Ateş elleri cebinde sakince uçurumun kenarında duruyordu. Esen rüzgar yüzüne deydikçe gözlerini kapattı ve başını yukarı kaldırdı. Derin bir nefes aldı. Başını yavaşça indirip uçurumdan aşağı baktı.
Çalışmalar hala devam ediyordu. 3 gün geçmişti ama hala Melekten bir haber yoktu. Melek bir saniye bile düşünmeden atmıştı kendisini o uçurumdan aşağı. Ateş girdiği şoktan hızlıca çıkıp hemen Meleğin düştüğü denize atlayabileceği daha alçak bir yer buldu ve hemen atladı. Ondan önce yardım çağırmayı ihmal etmedi tabii, fakat oldukları yer şehirden uzaktaydı ve Ateş tek başına bir şey bulamadı. Yardım gelene kadarsa artık uzunca bir zaman geçmişti. O yüzden Meleği bulamadılar ama Ateş çalışmaları durdurmamalarını emredince hala bir umut arıyordular. Ateş Meleğin yaşamasını istiyordu oğlu için. Aslan bunu kaldıramazdı. Annesi olmadan yaşayamazdı. Olanları evdeki çalışanlardan duymuştu ve o gün ağlama krizine girmişti. İlk defa o gün babasına bakıp yalvarmıştı annemi bul diye. Ateş 3 gündür bulamadığı kadınla oğlunu biraz daha kaybediyordu. Ordan yavaş adımlarla uzaklaşıp arabasına bindi. Arabayı sürerken kendisiyle yüzleşiyordu. Onun yüzünden hayatı biten bir kadın daha. Oyada kendisini düşünmeden atmıştı binadan, Melekte aynı şekilde ona aşık olan kadınların sonu neredeyse aynı. Belkide Arzu ondan uzak kalarak en iyisini yapıyordur.
Arzu kahvesinden bir yudum aldı ve denizi seyretmeye başladı. Tam o sırada Barış kafeden içeri girdi. Arzuya yaklaşıp
"Çok bekletmedim değil mi?" Dedi oturarak
"Hayır ben erken geldim" dedi Arzu fincanını yere bırakarak
"Melis nasıl?" Diye sordu.
"İyi, yani biraz üzüldü biraz dediysem bayağı üzüldü ama şimdi iyi" deyince üzüldü Arzu. Melisi kendi kızı gibi seviyordu şimdiyse Melis ona kırgındı ve çok huzursuzdu.
"Bugün okuldan onu ben alabilir miyim? Konuşmak istiyorum onunla"
"Alabilirsin tabi, seninle konuşmak iyi gelecek ona" başını salladı Arzu
"Arzu şu boşanma konusunda hala kararlı mısın?" Diye sordu Barış
"En başından beri hataydı Barış. Ben o zamanlar Ateşin beni ve Denizi öğrenmesinden korktuğun için sana çok büyük bir haksızlık yaptım ama şimdi yaptığımın çok büyük bir bencillik olduğunu anlıyorum. Bunun için senden özür diliyorum ama en çok üzüldüğüm Melis. Onu böyle bir işin işine sokmamalıydım. O yüzden ne olursa olsun Melisle iletişimimi kesmek istemiyorum eğer seninde iznin olursa"
"Teşekkür ederim hala Melisi düşünüyorsun tabikide onu istediğin zaman göre bilirsin. Biliyorsun Melis hassas bir çocuk. Bu yaşına kadar annesiz büyüdü şimdi seni annesi yerine koymuşken birden gitmen onu çok üzdü. Eğer istersen Melisi birlikte okuldan alabilir miyiz? Çok sevinecek" düşündü Arzu Melisi çok seviyordu hayatından bu şekilde çıkmak istemiyordu.
"Tamam gidelim ama önce Denizi alarım istersen oda çok özledi Melisi" deyince yüzünde bir gülümseme oluştu Barışın. Eski günlerdeki gibi.Ateş arabayı evinin önünde durdurdu ama inemiyordu. Evine girdiği an oğlu bir umut yanına gelecekti ve annesini soracaktı aldığı cevaplaysa hayal kırıklığına uğrayacaktı. Başını oturduğu arabanın koltuğuna yasladı ve eliyle direksiyonda ritim tutuyordu. Oğluna ne söyleyeceğini düşünüyordu. Bir süre daha düşündükten sonra arabayı çalıştırdı ve evin dış kapısından çıktı. Yapamazdı, Aslanın gözündeki o hayal kırıklığını bir kez daha görecek kadar güçlü hissetmiyordu kendisini. Nereye gittiğini bilmeden sürdü arabayı. Sahile geldi telefonu eline aldı ve ona iyi gelecek tek insanı aradı. Bir süre çaldıktan sonra açtı telefonu
"Alo" duyduğu naif ses ona huzur veriyordu
"Arzu...görüşebilir miyiz?" Dedi yorgun sesiyle. 3 gündür uyuyamıyordu. Arzu başını kızının elini tutup ona taraf gelen Barışa çevirdi. Ateşin zor günlerden geçtiğini biliyordu ama şu an yanında olamazdı.
