Bölüm arası o minik yıldıza tıklamayı ve satır aralarına bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen, çünkü o yorumlar benim motivasyon kaynağım.
İyi okumalar🤍İskender Soyhan
***
Bazı hatalar, geri dönülemez yanlışlara sürükler insanı. Yaptığın zaman, en doğrusu buymuş gibi gelir sana ama tüm fedakarlıkların, koca bir kalp kırıklığı olarak geri döndüğünde, aslında her şeyin toz pembe bir peri masalından ötesi olmadığını fark edersin. Masal bu ya, istediğin gibi kandırırsın kendini ama iş gerçeklerle yüzleşmeye geldiğinde, kırılan kalbinin parçalarını toplamak o kadar da kolay olmaz.
Aysima'nın kırılan kalbinin parçalarını bir araya toplaması yıllarını almıştı. Toplamıştı toplamasına belki ama kırılan parçaları ne kadar düzgün yapıştırırsan yapıştır bir daha eski haline gelemeyeceği kaçınılmaz bir gerçekti. Daha 18'indeyken yaptığı hata, aşka olan inancını yerle bir etmiş, bir daha birileri tarafından sevilebileceği fikrini aklına bile getiremez olmuştu.
Doğum gününün ertesi gün, uzun yıllar sonra ilk defa huzurlu bir sabaha açtı gözlerini Aysima. Yeni yaşının, kendisine mutluluklar getirmesini dileyerek üflemişti mumlarını. Bu yüzden, gelecek sabahlar için daha mutlu ve daha umutluydu. Yattığı yerden ilk doğrulduğunda hissettiği şey, boynundaki kolyenin soğukluğu olmuştu, suratını anlamsız bir tebessüm kaplamıştı kendisi bile fark etmeden. Gece uyumadan önce komidinin üzerine bıraktığı telefonunu alarak saate baktı. Saat 7'yi 5 geçiyordu. İş temposunun yoğunluğu yüzünden erken uyanmaya alışkındı. Bu durum bazen aşırı sinir bozucu olabiliyordu çünkü henüz aile evindeyken, eski günlerdeki gibi öğlene kadar yatakta pineklemek istiyordu. Bıkkın bir nefes bırakarak ayaklarını yataktan sarkıttı. Yatağın ayak ucundaki buz mavisi, saten sabahlığı alarak üzerine geçirdi. Ayaklanarak pencereye doğru ilerledi ve perdeyi kenara çekerek pencereyi açtı. Yoğun bir şekilde esnerken, sabahın temiz havasını derin bir şekilde ciğerlerine soludu.
Haziranın sonları olmasına rağmen, hava hiç yaz gibi hissettirmiyordu. Rüzgar, hafif hafif çiseleyen yağmur damlalarının üzerine doğru sıçramasına neden oluyordu. Etraf yağmur karışık toprak kokusu ile sarmalanmıştı. Aysima, son bir kez derin bir soluğu ciğerlerine armağan ederek pencereyi kapattı. Şu an ona iyi gelecek tek şeyin sıcak bir duş olduğunu bildiğinden, odasının içindeki ebeveyn banyosuna ilerledi. Üzerindekilerden kurtularak kabine girdi ve suyun sıcaklığını ayarlayarak, bedenini suyun altına soktu. Sıcak suyun getirdiği hisle mayışarak kabinin duvarına yaslandı.
Dün gece, 6 yılın ardından ilk defa ailesi ile birlikte bir doğum günü kutlamıştı ve bunu gerçekten nasıl özlediğini fark etmişti. Üstelik eksik olan kim varsa oradaydı, eksik olan ne varsa tamamlanmıştı. Yıllardır sevdiklerinden ayrı bir hayat sürerek, hem onlara, hem de kendine ne kadar haksızlık yaptığının farkına bile varamamıştı. Zaman, kum gibiydi. Avuçlarınızın arasından kayıp gidiyordu ama siz bunu elinizdeki tüm kumlar bittiğinde fark ediyordunuz bazen. Türkiye'ye döndüğünde amacı, en fazla 2 ay kalıp Londra'ya geri dönmekti ama ailesi ile vakit geçirdikçe bu fikrinden gittikçe uzaklaşmıştı. Onlara, 6 yıl borçluydu. Ailesi için, kızları olmadan geçirdikleri o 6 yılı telafi etmek zorundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Can Parçaları
Genç Kız Edebiyatı"Aysima olmuyor, anlamıyor musun? Bir heves uğruna evlendik ama yürütemiyoruz işte." "Bir heves uğruna mı? Yaşadıklarımız bir heves miydi senin için?" "Evet! Bir hevesti, çocuktuk anlayamadık sadece." Sevdiği adamın tüm yaşadıklarını geçici bir heve...