Kenji ve Kyouka genelde beden eğitimi derslerini spor salonunda değil, arka bahçede geçirirlerdi.
Kyouka'nın orada beslediği yavru kediler vardı, Kenji de ona eşlik ederdi.
Ama bu sefer onlar ve yavru kediler hariç birisi daha vardı arka bahçede.
Tachihara Michizō.
Kyouka sadece onu birkaç kez basketbol takımının bahçe antrenmanlarında görmüştü. Onun haricinde pek bir bilgisi yoktu. Ama Kenji sürekli Chuuya ile birlikte olduğundan daha fazla bilgiye sahipti.
" Michizō-san neden ağlıyor acaba?"
Bakır rengi saçlara sahip genç adam, bahçenin en uzak köşesine oturmuş, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
" Onu tanıyor musun?"
" Evet, Chuuya-san'ın takım arkadaşı. Bir keresinde de bana sınıfı temizlememde yardımcı olmuştu."
Kyouka ayakkabılarına uzanan gri tüylü yavru kediyi kucağına aldı ve ayağa kalktı.
" Madem tanışıyorsunuz, gel gidip soralım ne olduğunu."
Sarı saçlı çocuk lacivert saçlı arkadaşının dediği şeyi onayladı ve o da ayağa kalktı. Birlikte kendilerinden 2 yaş büyük olan gencin yanına yürümeye başladılar.
Gencin tam önünde durup bir süre kendilerini farketmesini beklediler. Michizō da en sonunda onları farketti.
" Ne işiniz var sizin burada?"
" Biz de sana aynısını soracaktık."
Kenji yere dizlerinin üzerine oturup elini Michizō'nun omzuna koydu.
" İyi misin Michizō-san? Neden ağlıyorsun?"
Michizō omzundaki ele bakıp gülümsedi.
" Boşverin siz."
Kenji en şirin ses tonuyla konuştu. Ona hayır demek imkansızdı.
" Hadi ama Michizō-san! Bize anlatabilirsin, kimseye tek kelime etmeyiz!"
Michizō kararsız kaldı, ama en sonunda anlatmaya karar verdi.
" Gin'i özlüyorum."
O an Kyouka ve Kenji ciddileşti.
Kyouka kucağındaki yavru kediyi yavaşça omzuna koydu ve o da dizlerinin üzerine oturdu.
" Akutagawa Gin'den mi bahsediyorsun?"
" Okulda başka Gin mi var?"
Kyouka Michizō'ya hak verdi. Okulda Gin isminde başka biri yoktu.
Kenji Kyouka'nın omzundaki kediyi alıp kendi dizlerinin üzerine koydu.
" Gin ile aranızda ne vardı ki?"
" Hiçbir şey, ben Gin'e köpek gibi aşıktım. Ama o beni arkadaşı olarak görüyordu. Söylemeye hiç fırsatım olmadı ve o şimdi..."
Kyouka aklına gelen fikirle gülümsedi. Cebinden küçük bir not defteri ve defterin teline sıkıştırılmış bir kalem çıkardı. Defterden bir sayfa koparıp üzerine atari salonunun adresini yazdı. Ardından kağıdı Michizō'ya uzattı
" Tachihara-san akşam bu adrese gelebilir misiniz?"
Michizō göz yaşlarını silip kağıdı Kyouka'nın elinden aldı.
" Bu ne?"
" Her şeyi anlatacağım ama siz lütfen bugün buraya gelmeye çalışın. Sizi bekleyeceğiz."
Michizō başını salladı. İçinden bir ses bu çocuklara güvenmesi gerektiğini söylüyordu.
-ˋˏ ༻❁༺ ˎˊ-
Kahverengi saçlı adam bir eliyle sigarasını içerken,öbür eliyle de kucağında oturan beyaz saçlı adamın belini okşuyordu.
Beyaz saçlı adam hafifçe eğilip kahverengi saçlı adamın elinden sigarayı aldı ve kendi dudaklarına götürdü.
" Öyleyse sıradaki plan ne? Suehiro."
Suehiro gülerek kucağındaki adama baktı.
" Sen ne olmasını isterdin? Saigiku?"
Tecchou Suehiro ve Jouno Saigiku
Saigiku biraz daha Suehiro'nun kucağına sindi. İçtiği sigara dumanını yavaşça Suehiro'nun dudaklarına üfledi.
" Bence minik Michizō-kun'ımızın konuşmasına izin vermeliyiz."
Suehiro tırnaklarını kucağında oturan Saigiku'nun beline batırdı.
" Ortalığı karıştırmayı seven bir erkek orospususun, öyle değil mi?"
Saigiku sırıttı. Bu adam gerçekten onu eğlendiriyordu.
-ˋˏ ༻❁༺ ˎˊ-
hepiniz dazo dazo dediniz ben de gittim tecchounun basını yaktım
So stay, I know you gotta be tired When the night gets dark, Iet me be your fire In the world full of lies, my only truth is you Here's a letter from me to you
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
