0

602 52 48
                                    







Eğer bu notu üzerinde kalp olan küçük ahşap bir kutuda bulduysan, o zaman tebrikler! Muhtemelen bunu okuyan ilk kişisin. Bunu kimseyle paylaşmayı düşünmüyordum ama her nedense bir insanın, yabancı birinin bu notla karşılaşıp hikayemi okuyacağını düşününce heyecanlanıyorum. Asla tanışmayacağım birinin benimle bu kadar özel bir bağa sahip olması... Her an ikimizden birisi ölebilir -yarın bile olabilir bu- ama diğerimizin bundan hiçbir haberi bile olmayacak. Senin için, benliğimin tamamı bu notta barınıyor, böylelikle hafızanın beni götürdüğü yere kadar yaşamış olacağım. Bunu yazarken acaba bu ilgini mi çekecek yoksa ihlal edilmiş gibi mi hissedeceksin merak ediyorum. Acayip heyecanlanıyorum.

Hikâyem biraz düzensizse eğer özür dilerim ama her şey aklımda tazeyken kağıda geçirmek istedim. Öncelikle biraz kendimden bahsedeyim. Birinci sınıf üniversite öğrencisi bir oğlanım ve şimdiye kadar epey sıradan bir hayat yaşadım. Fena olmayan öğretmenlerin olduğu ortalama üstü bir okul bölgesinde büyüdüm. Ortaokulda ve lisenin bir kısmı boyunca koşu takımındaydım ve şimdiye kadar iki erkek arkadaşım oldu. Şu an iş terapisti olmak için çalışıyorum. Bu alana yeteri kadar değer verilmediğine ama bu alanın birçok insana muazzam bir yararı olduğuna inanıyorum.

Geçmişimi anlatma sebebim insanların birini öldürmek istemen için kafadan sakat olman ya da öfkeni kontrol etmekte sorunlar yaşaman gerektiği gibi tuhaf bir yanılgıya kapılıyor olmaları. Ama benim bu iki kategoriye de girmediğim bariz. Birçok cinayetin hane içinde, birisinin öfkesini kontrol edememesi sonucu falan olduğu doğru. Ama şu var ki bu insanlar kışkırtıldıkları için cinayet işliyorlar. İster sebebi tek büyük bir duygu patlaması olsun ister yavaş yavaş biriken talihsizlikler olsun. O insanlar o kısacık anda belirli birini belirli bir sebepten dolayı incitmek ya da öldürmek istiyorlar.

Benim bahsettiğim şeyse hiçbir sebep olmaksızın birini öldürmek, belki sadece nasıl bir şey olduğunu anlamak için. Sana da hiç öyle oldu mu? Başkaları nasıl hisseder bilmem, bu hiç başkalarıyla konuştuğum bir şey değildi çünkü. Ama çocukluğumdan beri birini öldürmenin nasıl bir his olduğunu merak etmişimdir. Belirli birini öldürmek falan değil, rastgele bir insanı işte. İstesem birine yaklaşıp beş dakikada bu dünyadan onları gönderebileceğim düşüncesi beni hep büyülemiştir.

Ama birkaç sebepten dolayı bunu hiç yapmadım. Öncelikle, hayatımın büyük bir kısmı boyunca bunu yakalanmadan yapmam mantıksal olarak imkânsızdı. Ehliyetimi alalı daha birkaç sene oldu. Ama ehliyetimi aldığım zaman diliminde bile hazırlıklar şüphe uyandıracak kadar fazla zaman alırdı. Anca üniversiteye başlayınca bunun artık bir engel teşkil etmediğini fark ettim.

Bir diğer sebepse gereğinden fazla insana zarar vermekten korkmamdı. Bunu okurken içinden gülmek gelebilir, çok tutarsız bir sebep gibi geliyor insana. Ama açıklamama izin ver: Zaten ölü olduğu için bu durumu umursayamayacak birini öldürmekten neden suçluluk hissedeyim ki? O durumda kimin için suçlu hissetmiş olurdum ki? Aksine, benim sorumlusu olmak istemediğin şey yaşayanların kederi. Bu sebeple, öldürebileceğim uygun birini bulmak için epey araştırma yapmam gerekeceğini biliyordum ve şimdiye kadar hiç öyle bir fırsat elime geçmemişti, yine diyorum, üniversiteye başlayana kadar geçerliydi bu.

Şimdi de, daha az önce bunu tecrübe etmiş biri olarak, bunun epey tatmin edici bir deneyim olduğunu söylemeliyim. Bir daha deneyeceğim bir şey mi? Muhtemelen hayır çünkü artık merakımı tatmin etmiş bulunuyorum. İkinci defa yapsam aynı hazzı almam.

Ama her neyse, eğer birini öldürmenin nasıl bir his olduğunu merak ediyorsan buyur not al yazdıklarımdan. :)

***

Üniversiteye girdikten hemen sonra insanları izlemek gibi bir alışkanlık edindim. İnsanları izlemek, hayatındaki sayısız yan karakterden birini alıp haberi bile olmadan bir ana karakter yaptığın için ilginç geliyor bana. Her gün yanından geçtiğin yüzlerce yabancının senin kadar karmaşık ve detaylı bir hayat hikayesinin olduğunu unutmak çok kolay. İnsanları izlemek ve birini öldürmekle ilgili fark ettiğim ortak bir nokta durumun sürekli bilincinde olmak. Gözlemleyecek birini bulduğumda hikâyelerini yavaş yavaş çözüyorum, aradaki boşluklar doluyor, bu gerçekten harika bir süreç.

fjiw^ -minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin