4.9

1.5K 187 111
                                    

bu bölüm önceki bölümün devamı ama aylardır bölüm gelmediği için unutmuş olabilirsiniz, ufacık bir önceki bölüme göz gezdirip devam edebilirsiniz aşklarım

[mirna]

Dudaklarımın üzerindeki baskı her geçen saniye beni iyice etkisi altına alırken onun kalçalarımda hissettiğim eliyle çok geçmeden kendimi kucağında buluvermiştim. Ben de bacaklarımı Anıl'ın beline dolayıp ona yardımcı oldum.

Ellerini bulunduğu yerden çekmeden sertçe kalçalarımı yoğurarak öpüşmeye devam ettiğinde istemsizce bir inilti karıştı dudaklarımızın arasına. O ise buna karşılık gülümsemişti. Bunu iki yana gerilen dudaklarından anlamak zor olmamıştı.

Elleri kalçalarım ile belim arasında gidip gelirken ben de usulca uzun saçlarında gezdiriyordum parmaklarımı. Bundan hoşlandığını biliyordum. Çünkü eskiden de hep huzursuz hissettiğinde benden saçlarıyla oynamamı isterdi.

Kısa bir an nefes nefese geri çekildiğinde ikimiz de soluklanmak amacıyla derin derin soluduk. O esnada da Anıl alnını alnıma yaslamış, burnuma ufak öpücükler bırakarak beni iyice şımartmakla uğraşıyordu. Bense onun saçlarıyla oynamaya devam ediyordum.

"Bir daha kırmızı ruj sürmemeni öneririm."

Kıkırdadım.

"O niyeymiş?"

"Dudakların dikkatimi dağıtıyor çünkü."

Omuz silktim ve tekrardan ona doğru uzandım. Birkaç kere art arda dudaklarının üzerine öpücük bırakıp geri çekildiğimde onun adımları çok geçmeden salondaki koltuklardan birisini bulmuş, kucağında benle birlikte oturmuştu koltuğa.

Ona iyice sokulup asıl olması gerektiği yere oturduğumda onun "Mirna..." diyen uyarıcı sesini duydum. Ne yani, bu kadarcık mıydı? Sadece öpüşmekle mi kalacaktık?

"Kalk oradan. Kendini bana sürtüyorsun."

Yüzümü düşürüp bir şey söylemeden istemeye istemeye birazcık geri çekildim. Artık altımda onun erkekliğinin baskısını hissetmiyordum ve bu tat kaçırıcıydı.

"Neden bu kadar iradelisin ki?"

Parmaklarımı onun dudaklarına bulaşan ruj izlerinde gezdirip temizlemeye çalıştım ama daha da berbat bir hâle soktuğumu fark edince bunu yapmaktan vazgeçtim. Nasıl olsa birazdan kendisi peçeteyle falan temizlerdi. Hoş benim de temizlemem gerekiyordu lakin orası ayrı bir konuydu.

"İradeli değilim. Sadece bazı endişelerim var."

Boynundaki kollarımı omuzlarına indirip elimin altındaki sert vücudunu kavrarken uzanıp çenesine öpücük bıraktım. Ardından dudaklarımın odağını boynuna yönelterek ufak ufak dokunuşlarla öpmeye başladım. Bir yandan da onu ikna etmek amacıyla konuşuyordum.

"Endişelerini yok etmene yardımcı olabilirim belki?"

"Sadece oluruna bıraksak Mirna? Az önce içimden geldiği gibi davrandım ve seni öptüm. Ama devam edersek her şey ikimiz için de çok hızlı gelişmiş olacak. Oysa biz ağırdan almaya, birbirimize alışmaya çalışıyoruz."

Her ne kadar olaylara benim açımdan bakamıyor olsa da haklıydı maalesef. Orta yolunu ayarlamamız gerekiyordu.

"Aslında şöyle de yapabiliriz."

"Nasıl?"

"Mesela geceleri Ege olacaksın ve içindeki kuralcı sese son vereceksin. Gündüzleri de her zamanki gibi Anıl olacaksın. Yani şu anki gibi."

