Jolie Graceful
Bayan Perla (Jolie'nin annesi)
Jolie: " Bazen elimizden bazı şeyler alına biliyor...mesela en sevdiğimiz insanlar ya da bize ait olan önemli bir şeyler diye biliriz..."
Jolie: Babamı çok seviyordum. O benim için çok değerliydi. Onunla birlikte geçirdiğim anıları hatırlıyorum...ne kadar güzel günlerdi. O öldü ve ben öldüm. Mutluluğum öldü, hayatım öldü, ölü bir bedende yaşıyan ruh gibiyim. Annem olmasaydı belkide şimdi yaşamıyordum bile. En azından o vardı. Bana destek oluyordu...Jolie babasını kayb ettiğinde 19 yaşındaydı. Annesiyle yalnız yaşıyordu. Annesi çoğu zaman işte olurdu ama son zamanlarda Jolie için işe daha az gidiyordu. Jolie ise her zamanki gibi annesine iyi olduğunu sadece babası için üzüldüğünü söylerdi. Annesi bayan Perla buna ne kadar inanmasada kızının son zamanlarda düzeldiğini göre biliyordu.
Bayan Perla bu gün iş için erken çıkacaktı. Eve geç gelecekti ama gitmek de istemiyordu. Jolie annesini iyi olduğuna ikna edip işine göndere bilmişti. Annesi çıkmadan önce onun için yemek yaptığını ve buzdolabında olduğunu önceden söylemişti.
Jolie: Annee ben çocuk değilim merak etme başımın çaresine baka bilirim.
Perla: Biliyorum ama kızım...sence evde yalnız başına kalman kötü olmazmı? Gitmesem'mi?
Jolie yine aynı şekilde cevap verdi.
Jolie: Merak etme annecim, hem o kadar geç dönmezsin ki. Ayrıca 21 yaşındayım korkacak bir şey yok. Hem bildiğin gibi artık iyileşiyorum, iyileştim bile.
Perla: Peki ama bir şey olursa hemen beni ara tamammı?
Jolie: Seni rahatsız etmek istemiyorum anne.
Jolie annesinin yüzündeki endişeli ifadeyi görünce ekler.
Jolie: Ama eğer bir şey olursa hemen seni arayacağıma söz veriyorum.Annesi gülümseyerek kızına sarılır ve işe gitmek için arabasına binerek yol alır. Bayan Perla bir şirkette müdür asistanı olarak çalışıyordu. Bu gün toplantıları uzun sürecekti. O yüzden de geç kalma ihtimali yüksekti. Jolie annesi gittikten sonra mutfağa geçti ve kendine bir içecek aldı. Daha sonra salona geçerek televizyonu açtı. Televizyonu açsa bile yine düşüncelere dalmıştı. Her zamanki gibi babasını düşünüyordu. Babası inşaat yerinde çalışırdı. Çok iyi bir insandı ve iyi kalpliydi. İnşaat yerinde yalnışlıkla binadan düşerek hayatını kayb etmişti. Jolie ilk başlarda babasının öldüğüne inanamıyordu. Sanki onun yanındaymış gibi hiss ediyordu. Ama zaman gittikce bunu kabullenmeye başlamıştı. Geceleri uyuyamayınca pencerenin önünde oturur gökyüzüne bakardı. Çocuk gibi babasının bir yıldız olduğunu bile düşünürdü. Şimdi de yine sessizce onu düşünüyordu. Derin bir iç çekti ve televizyon izlemeye koyuldu. Günün kalanını normal televizyon izleyerek, telefonla meşgul olarak ve kitap okuyarak geçirdi.
Neredeyse akşam olmuştu. Jolie annesini aramamıştı çünkü bir sorun yoktu ve onu rahatsız da etmek istemiyordu. Jolie aç olduğunu hiss etmişti. Mutfağa geçti ve annesinin onun için hazırladığı yemeğe göz attı.
Jolie (isteksizce): Ahh tanrım.
Bu sebze yemeğiydi, Jolie'nin hiç sevmediği bir yemekti. Ama bayan Perla bunu düşünerek sebze yemeğinin yanına bir sandviç de bırakmış.Jolie: Görünüşe göre annem aç kalmamam için bir sandviç de bırakmış. Olsun, sebze yemeğini de bitireceğim.
Öğle yemeğini yemediği için baya acıkmıştı. İştahla yemeye başladı ve ardından yine televizyonun önüne oturarak annesini beklemeye başladı. Saat 12-e geliyordu...annesi halen yoktu.
Jolie: Belkide annemi aramalıyım...hayır, onu rahatsız etmeyeceğim. Zaten benim yüzümden kaç gündür doğru-düzgün işe gidemiyor. En iyisi biraz daha beklemek. -dedikten sonra televizyon izlemeye devam eder.
Yaklaşık yarım saat geçer.
Jolie televizyon önünde uykuya dalıyor gibiydi ki, aniden elektrikler gider. Geç olduğu için Jolie artık annesini aramaya karar verir.
Jolie: Bence artık annemi aramalıyım. Elektrikler bile gitti.
Telefonun ışığıyla ayağa kalkarak mum bulmaya mutfağa gider ve annesini aramaya başlar. Bir süre çaldıktan sonra bayan Perla telefonu açar.
