Çocukken hepimiz merak etmişimdir uzayı. Güzel sanmışızdır rengarenk, renkli ama onunda bizden sakladığı karanlık tarafı da varmış. Her şey sonsuza dek güzel olamaz bu yüzden aşk ta sonsuza dek var olamaz. Aşk bizden uzay gibi sakladı karanlık tarafını, gösterdi bize rengini, sakladı duygularını. Aşk ve uzay benzer birbirine ikisi de karanlıktır ve ikisi de uçsuz bucaksızdır.Pınar Esin Kayacı
Kendime gelmemle önce belimdeki güçlü ellere ardından kollara son olarak ta kafamı kaldırıp sahibine baktım. Yine mi bu yüz. Sesiz bir şekilde konuşarak "Başkomiser?" dediyim sırada ablam ve eniştem salona girdiler.
"Biz geldi-" diyen ablamın lafı yarıda kesildi bizi görünce.
Salonda ben, Başkomiser, Açelya, Ayberk, Barlas ve annem vardı ama artık ablam ve eniştem de vardı. Babam ise hurdalıktaydı. Herkesin göz odağı ben ve şu anda belime sım-sıkı sarılan Başkomiserdeydi.
Ablam şoktan ilk çıkan kişi oldu ve benim olduğum tarafa hızlı adımlar atarak, kolumdan tuttu. Beni salonun karşısında bulunan mutfağa doğru sürüklemeye başladı.
"Şş, noğluyor burada?" dediğinde ben sadece yüzüne bakıyordum.
Kendimi silkeledim ve ablama ifadesiz bir suratla bakıyordum. "Ne bilim tutu beni. Ben de o an Açelya'ya sinirliydim. Beni tutup kendine çekince şaşkınlıktan kıpırayamadım. Manyak mıdır nedir. Beni belimden tutup kendine çekiyor." dedim ve kaşlarımı çatım. "Bak gene sinirim bozuldu." dediğimde bana "sen ciddi misin?" der gibi bakıyordu.
"Ben onu sormuyorum sana!" dedi ve kaşlarını çatmaya başladı "Ben sana 'sana noldu'nu' soruyorum!" dediğinde ona anlamaz gözlerle baktım. "Boynundaki tiki yüzünden kimseyi boynuna yaklaştırmayan kız. Şimdi dudağından çıkan her nefesi boynunun yakınında olan BAŞKOMİSERE birşey yapmıyorsun!" dedi. Beynimde şimşekler çakmaya ve kara bulutlar ortaya çıkmaya başladı.
Noluyirdu bana? Daha bu sabah sırf boynumdaki tik yüzünden Yamaç'a kafa atacaktı. Tam dudaklarımı aralayıp bir şey söyleyecek ken Açelya mutfağa daldı.
"Pınar koş annen, yani Berra teyze sinirden deliye döndü!" dediğinde ablamla ikimiz şaşkınlıkla Açelya'ya bakıyorduk. Ta ki içeriden bir şey kırılma sesi gelinceye kadar. Ablamla mutfaktan nasıl çıktık bilmiyorum ama ışınlamış gibi salona gittik.
Annem elinde bir vazo ile telefona bakıyordu. Kim aradıysa annemi sinirlandir miş olmalıydı. Bunu anlamamı sağlayan şey annemin en değerli vazo ve süs eşyalarının yerde param parça olmalarıdır.
"Anne!" dediğimde annem hariç herkez bana baktı. Anneme adım attıkça sinirinin ne kadar şiddetli olduğunu aldığı nefeslerden ve ellerinde belirginleşmeye başlayan damarlardan anlayabiliyor dum. "Sakinleş. Şşşş!" diyerek sessizce yanına yaklaşıyordum.
Tam noldunu soracaktım ki bana hızlıca döndü ve sinirli bir sesle "O aradı!" dedi. Dehşete düşmüştüm. "Bana seninle konuştuğunu ve senin de onu kabul ettiğini söyledi!" dedi. Ne diyeceğimi bilmezken annem üstüme üstüme gelmeye başladı "Bana onu kabul etmediğini söyle! Noğlur!" dedi kızgın ve ağlamaklı bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejder'in Ateşi
Teen Fiction🐉 Ailemi kaybettiğim gün başladı bütün olaylar. İntikam ateşiyle yanıp tutuştum. Gerçekten de aşka inanamamaya başlamıştım ki karşıma o herkesin bildiği ve korktuğu Başkomiser Berk Can Çakal çıkana dek. Birimiz suçlu birimiz masum. Hangimiz kazanac...