Hayatımın mahvolması sadece beş dakika içinde gerçekleşmişti. 29 Aralık 14.02 ve çalan telefon. Yine noluyor diye öfkelenmiştim. Muhtemelen her zamanki gibi gereksiz bir şey için aradıklarını zannetmiştim. Telefonu açmamayı bile düşünmüştüm.
"Alo"
"Neva hanımla mı görüşüyorum?"
Boğazımı temizledim." Evet de babamın telefonunun sizde ne işi var?"
" Neva hanım ben Aytekin Topçu, Samet Bey galiba babanız. Öncelikle sakin olun. Annenizle babanız trafik kazası geçirdi ben onları hastaneye getirdim ve telefonda ilk kayıtlı olan numarayı aradım şuan ameliyata alındılar müdahale ediliyor."
"Kaza mı?" Elimi boynuma götürdüm. Kaza... "konum atın lütfen." Apar topar gelen konuma gitmiştim. Telefonumun yeniden çalmasıyla irkildim. İki tane cenaze aracı yanımdan geçti. Hayır...
Telefonu açtım "alo" alacağım cevaptan o kadar çok korkuyordum ki. "Başınız sağolsun Neva hanım" ses yakınlardan geliyordu, ilerimde bana arkası dönük konuşan adama baktım. Koşa koşa yanına gittim. Omuzundan tutup kendime çevirdim. "Ne diyorsunuz siz?" Bana acır gibi baktı. Hayatta en nefret ettiğim şey bu bakışlara maruz kalmaktı. Özür dilerim ama derken susturdum. " Yanlışınız var benim annemle babam ölemez, onlar işe gittiler her zamanki gibi akşam gelecekler ve bende bu olayı onlara gülerek anlatacağım tamam mı? Rüyada mıyım acaba ben, alarm ne zaman çalacak ki? Annem yine beni sulu sulu öpecek ben ona kızıcam, babama yine nazlanıcam. Yanına gidip gevezelik yapıcam. Sahi onlar nerde? Ben gideyim göreyim onları" adama baktım ağlıyordu. " Niye ağlıyorsunuz? Siz de gelirsiniz akşam yemeğine" bana sarıldı. "Annenizle babanız öldü özür dilerim" adamı hışımla ittim. Kulağımı kapayıp yere çöktüm. "Ölmez benim annem ölmez. Benim babam küçücük kızını bu kötü insanların arasında bırakmaz." Ağlamaya başladım. "Allah'ım benim canımı niye almıyorsun? Kalbimin yarısını aldın beni yarım bırakma " Adamın ellerini omzumda hissettim sonrası yok. İşte öyle başlamıştı hayatımın dönüm noktası. O günden sonra her gün yavaş yavaş ölmüştüm. Yarım bir insan olarak hayatıma devam edecektim tabi buna hayat denilirse.* 2 yıl sonra*
Alarmın sesine uyandım. Etrafıma göz gezdirdim. İşe gitmem gerekiyordu. Yataktan hızla kalktım.
Aynadan kendime baktım ölü gibiydim. Ölü, ölüm omzumu silktim hayır Neva düşünme düşünme. Saçımı dağınık topuz yaptım. Üstüme beyaz pandalı tişörtümü ve siyah kot pantolonumu giyip kendimi dışarı attım. Yolun karşısına geçip dolmuş beklemeye başladım. Hadi çabuk gel, lütfen lütfen. Yaklaşık iki dakika sonra önümde dolmuşun belirmesiyle gülümsedim. İyi bir gün olacak gibi. Dolmuşa bindim ve evet tabiki de boş koltuk yoktu. Ayakta bekleyebileceğim bir yere gecip telefonumdan gelen mesajlara baktım. Bir iki dakika geçmişti ki arkamda baskı hissettim. Arkamı dönünce karşımdaki adamla göz göze geldim. Tam dibime kadar girmişti. Ve o tarafı bana dokunuyordu. Sanki daha yer varmış gibi daha da dibe sokulup adama ters ters baktım. Belki de yanlışlıkla çarpmıştı. Kafamı cama çevirince kalçamda elini hissettim. Hızla onu ittim. "Napıyorsun lan sen?" Etraftakiler bize baktı. "Bu adam beni taciz ediyor." Karşımda oturan teyze gözlerini devirdi. " kızım sen de vücut hatlarını belli eden şeyler giymeseydin, pantolonun çok dar her yerin meydanda. " Şaşkınlıkla teyzeye baktım. "Şuan suç bende mi yani? Etrafima bakındım. Hiç biriniz bir şey demeyecek mi?" Kimse umursamıyordu. Gözlerim doldu. Babam olsa beni korurdu. Adam tekrar dibime girer gibi olacaktı ki aramıza birisi kolunu uzattı ve beni belimden tutup kendine çekti. "Bir sıkıntı mı var aşkım, rahatsız mı ediyor bu piç seni"dedi. Aşkım mı? Ben ve aşk. Bana bakan yeşil gözlere baktım. Merhamet akıyordu âdeta. Yutkundum. "Ne oldu birader ne bu artislik sevgilin beni tahriş etti bi çeki düzen ver" dedi beni işaret ederek. Lan deyip elimi kaldırmıştım ki o yeşil gözlü adam karşımdaki şerefsize kafa attı. "Neye tahriş oluyorsun orusbu çocuğu. O bölgesini ayağıyla ezip ben de tahriş edeyim mi seni "dedi. Gözüm kararmaya başlamıştı. Adamı kolundan tuttum "dur! Dur lütfen inmek istiyorum" diye bağırdım. Kapılar açılınca hemen kendimi dışarı attım. Nefes alamıyordum. Omzumda bir el hissedince korkuyla bağırdım. "Sakin ol sakin ol benim korkma amacım seni korkutmak değildi özür dilerim. Biraz daha iyi misin? Korkma sana asla zarar vermem." Çantasını açıp içinden su çıkarttı ve bana uzattı. " ister misin? İçmedim ben içebilirsin. İyi gelir hem " gözlerim doldu ağlamaya başladım. Korkudan titriyordum. Beni yavaşça kendine çekip sarıldı. "Tamam geçti sakin ol" başımı göğsüne yaslayıp ağlamaya başladım." Ben çok yoruldum artık bu dünyadan, insanlardan. Ölmek istiyorum artık." Sırtımı sıvazladı. " geçti söz bir daha böyle bir şey yaşamayacaksın. Özür dilerim kulaklığım vardı hemen duyamadım, dalgındım. Aşkım dediğim için de özür dilerim ama seni yalnız sanmasın diye yaptım. Hala ağlıyor musun sen?" Son sorusuyla gülümsedim. " evet biraz ağlıyorum." "Birazsa biraz daha ağlayabirsin" deyip bana daha sıkı sarıldı. Bu yeşil gözlü naif adama gerçekten minnettardım." Çok iyi kafa attın yalnız." Burnunu çekti "eee yapıyoruz bir şeyler " bana da öğretir misin?" Gözlerime bakıp içtenlikle gülümsedi. " seve seve"
"Adını söyleyecek misin peki?" Evet deyip bana bakmaya devam etti." Adın evet mi?" Hayır" adın hayır mı?" Ya hayır adım Yağız" sarılmayı bırakıp elimi uzattım "benim adım da Neva. " ismin güzelmiş" dedi. "Senin isminde güzelmiş." Teşekkür ederim." Gülümsedi. "Nereye gidiyorsun?" İşe" işin nerde?" Biraz ileride bir kafe var orda çalışıyorum. " aaa çok iyi ben de o kafenin yanındaki gençlik merkezine gidiyordum." Başımı salladım. " Ne iş yapıyorsun?" Gülümsedi. "Baba parası yeme işini yapıyorum sayılır mı?" Güldüm" çok iyi bir meslekmiş" "ee zor oluyor biraz ama" hadi gidelim" deyip yürümeye başladım. Ben saçmalıyordum o da bana ayak uyduruyordu. Bunların hepsini beni rahatlatmak için yaptığına o kadar emindim ki. Demek ki hala kibar insanlar vardı. Heyecanlandığımı hissettim. Kalbim mi hızlanmıştı? Yeşil gözlerini üstümde hissettim. "Neden hala titriyorsun korkma geçti" dedi. Sesinden sıcaklık akıyordu resmen ve 2 yıldır benim bir türlü ısınmayan kalbimin bu yeşil gözlü adam için çarptığını hissettim. Ama sonra içime bir korku peydah oldu ya annem babam gibi o da giderse? O yeşil arabayı bir kez daha görmeye dayanabilir miydim? Adımlarımı yavaşlattım "sen gidebilirsin her şey için teşekkür ederim benim bir yere gitmem lazım" deyip ters yöne doğru koşmaya başladım. Eğer kimseyi sevmezsem kimseyi kaybetmezdim ve o arabayı da bir daha görmezdim. Gözlerime yeşil ışık ilişti ve o arabayı gördüm. Cenaze arabası...
Hızla yanımdan geçti. Arkasındaki tabuta bakakaldım. Kulağımı tutup yere çöktüm hayır hayır hayır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Ve Ben
Roman pour AdolescentsHayatım boyunca hep tektim. Duvarla konuşacak kadar tek. Öylece hareketsiz duran duvardan cevap bekleyecek kadar tek. Kalbim yalnızlığa o kadar çok alıştı ki artık kalabalıklar rahatsız eder oldu beni. ki o kalabalıkların hiçbirisi benim için değil...