Perla: Jolie, nasılsın?
Jolie: Merak etme anne, iyiyim. Sadece geç geldin ve elektrikler gitti.
Perla: Evet kızım, dediğim gibi bu gün geç kalacaktım ama şuan yoldayım, geliyorum. Mumlar çekecekte olacaktır, dikkatli bak.
Jolie: Bende mumları soracaktım. Tamam anne, seni bekliyorum. Teşekkürler!Konuşduktan sonra Jolie telefonu kapatır ve mumları bularak yakar. Ev kapkaranlıktı. Ürkütücü bir ortam vardı. Neredeyse her yer çok sessizdi. Jolie sakince salona geçti ve kanepeye oturup bekledi. Mum ışıkları etrafı aydınlatıyordu.
Jolie sessizliği dinliyormuş gibi sakindi. Aniden bu sessizliği kapı zilinin çalması bozdu. Ürpererek ayağa kalktı annesinin olacağını düşünüp kapıya doğru gitti. İlk önce kapı deliğinden baktı ama kimse yoktu. Biraz korkmuş gibiydi ama aldırmadı. Kapıyı açmadan çocukların zili basıp kaçdığını düşünerek yine salona geçti ve mum ışığında kitap okumaya karar verdi.
5 dakika sonra kapı zili yine çaldı. Jolie bu defa daha çok korkmaya başladı. Yavaş adımlarla kapıya taraf gitti ve yine kapı deliğinden bakarak kim olduğunu görmek istedi. Yine hiç kimse yoktu. Jolie artık korkmaya başlamıştı. Cesaretini toplayıp kapını açmaya karar verdi. Yavaşca kapını açtı ve dışarı etrafa baktı...gördüğü gibi hiç kimse yoktu. Kapıyı kapattı ve kilitledi. Salona oturduğu yere geçiyordu. Tam o sırada mutfaktan kapı sesi geldi. Jolie mutfağın kapısını kilitlemeyi unutmuştu. Dehşet içinde yerinde dona kalmıştı. Zili çalan kimse şuan evin içindeydi. Korkudan tir-tir titriyordu. Eline bir şeyler alarak mutfağın kapısına doğru adımlamaya başladı. Belkide gelen annesiydi ama neden ön kapıdan gelmesin? O kimse mutfakta sakince duruyordu.
Jolie seslenmeye başladı.
Jolie: Kim var orada?!
Dili bile uyuşmuş gibiydi. Bir ses çıkmadı.
Jolie: Sana söylüyorum!
Jolie mutfağa daha fazla yaklaşamadı. Olduğu yerde kalmıştı.
Jolie: Kimsen ortaya çık!
Mumlar aniden söndü. Jolie böyle dedikten sonra adam yavaşca ona taraf gelmeye başladı. Adamın gölgesi pencerden içeri düşen ayın karanlığında görünüyordu.Ayak seslerini duya biliyordu, çaresizdi ve ne yapacağını bilmiyordu. O her kimse yaklaşıyordu...gözlerini sımsıkı kapatmaya karar verdi. Kendi kendine düşünüyordu. Belkide ölümü gelmişti...belkide gelmişti...belkide artık buraya kadardı. Adam ona yaklaştıca Jolie geriye gitti ama bir an durdu.
Jolie göz yaşlarına boğularak ağlamaya başladı, gözlerini kapatsa bile göz yaşlarının akması için gözlerini hafifce çok az açıyordu. Karşısındaki birinin kim olduğunu bile umursamadan dertlerine gömülmüştü. Uzun zamandır böyle ağlamamıştı. Babası öldüğü günden beri her şeyi içine gömmüştü ve şimdi sanki bu dertleri boşaltıyordu. Acı içinde ağlıyordu.
Adam da onun karşısında duruyordu ama zarar vermiyordu. Jolie ağlak bir sesle cesaretle konuşmaya başladı.
Jolie: Kimsin bilmiyorum ama canımı almak istiyorsan şimdi tam zamanı...
Jolie ayakta duramıyordu bile, çok korkmuş ve titriyordu. Adam elini kızın yüzüne götürdü ve akan göz yaşlarını hafifce sildi. Jolie kıpırdamadı, ne olduğunu anlamadı ve gözlerini açtı. Zifiri karanlık olduğu için karşısında kimin olduğunu göremiyordu. Ama uzun boyluydu ve garipti...yüzüne deyen elleri yumuşak, narindi. Kokusunu ala biliyordu...misk kokuyordu. Vanilya kokusundan bile güzel kokuydu bu. Onu göremiyordu ama elleri Jolie'nin yüzündeydi ve Jolie karanlıkta onun gözlerine bakıyor gibi hiss ediyordu.
Nefes alması zorlaşmaya başladı ve kalbi hızla atmaya başladı. Ayakları boşaldı adam onu omuzlarından tuttu. Jolie fazla dayanamadı ve bayıldı...~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İBLİSİN YARDIMI | TEXTİNG
FantasyHayatı ilk başlarda ailesi ile beraber iyi giden Jolie Graceful babasını bir iş kazasında kayb ettikten sonra her şey değişmeye başlar. Babasını çok sevdiği ve ona bağlı olduğu için bir süre sonra çöküntü yaşamaya başlar. Bu yükü kaldıramaz hale gel...