendi önüne çekip isminin olduğu kısma imza attı. Dosyanın kapağını kapatıp sol tarafına doğru yittirdi. İki elini birleştirip masanın üstüne bıraktı ve Gülümseyip, gözlerime baktı kaşlarım daha çok çatıldığında sırıtışı daha çok büyüdü.
"Eee sevgilim, Ne içelim?" Dedi. Bende onu taklit ederek ellerimi birleştirip masanın üstüne bıraktım ve gülümsedim.
"Aslında sevgilim, Zıkkımın pekini sana öneririm ama Allah'ın cezası da çok güzel. Sen kendine ikisini de söyle." Ali kalın sesiyle kıkırdayıp oturduğu yerde yayıldı.
"Sağol Sevgilim ben orta Türk kahvesini çok seviyorum ondan söyleyeceğim. Sana da soğuk su söyleyeyim." Dedi ve elini havaya kaldırıp garsonu çağırdı. Ben far görmüş tavşan gibi kalırken. Ali tatlı tatlı gülüp ikimizede orta kahve söyleyip bana ekstradan soğuk su söylemişti.
Allah'ın cezası, mal, öküz, davar, köpek. Allah'ım beni ne ile sınıyorsun Yarabbim. Kendini beğenmiş, gereksiz Yakışıklı, cani. Kendini bir şeyler sanan Yunan tanrısı gibi birşeyler....
İçimden güzel sözlerimi sıralarken garson önümüze kahveleri koyup gitmişti. Telefonumu masamın üstünden alıp kamerayı açtım. Kafamı kaldırıp Ali'ye baktığımda kahvesini almış ve içmek üzere olduğunu gördüm.
Sertçe "dur!" Dedim. Ali neye uğradığını şaşırmış, kahve tutan eli titremişti. Elini yarım indirip bana baktı.
"Ne oldu? Zehir mi var içinde?" Dedi. İçimden 'keşke' diye geçirip konuşmaya başladım.
"Kahveyi yerine bırak. Resim çekeceğim." Dedim. Ali'nin yüzünde eski sırıtması yer alarak kahve bardağını altlığa bıraktı. Kendi bardağımı onun ki ile yan yana getirip. Manzarayı alarak bir kaç poz çektim. Kahve bardağımı kendime çekip bir kaç yudum aldım. Ali arkasına yaslanmış bir şekilde bana bakıyordu.
"Kahveni soğutmadan iç istersen." Dedim. Transtan çıkmış gibi kafasını sallayıp Bardağı aldı. Hâlâ elimde tuttuğum Telefonumdan Instagram'a girip Ali'nin ismiyle soy ismini yazdım. Karşıma bir sürü hesap çıkınca aşağıya kaydırarak bakmaya başladım. O'nun olabileceği bir kaç hesaba girip baktım ama Ali'nin hesabı olamadığını anlayıp geri çıktım.
En sonunda pes edip telefonu Ali'nin önüne bıraktım. Bana soru dolu gözlerle bakınca. Gözlerimi devirip konuştum.
"Instagram hesabını yazar mısın?" Dedim. Ali'nin bakışları ilk telefona düşüp sonra yine bana baktı.
"Benim Instagram hesabım yok ki." Dedi. Ne dedi, ne dedi? Instagram hesabım yok dedi. Sonuna da ki ekledi. Yani ben boşuna mı vakit kaybettim hesabını bulmaya çalışarak. Sinirle nefes verip konuştum.
"Aç o zaman!" Telefonu önüme yittirip.
"Aç" dedi. Ben donmuş bir şekilde o'na bakarken. Gülümsedi. Kendine gel Eslem! Bakışlarımı ondan kaçırıp telefonu elime aldım. Hemen hesap ekle kısmından Yeni hesap oluştur'a basarak telefonu Ali'ye verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Beyefendisi
Teen FictionBu benim hikayem değil. Bu Eslemin hikâyesi. Sizler bu hikayeyi okumaya hazır mısınız? Ben çok heyecanlıyım. Hadi başlayalım... 🌸 Yoldayım. Yürüyorum. Deli gibi yağmur yağıyor farkında değilim. Hasta olurmuydu...