Ankara'ya gelmesi gerektiğini öğrendiğinde içinde bir huzursuzluk oluşmuştu Songül'ün. Sadi' siz çıktığı bu ilk yolculukta kendini garip hissetmişti.Aşık olduğu adamla tanıştığı sokaklarda yürürken ilk tanıştıkları zamanı düşünüp gülümsedi. Emniyete doğru ilerlerken "acaba Sadi o gün o kahveyi içmeye gelseydi neler olurdu" diye geçirdi içinden.
Bir hayıflanma değildi bu. Sadece eğer durumlar farklı olsaydı hayatlarında neler değişirdi merak etti Songül. Ağır adımlarla ilerlemeye devam ederken şu an sahte bir evlilik sürdürdüğü ama aynı zamanda kör kütük de aşık olduğu adamı düşünüyordu.
Neler yaşamış, ne badireler atlatmışlardı. Ama sonunda mutlu bir son onları bekliyordu. Gerçekten evlenecek, mutlu bir yuvaya sahip olacaklardı. İşte bu Songül için paha biçilemez bir şeydi. Uzunca bir süredir özlemini duyduğu aileye kavuşacak olmak onu hiç olmadığı kadar heyacanlandırıyordu. Üç gün sonra düğünü vardı ve şu an Ankara'ya çok sevdiği mesleği ile vedalaşmak için gelmiş olması bile hüzünlendirmiyordu onu. Çünkü biliyordu Sadi'de bir an bile tereddüt etmeden aynısı yapardı.
Emniyetin girişine geldiğinde derin bir nefes alıp yüzündeki buruk bir tebessüm ile içerdeki karmaşayı izledi Songül. Aslında şu an tam da olmak istediği yerdeydi. Susmayan telefonlar, ordan oraya koşuşturan yorgun insanlar ve bitmek bilmeyen bir kaos.
Yaklaşık bir haftadır bu karmaşadan uzak olsa da gene de özlemişti Songül. Çünkü onu tamamlayan şeylerden biri de mesleğine duyduğu aşktı. Gözlerini kapattığında bu binadan ilk girdiği an canlandı zihninde. Delicesine korktuğu ama aynı zaman da kendini en güçlü hissettiği anı düşündü. Yüzündeki tebessüm derinleşirken birden Sadi'nin teslim olduğu ana geçiş yaptı zihni.
İki gün önce o pastane de gelsin diye yolunu gözlediği adamın elinde silahlar ile teslim olduğu an canlandı gözlerinin önünde. O gün yaşadığı duygu yoğunluğunu gene iliklerine kadar hissetti Songül. Aslında yaşadıkları her şeyin aşklarını sağlamlaştırdığını ve birbirlerine olan sevgilerini güçlendirdiğini düşündü.
Çünkü; eğer Sadi o teklifi kabul etmeyip Songül'ün tanık koruma memuru olmasını kabül etmeseydi belki de onu bir daha hiç göremeyecekti Songül. Yaşadığı onca şeye rağmen o an, "iyi ki"dedi Songül içinden. "İyi ki Sadi o teklifi kabul edip beni bulmuş..."
Adımlarını içeriye yönlendirdiğinde bütün arkadaşının onu beklediğini gördü Songül. Hepsinin gözlerinde aynı çoşkulu ifade ve aynı özlem vardı. Hepsiyle tek tek sarılırken aslında ne kadar şanslı olduğunu anlamıştı.
Çünkü kimsesi olmayan bir kadın olarak başladığı yolculuğuna bir sürü dost ekleyerek devam etmeyi başarabilmişti. İçindeyken bunu fark etmemişti belki ama şimdi çok net görebiliyordu Songül. Bu emniyetteki herkes onun ailesinin bir parçasıydı ve onu doğrularıyla, yanlışları ile kabul etmeye hazırlardı.
Gözleri dolu dolu olmuşken kendi ile gurur duydu Songül. Çünkü biliyordu ki her bitiş bir başlangıçtı. Mazlum müdürün odasından çıktığında artık polis değildi belki ama içinde en ufak bir pişmanlık kırıntısı da yoktu. Belki de ilk defa aldığı bir karardan bu kadar emindi Songül. Hayatı tepetaklak olmuş gibi görünse de aslında her şey onun daha yeni başlıyordu ve o da kendisini bekleyen süprizlerden habersizdi.
Sonu olmayan bir belirsizlik vardı önünde ama bu durum korkutmuyordu Songül'ü. Çünkü hayatında Sadi gibi bir süper kahraman vardı ve o hayatında olduğu sürece her şeyin çok iyi olacağını biliyordu Songül.
Uzunca bir süre emniyette kaldıktan sonra zor da olsa ayrılmış ve eski evinin önünde almıştı Songül soluğu.
Dışarıdan apartmanı izlerken hayatındaki bir dönüm noktasınında bu ev olduğunu düşündü. Ne çok anı, ne çok yaşanmışlık vardı o evde. Her şeyiyle Songül'ü ait bir dünyaydı orası. Ama şimdi başkasına aitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir küçük sadgül meselesi
Roman d'amourTesadüf diye bir şey yoktur olması gereken olur. Songül ve Sadi'nin de hayatlarının kesişmesi tesadüf değildi olması gereken oldu. Sadi yeni hayatında Songül için her şeyini veremeye hazır. Peki Songül'ü bekleyen gerçek ne? Ve bu gerçeği kimden v...