"Ateş, bu ne kadar doğru bilmiyorum"
"Umrumda mı sence? Yaptığım her şey bir felaket olarak karşıma çıkıyor ve ben hiç birisini durduramıyorum. O kadarda güçlü değilmişim"
"Olacakları sen durduramazsın. Suçsuzsun demiyorum suçlusun evet ama sen böyle olsun istemezdin"
"Hiç bir şey değiştirmiyor bu, Meleğin ölümü demek Aslanın ölümü demek. Ben buna dayanamam" o sırada Barış Denizle birlikte Arzunun yanına vardılar. Deniz heyecanlı bir şekilde annesine
"Anne bugün Melis ablamı görmeye gideceğiz, öyle söyledi Barış amcam" dedi, Barışta onu onayladı
"Evet bebeğim sonrada hamburger yemeye" onların bu konuşmasını telefondan duyan Ateş kaşlarını çattı. Sinirine sinir katarak
"Müsait değilsin anlaşılan rahatsız etmeyeyim" deyip kapattı telefonu ve yanındaki koltuğa fırlattı. Elini başına götürdü ve sakinleşmeye çalıştı.
Arzuysa kapanan telefonla şaşkınca telefona baktı. "Sen kim oluyorsunda yüzüme kapatıyorsun" diye söylenmeye başladı içinden. Barış onun sinirle telefona bakmasına şaşırarak
"Arzu bir şey mi oldu?" Diye sordu. Onun sesiyle kendine gelen Arzu
"Yok, yok bir şey gidelim mi?" Dedi ve Denizin elini tutup ilerlediler. Meliside alıp hamburgerciye gittiler. Kızlar iştahla hamburgerlerini yerken Arzuda onları izliyordu. Kızlara ayda sadece 1 kere izin veriyordu hamburger yemeye o yüzden fazla mutluydular. Melis Arzuya bakıp
"Arzu anne siz artık bizimle yaşamayacak mısınız?" Diye sordu. Onun sorusuyla deminden beri Ateşin tavrına sinir olan Arzu kendisine geldi
"Hayır bebeğim biz babanla boşanma kararı aldık ama bu karar sadece bizi ilgilendiriyor sizi değil. Sen hala benim kıymetlimsin" dedi onun elini tutarak. Melisin yüzü düşdü. Yıllardır yaşamadığı aile ortamını Arzuyla babası evlendikten sonra yaşamıştı. Şimdiyse tekrar eski hayatlarına dönüyordu.
"Melis lütfen yapma böyle bak seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun. Her evlilikte boşanmalar olabilir ama bu durum çocuklara yansımaz. Bizde elimizden geldiğince size yansıtmamaya çalışacağız" başını salladı Melis Arzuda tebessümle ona baktı ve hep birlikte sohbet edip konuyu dağıtmaya çalıştılar. Arabasında onları izleyen Ateşse sinirden kuduruyordu. Arzunun nerede olduğunu öğrenmişti ve yanlarına gelmişti deminden eğlenceli zaman geçiren 4lüyü izliyordu. Mükemmel bir aile tablosuydu. Çocuklarıyla birlikte oturmuş güzel vakit geçiriyordular. Daha fazla onları izlemek istemeyen Ateş arabayı hızla sürdü ve uzaklaştı ordan. Doğru şirkete geldi. Siniri yüzünden anlaşılıyordu o yüzden kimse yakınlaşmaya cesaret edemiyordu. Bir kişi hariç. Doğru odasına gitti. Mirada arkasından kapıyı çaldı ama cevabı beklemeden içeri girdi. Onu gören Ateş dahada sinirlendi.
"Abi kardeş sinirlerimi bozuyorsunuz" dedi ve boydan pencereden deniz manzarasını izlemeye başladı. Bu Mirada pek etki etmedi saçlarını savurarak mimi eteğiyle gayet seksi bir şekilde Ateşin arkasında masaya yaslandı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözümden Düşdüğün An
General FictionKarısını kaybetmemek için her şeyi yapmaya hazır çok güçlü ve çok zengin bir adam... Genç ve güzel bir kadın, 5 yıllık mutlu ve aşık evliliğinde tek burukluğu anne olamayacak olması... Ve layık olmadığı kaderine boyun eğmeye mahkum, aşık olması ya...