Ellerim titriyordu, buraya hiç gelmem sanmıştım gelemem, niye geleyim? Hem hayat beni hep zorladı ama kendi başımın çaresine baktım ama içimden bir ses ki genelde hep doğruları söylerdi o bana; "Bu sefer değil." Dedi. Haklı olması beni mahvederken artık bir şeyleri halletme isteğim bana sormadan kapıyı açtı ve içeri girdim. Karşımda oturan kişiye baktım. Başımdan aşağı kaynar suların döküldüğünü hissettim. "Pardon ben Arzu hanıma gelmiştim, onunla randevum vardı yani... O nerede?" Titreyen dudaklarımdan zar zor dökülen bu kelimeler şükür ki ağzımdan çıkabilmişti. "Arzu hanımın bugün önemli bir işi çıkmış onun randevuları ile ben ilgileneceğim. Buyrun oturun lütfen." Dedi. Oturdum, profesyonel ve ciddiydi işinde, bu beni germişti. Ama güzel bir ayrıntı fark ettim beni hatırlamıyordu emindim buna zaten ben hatırlanacak bir ayrıntı da değilim önceden bunu çoğu kez deneyimlediğim için fark etmesi daha kolay oluyor. "Adınız ne acaba hitap etmek adına soruyorum." Dedi. Ahh evet beni kesinlikle hatırlamıyordu. "Adım Leyla." Dedim adımın aksine bir hayatım vardı sen de en büyük kanıtısın da diye eklemek isterdim. Neyse tabiki bu randevuyu yarıda kesip gitmeyecektim. Tuhaf bulup düşünürse belki beni hatırlayabilirdi, belki... Ama kendimi de anlatmayacaktım genel uyku sorunumdan bahsedip bu işi bitirmek istiyordum. Ben bunları aklımdan geçirirken bir soru daha geldi. "Evet sizi dinliyorum Leyla Hanım sizi buraya getiren şey nedir?" Diye sordu ciddi bakıyordu. Bir şey değil birçok şey var bir tanesi de sensin demek isterdim. Sonra da bunu diyemeyeceğimi bildiğim için. "uyku problemi yaşıyorum bir de yemek yiyemiyorum son günlerde." Dedim.
"Nasıl bir uyku problemi?" Dedi
"Geceleri uyuyamıyorum ya da beş dakika dalıp sıçrayarak uyanıyorum sonra tekrar uykuya dalamıyorum."dedim
"Buna sebep olabilecek ek bir sağlık probleminiz var mı peki?" Diye sordu
" Hayır yok " dedim umarsızca.
"Son dönemlerde yaşadığınız büyük bir olay oldu mu peki?"
Diye sordu
"Yoo." Dedim
"Sorularıma bu şekilde cevap vermeye devam ederseniz size yardımcı olamam. " dedi.
"Sorun değil bir uyku ilacı yazarsanız bana yeter."
" Kafama göre uyku ilacı yazamam ayrıca yemek yeme problemi de yaşıyormuşsunuz bunu daha konuşmadık bile."
Dedi artık biraz gergin konuşuyordu.
"Siz böyle her hastanızla bu kadar uzun mu konuşuyorsunuz, hayır yani burası devlet hastanesi ve herkese bu kadar vakit ayırırsanız dışardakilerin hali ne olur?"
"Bu benim problemim, siz son dönemlerde herhangi bir kayıp ya da büyük sorun yaşamadığınıza eminsiniz bu arada değil mi?" Dedi sinirli bir şekilde, o gece alnındaki damar daha belirgindi ancak.
"Yaşamadım diyorsam yaşamadım dışarda bir sürü hasta birikiyor isterseniz uyku ilacımı verin artık." Dedim sinirli bir şekilde ben de
"Vermiyorum uyku ilacı falan biriken hastaları kafanıza takmayın lütfen iki üç danışanın art arda birikmesi problem oluşturmaz merak etmeyin. Siz bana kendinizden bahseder misiniz?" Dedi geri adım attı sakin konuştu ya da profesyonelliğini konuşturmak istedi. Çıldırmıştım
" Ya siz şaka mısınız? Yok son dönem de ne yaşadın, yok kendinden bahset. Beni uykusuz bırakan şey ne biliyor musunuz böyle ufak ufak sorunların art arda gelmesi böyle küçük küçük şeylerin benden koca koca parçalar alıp götürmesi. o dışardakiler biraz fazla beklesin nasıl sorun yaratır sen görürsün sen." Dedim kendimi kaybetmiştim bütün vucudumla konuşuyordum gözlerim ağlamak, sesim titremek istiyordu. Onları kararlarından döndürmek epey zordu benim için. Hani pek başarılı da sayılmazdım. Sinirle bacak bacak üstüne attım.
"Senin için senden koca koca parçalar götüren küçük küçük şeyler neki?" Diye sordu sesi bir farklı çıkmıştı, benim sesime benziyordu o an. Konuşmaya başladım ama o an konuşan ben değildim aklımı kullanmıyordum sadece konuşuyordum içimden ne geliyorsa ne istiyorsam. Sanki o an o, o değildi. Sanki planladığım psikiyatri randevum gerçekleşiyordu ve doktorum o değildi. Döküldü sözcükler ağzımdan benden habersiz ama benim sözcüklerim...
"Küçük iyilikler yapmayı sevmen ama insanların bu fark edip kendi menfaatlerini karşılamaya çalışmaları, insanları dinlemeyi bilmen saygı göstermen ama bunları yaptıkça bunlardan mahrum kalman çok kolay sevmen çok kolay hem de ama sevdikçe sevilmemen değer verdikçe değer kaybetmen, ufacık akılların büyük yalanlarını görmen ama görmemezlikten gelmen aptal olduğunu bilip üzülmesinler diye ve senin gün geçtikçe aptal yerine konulman, bunlar minik olaylar bile değil aslında ama yaşaya alışman şaşırmaman ve küçük olaylar olarak görmeye başlaman...." Biraz sustum, yutkundum sonra derin bir nefes aldım ve devam ettim konuşmaya
" Ve...ve... hiç hatırlanmadığın yerlerin hiç aklından çıkmaması!" Ben bunları söyledikten sonra gözlerimden bir yaş daha kopardım. Ama tuhaf olan onun gözlerinin de bana şimdi dolu dolu bakıyor olmasıydı.
"Neden öyle bakıyorsunuz?" Diye ekledim. Sesim titremişti. Çok fena hem de.
"Hiç hatırlamadığını nereden biliyorsun?" Dedi bana kahretsin hatırlıyordu yine güzel oynadı bana...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Minicik bir iyilik
ChickLitiçimden geldiği için yapmıştım ben onu içimi paramparça etmen için değil...