Benim mükemmel bir fikir bulmuşçasına söylediğim şeylerle kahkaha atarken ben de istemsizce güldüm. İşleve konulduğunda iyi bir fikir gibiydi. Ancak Anıl kendisini her an kontrol altında tutup tamamen bana bırakmadığı için işleve sokmamız ne kadar kolay olurdu bilemiyordum.

"Sana sadece zevk verdiğim anlarda bana ikinci ismimle seslendiğini kabul ediyorsun."

Parmağımın ucuyla tişörtünün üzerinden onun göğsünde daireler çizerken "Evet. Çünkü o hâlin ayrı hoşuma gidiyor. Çok uzun sürmese de kontrolünü kaybediyorsun ve sanki asıl istediğin tarafını ortaya çıkarıyorsun. O zamanlardaysa Anıl olan rasyonel tarafını değil de Ege olan özgür tarafını hissettiğim için sana Ege diyorum. Hatta bu bazen bilinçsizce oluyor," dedim bir itirafta bulunarak

Beni anladığını belirtircesine başıyla onayladı. Ardından belimdeki ellerini sırtımdan yukarıya çıkararak omzumdan belime dökülen salık saçlarıma dokunmaya başladı.

"Hoşlanmıyor olsan da o rasyonel tarafım olmak zorunda güzelim. İkimiz için de en sağlıklısı bu şekilde olacak. Çünkü sen doyumsuz bir kadınsın ve sınırlarını bilmiyorsun. Sana sabırlı olmayı öğretmemiz gerekiyor."

Ofladım.

"Daha fazlasını istersem ne olacak peki?"

"Seni cezalandıracağım."

Gözlerimin şaşkınlıkla açılmasına engel olamazken "Nasıl cezalandıracaksın?" diye merakla sordum. Ondan da cevap gecikmemişti.

"Birçok şey olabilir. Benimle antrenmana gelebilirsin. Belki sana boks torbasını tuttururum."

Kaşlarımı çatmama engel olamazken "Kalsın. Henüz ölmeye hiç niyetim yok," diye mırıldandım. Ben daha farklı cezalar beklemiştim açıkçası. Konuyu çok iyi sapıtıyordu.

"Aç mısın bu arada, yemek yedin mi buraya gelmeden önce?"

"Yedim," diye yanıtladım sorusunu. Sonrasında ekledim. "Ama belki bana kahve yapabilirsin. O zaman az önceki tat kaçırıcı anları unutabilirim."

Güldü.

"Tat kaçırıcı anlar mı?"

"Evet. Beni öpmeye devam etmek yerine son vermen gibi örneğin."

"Ben seninle böyle nasıl başa çıkacağım be kızım?"

Omuz silktim.

"Kahvemi istiyorum."

Kucağından kalkıp kendimi koltukta yana attığımda o da vakit kaybetmeden ayaklanmış, mutfağa doğru ilerlemeye koyulmuştu. Ta ki kapının zili çalmaya başlayana kadar.

"Birini mi bekliyordun?"

Meraklı çıkan sesime engel olamayarak sorduğum soruya "Hayır," diye cevap verdi ve adımlarını bu sefer de kapıya yöneltti. Ben de karşı koyamayıp onun peşinden gitmeye başlamıştım.

Kapıyı açmasına yakın bir zaman zarfında arkasında yerimi alıp onun koluna girdiğimde o da kapıyı açmış ve çok geçmeden içerde ellerindeki abur cubur poşetlerini havaya kaldırarak bağıran arkadaşlarımızın "Sürpriz!" sesleri yankılanmıştı.

Kahretsin...

Ceren ile Eslem'in burada ne işi vardı?

"M-Mirna? Sen de mi burdaydın?"

İkisi de şok olmuş bir şekilde bize bakarak neler olduğunu çözmeye çalışıyorlardı. Lakin Anıl'ın dudağı ile boynundaki rujlarımın izi her şeyi yeterince açık etmekle kalmıyor dakikalar öncesini sanki gözlerinin önüne seriveriyordu.

"İnanamıyorum! Siz öpüştünüz mü?!"

sınır: 190 vote 100 yorum

sizi daha fazla bekletmemek için bölümü kontrol etmeden atıyorum umarım yazım yanlışı yoktur🥺🥺

ziyanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin