2

1.1K 59 2
                                    


Bademciklerimi komple yok etmek pahasına içtiğim bir litrelik bardaktaki meyve suyuma baktım.Odamda Derin'le konuştuktan sonra onu mağarasına geri göndermiştim.Çünkü yanlız kalmayı çok seviyordum.Biraz piyano çalmıştım.Tamamlamam gereken 30 sayfalık bir eser vardı.

5 senedir piyano,elektro ve normal gitar çalıyordum.Annem beni bu alana yöneltmişti.Dayım zoruyla kemana da başlamıştım kısa bir süre önce.4 farklı müzik aleti beni zorlasa da bundan çok keyif alıyordum.Hobilerim arasındalardı.

Daha sonrasında sıkılmış aşağıya inmiştim.Şu an Aren abim salonda maç izliyor,Selin ablam ve ben ise mutfakta mantı yapıyorduk.

Daha doğrusu o ödevi olan sinop mantısının hamurunu özenle yoğuruyor ben de masada oturmuş tepkisizce meyve suyumu içip onu izliyordum. Derin dondurucuda beklettiğim buz gibi olan limonata,portakal,elma ve şeftali sularının hepsini karıştırmış lıkır lıkır içiyordum.Karnıma saplanan acıyla ağzımı pipetten ayırdım ve yüzümü buruşturdum.

Hassiktir!En az bi 3 litre falan içmiştim bu garip ve iğrenç karışımdan.Kesinlikle midem bozulmuştu ve çok afedersiniz ama kusucaktım.Elimi ağzıma götürdüm ve kusmamak için üstün bir çaba gösterdim.Hayır şu an olmaz.Birazdan Selin mantıyı bitirecek,ben de kaşla göz arasında onu yiyeceğim ve Selin ödevini yediğim için kafama kepçeyle vuracak daha sonra tekrar mantı yapacaktı.Ve ben de onu tekrar yiyecektim.

Muhteşem bir döngü.

Ve kusmanın hiç sırası değil.

Yoğurduğu hamura çok odaklanmıştı ama devamlı olarak beni bu kadar çok meyve suyu içmemem için uyarıyordu.Ona itiraz edip hakaret edince de yanıma gelip hamurlu elleriyle kafama vuruyor sonra geri gidip yoğurmaya devam ediyordu.Aslında dediğini yapıp acilen içmeyi bırakmam gerekiyordu.Ama hazırladığım karışımı bitirmek istiyordum.Çünkü bu içecek kalırsa ailedeki benim dışımdaki kalan herkes yani normal insanlar bu şeye ağızlarını bile sürmezlerdi.Kısacası ziyan olacaktı ve buna izin veremezdim!

Çişim geldi.

Kafamı bardağımdan kaldırıp bi süre dinlenmek için ona baktım.Meyve suyu içmek beni çok yormuştu. "Saat 01.30 ve sen mutfakta mantı hamuru yoğuruyorsun.Ne uyuz bi insansın."

O da kafasını hamurdan kaldırıp bana baktı ve eliyle önümdeki bardağı gösterdi."Sen de saat 01.30'da aygır gibi meyve suyu içiyorsun ama ben bir şey demiyorum." Eliyle yoğurmayı bitirdiği hamura şekil verdi ve un serptiği tezgahın üstüne koydu.İnce uzun bi çubukla açmaya başladı.O neydi amk adını unuttum.

Bardağıma dönecekken aklıma gelen hitap şekliyle tebessüm ettim.Aygır...
Bu kelimeyi listeme ekliyorum.Hoşuma gitti.

"Helin bak adamı sinir etme,siktir git odana ilacını iç,yat zıbar hadi!"

Sadece suratına baktım.Uzun uzun.Tepkisizce kafamı iki yana salladım hafifçe.Homurdanarak uğraştığı mantısına geri döndü.Ben de ağzımdaki pipete üflüyor ve meyve suyumda baloncuklar çıkarıyordum.Selin en sonunda çıkardığım seslere ve 15 yıllık varlığıma dayanamamış olucak ki elindeki uzun,ince ve tahta,çubukumsu şeyi bana fırlattı.Son anda kafamı eğdim ve kurtulmanın rahatlığıyla nefes verdim.Selin ablam eğer yemek yapıyorsa ve onunla aynı odadaysam böyle şeylere hep hazırlıklı olurum.

Az önce beni öldürmeye teşebbüs etmemiş gibi bana dönüp "Senin yarın okulun var değil mi?" Bardağımdaki son yudumu da içince ona baktım ve kafamı salladım.Önce bana sonra biten bardağıma baktı ve sırıttı.İçerde,salonda oturan Aren abime seslendi.Ben ne olduğunu anlamadan Aren mutfağa geldi ve beni görünce 'Bu saatte bu mutfakta ne arıyorsun?Yarın okul yok mu?Sabah erken kalkamayacaksın!' Dercesine baktı.Sonra konuşan Selin ablama döndü.

HELİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin