☾◯☽

27 4 1
                                    


Jungwon ve Jay'in ayrılışının henüz ilk günüydü. Fakat Jungwon bundan memnun değildi. Jay'in menajerinin zoruyla ayrılmışlardı. Gerçekten Jay'in kendine değilde menajerine inanmasına hala şaşıyordu ve çok zoruna gidiyordu. Fakat şundan emindi ki, onu buna pişman edecekti. Kesinlikle. Jay onu bu şekilde bırakamazdı. Bunu kabullenemezdi. Bu nedenle bir an önce toparlanmalıydı. Buna değmeyecek biri için Nutella yiyerek ağlamak yerine onu pişman edecekti. O nedenle bir plan yapmalıydı. Kendine gelmeye başladı bu sinsi planla. Jungwon'un intikamcı ruhu ortaya çıkıyordu.
;
Jungwon o gece dün gece olduğu gibi uyuyamamıştı. Ne kadar kendine değmez, seni terk eden biri için kendini yıpratma desede severek ayrılmıştı ve bu onu çok üzüyordu. Ayrıca Jay'in menajerinin Jay'den hoşlandığını bildiği için Jay'i o tavlar diye de ödü kopmuyor değildi. Jungwon kendini uyumak için zorlarken bunun hiçbir işe yaramayacağını anlayıp kendine onu sakinleştirecek bir şarkı açtı.
Try Again- d.ear & Jaehyun
Bu şarkı gerçekten onu çok rahatlatıyordu. En azından 2 gün öncesine kadar. Bu şarkıyı ilk Jay'ile dinlemişti. Jungwon sakinleşmek için açtığı şarkıyı gözyaşlarını tutamayarak kapattı. Cidden her şey ona Jay'i hatırlatıyordu. Aşk acısı böyle bir şey miydi? Bu kadar zor muydu? Diye düşünürken Jungwon çoktan uykuya dalmıştı.
;
Rüyasındayken bunun bir lucid rüya olduğunu anladı. Bu ona Tanrı'nın bir hediyesi miydi? İstediğini yapacaktı. Fakat bu Jay'i görmek olmayacaktı. İlk olarak Jay'in menajerini düşündü. Menajer önünde belirdi. Ardından bir silah düşündü, o da ellerinde belirdi. Fakat bu normal bir silah değildi. Aşk acısı veren fakat öldürmeyen bir silahtı. Izdırap silahı demişti buna Jungwon kendince. Ardından durmaksızın menajeri vurmaya başladı. Menajer güçsüz kalıncaya dek onu vurdu. Ardından 'Nasılmış, yaşattığını yaşamak?' dedi. Menajer cevap vermedi. Ardından 'Daha iyi olamazdım. Jay'de benim olacak. Göreceksin!'diye bağırıp sinsice gülmeye başladı. Jungwon sinirden kıpkırmızı olmuştu. Ardından Jay'i düşündü. Jay yanında belirdi. Jungwon ona yaklaşacakken, Jay 'Yaklaşma, bana zarar vereceksin.' deyip onu itti. Rüyasında bile Jay ondan uzak durmak istiyordu. Ardından menajer Jay'e yaklaşmaya başladı, fakat Jungwon bunun bir rüya olduğunu hatırlayıp menajeri engelledi...
;
Jungwon rüyanın etkisindeyken bir anda uyandı. Artık uyumak bile ona iyi gelmiyordu. Saat gece üçtü. Uyuyamayacağını anlayıp Twitter'a girdi. Biraz gezdikten sonra gözüne bazı Tweetler çarpmaya başladı. Unutmuştu, sevgilisi, yani eski sevgilisi bir idoldü. Şuan çok popüler olan, Instangram'daki özel hesabında bile 30 milyon takipçisi olan bir idol... Tabii ki onunla ilgili Tweetler olacaktı. Jungwon Twitter'dan çıkıp Weverse'e girdi. Yanlışlıkla ENHYPEN grubuna tıkladı. Sadece meraktan biraz gezindi. Jay'in gerçekten çok yakışıklı grup üyeleri vardı. Jungwon hepsiyle tanışmıştı. Heeseung; ramen ve basketbol aşığı eleman, Jake; sürekli dudağını ısıran, Layla adında bir köpeği olan ve köpeğine aşık olan, Sunghoon; patenci eleman (çok yakşıklı), Sunoo; tatlılık fışkıran, en iyi anlaştığı, ve yanakları ısırmalık olan, Riki; Japon eleman, boyu 186. Weverse'teki halleri ve gerçek hayattaki halleri çokta farklı değildi Jungwon için. Hepsi çok eğlenceli kişilerdi. Weverse'te gezmeye devam ederken üstten bir bildirim geldi: Jay bir post paşlaştı! Hayır, olamaz, olmamalı. Jungwon, Jay'in durumunu merak ettiğinden bakmayı tercih etti. Gece üçte, arkadaşlarıyla kahkaha atarken bir post. 3. günden unutulduğunu, böyle bir ilişki için bu kadar uğraşa değmediğini düşündü Jungwon. Haklı olduğunu düşünmeyi tercih etti. Çünkü Jay'in hiç üzgün olduğu bir konuyu kafasına taktığını görmemişti. Göreceğini de düşünmüyordu. En azından yakın zamanda.
;
Jungwon yine sabaha kadar uyumamıştı. Fakat o post onun için dönüm noktası olmuştu. Alacağı intikamı bile her ayrıntısına kadar düşünmüştü. Planı şöyleydi: 2 gün sonra Jay'in konseri olacaktı. O da konsere gidecekti. Bilet kalmaması sorun değildi, Sunoo'dan yedek bilet isteyebilirdi. Konser alanındayken Sunoo'yu ya da başka bir üyeyi arayıp içeri girecekti. En azından anahtarları alacaktı. Oradaki güvenlik veya çalışanlarda tanıyordu onu, bu nedenle sıkıntı olmazdı. Üyeler konser bitince odaya döndüklerinde Jungwon üyeleri görmeye gelmiş gibi yapıp eğlenecekti, Jay'i görmezden gelecekti. Amacı Jay'i önce orada olduğu gerçeğiyle şok edip, ardından umurunda olmadığı gerçeğiyle paramparça etmekti. Tıpkı onun kendine yaptığı gibi. Onun gibi oynayacaktı.
;
Gün gelmişti. Jungwon Sunoo'dan biletleri almıştı ve ilk gişeyi geçmişti. Ardından soyunma odasına doğru ilerledi ve yine Sunoo'yu aradı.
Jungwon: Ya gerçekten çok teşekkür ederim. Sana bu nasıl ödeyeceğimide çok iyi biliyorum. Diyip göz kırptı.
Sunoo: Lafı bile olmaz. Al anahtarlar. Ayrıca, merakımdan soruyorum nasılmış o?
Jungwon: Riki desem anlar mısın?
Sunoo: Ya nereden anladın? Diyip sırıtmaya başladı.
Jungwon: Birazdan göreceğin fanların bile farkında, asıl garip olan Rİki nasıl farkında değil?
Sunoo: Neyse benim gitmem gerek amkyajımı yaptıracağım, görüşelim tekrar mutlaka!
Jungwon: Tamam, teşekkür ederim!
;
Jungwon anahtarları aldıktan sonra konser alanına gitti. Fanların arasında duruyordu. Sunoo onun yerin bilse bile bulamazdı gibi geliyordu. Konser başladı, çıldıran fanlar arasında gözlerini Jay'den almaya bile çalışamayan Jungwon hareket etmediği için baya sırıtıyordu aslında. Ardından Polaroid Love şarkısı çaldı. Bu Jay'in söz yazarlığı yaptığı, Jungwon'a hediye ettiği şarkıydı ve üyeler bu şarkıyı söylerken gezmeye ve fanlarla iletişim kurmaya karar vermişti. Sunoo, Jay'i Jungwon'un olduğu tarafa doğru götürdü ve Jungwon'a göz kırptı. Jungwon ise ağlamaklı gözlerle gülümseyerk karşılık verdi. Jay, fanlara yaklaşınca fanlar mıknatıs gibi Jay'e doğru elini uzatırken Jungwon boş boş Jay'e bakıyordu ve hareket etmeyen tek kişi olduğu için Jay onu fark etmişti. Bir süre bakıştılar. Ardından Jay oradan ayrıldı. Jungwon'da dayanamayacağına karar verip soyunma odasına ilerledi. Nereden bilebilirdiki bunun üstlerini değiştirmeden önceki son şarkı olduğunu? Jay sahneden erken indi, nedeni bilinmez. Bari kafam dağılsın üstümü değiştireyim şarkı dinleyeyim şu on dakika diye geçirdi içinden. Soyunma odasına vardığında kapıyı tıklatmadan direkt içeri daldı. Ve gördüğü manzarayla şok oldu. Sanki kendisi terk etmemiş gibi. Jungwon'u sulu gözler ve sırılsıklam bi yüzle görmeyi beklemiyordu. Hatta Jungwon'u görmeyi beklemiyordu. Jungwon, makyaj masasında oturmuş ağlıyordu. Jay 'Neden buradasın?' diye ona seslendi. Jungwon ise 'İntikamımı almak için. Beni öylece terk edemezsin!' diye çıkıştı. Jay 'Jungwon, dönünce konuşucağız, ben seni terk etmedim! Sadece burada bekle.' Jungwon bu cümlenin ardından sinirine hakim olamayıp 'Öyle mi olmuş ya? Dün gece gülüp eğleniyordun! Bana yalan atma! Ayrıca neden seni dinleyeyim, neyimsin sen?' diye bağırmaya başlayınca çalışanlar fanların duyabileceyini söyleyerek odaya girdiler. Jungwon'da bu şekilde oradan ayrılmış oldu.
;
Jungwon eve gelene kadar Jay'in 'Ben seni terk etmedim!'derken neyi kast ettiğini düşündü... Kafasına silah dayamadıklarına göre geçerli bir sebep yoktu ortada. Ardından bir arama geldi. Heeseung'dandı bu. Genellikle Heeseung aramazdı Jungwon'u. Bir şey mi olmuştu acaba? Jungwon tereddüt etmeden açtı aramayı. Açtığı gibi arkada ağlama, bağırma, ve bir kişiyi sakinleştirmeye çalışan kişilerin seslerinin üstüne sesini duyurmaya çalışan bir Heeseung vardı.
Heeseung: Jungwon! Hemen adresini atıyorsun biri gelecek senin evine.
Jungwon: Kim hyung?
Heeseung: Gelince görürsün, tanıyorsun zaten. Ağlıyor, bağırıyor şuan. Hemde Jungwon, Jungwon diye! Bir susmadınız sussanıza aradım işte!
Jungwon: Tamam hyung gelsin, fakat gelene kadar ağlamayı kessin! Salya sümük kişileri almıyorum evime. Diyip kıkırdadı.
Heeseung: Tamam o iş bizde. 30 dakikaya, uzaksa 1 saate oradayız. Konumu at.
Jungwon: Tamam hyung!
;
Telefonu kapattıktan sonra hemen adresi attı Jungwon. Jay'den bahsedildiğini anlamıştı. Onunla görüşmek istemiyordu ama diğerlerini de zorda bırakmak istemiyordu.
;
Yaklaşık 45 dakika sonra zil çaldı. Jungwon delikten baktığında kırmızı burunlu bir Jay gördü. Ağlamayı yeni kesmiş gibi görünüyordu. Jungwon kapıyı açtı, gözlerinin sulanmasını umursamayarak içeri geçmesini söyledi. Geçen hafta geldiğinde kucağına atlamıştı Jay'in. We are only gettin older baby yani. Jay ayakkabılarını çıkarıp içeri geçti ve çoktan yerini ezberlediği koltuğa oturdu. Jungwon'da karşısına oturdu. Normalde yanına ya da kucağına otururdu. Jay uzatmadan söze girdi:
Jungwon, bak ben seni gerçekten terk etmedim, terk etmeye zorlandım. Ve gerçekten çok pişmanım. Lütfen beni affet. Sebebini öğrenmeden bana hak vermeni beklemiyorum tabii fakatsonuna kadar dinle lütfen. Geçen aydan beri menajer bizim çıktığımızı biliyor, zaten sende bunun farkındasın. O zamandan beri beni şirkete ispiyonlamakla tehtid ediyor. Bende ne kadar yapmamasını söylesemde geçen hafta işler çığırından çıktı ve bende ayrılmış gibi yapmayı düşündüm fakat oyunculuğumun kötülüğü ortada, bende o yüzden bir tık abarttım sanırım. Gerçekten çok özür dilerim.
Ve Jay ağlamaya başlar. Tekrar.
Jungwon bu yaptığına inanamaz fakat Jay'e olan özleminide göz ardı edemez. 'Tamam, yani?'
Jay: (ağlayarak) Ya bak her şeyimsin sen benim, sensiz bir hiçim ben. İki gözüm önüme aksın ki böyle. Nolur beni affet sevgilim. Sana yalvarıyorum. N'olursun? -Jay yere oturup Jungwon'un bacaklarına tutunur- Lütfen, ha?
Jungwon: Tamam ya kalk bir. Bende birtakım şeyler söyleyeceğim.
Jay: Söyle istersen küfür et ama yeter ki benimle konuş. Diyip koltuğa geri oturur.
Jungwon: Seni anlıyorum ama ben neler çektim biliyor musun? Kaç gün uykusuz kaldım? Hele o postu görünce... Yıkıldım!
Jay: O post çok eski hiç öyle olmadı bende mahvoldum yemin ederim. Bizimkiler biliyor bak. Konser var diye 7 tane uyku ilacı aldım anca uyudum. Kahroldum. Uyuyamadığımız günleri birlikte kapatabiliriz, mutsuz olduğumuz günleri mutluluk fışkıran günlerle yok sayabiliriz. Yeter ki bana döz Yang Jungwon...
Jungwon artık dayanamayıp ağlamaya başlamıştı. Bu çocuk niye bu kadar anlamılı konuşuyor diye geçirdi içinden. Ve kendini akışa bırakıp siyahlı çocuğun yanına gidip kucağına sokuldu.
Jungwon: Peki öyle yapalım madem, sevgilim.
;
Sen ve ben birbirimize ''Kan'' yoluyla bağlıyız. Boynumuzdaki bu iz, kaderimizin bir işaretidir. Seni koruyabildiğim sürece önemsiz gücümü ve sonsuzluğumu sana vermeye hazırım sevgilim.
-Dark Blood
--------------------------
Selam, bu fic sadece bir bölüm olacak yani başladı ve bitti. Ayrıca şunu söylemek istiyorum, son sözde aslında 'sevgilim' yok ama ben ekledim ki ficle uyumlu olsun. 
Votelamayı unutmayın!

Okuduğunuz için teşekkürler! (kolum koptu)

Foreshadowed FateHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin