fifteen,,

463 29 65
                                    

Salonda yatarken bir anda deli gibi kapının çalmasıyla olduğum yerde sıçradım. Kaşlarım çatılırken dikkatli adımlarla kapıya doğru gidiyordum. Lio havlamaya başladığında sinirle ona döndüm. "Sus kızım!" sessizce Lio'yu uyarsam da dinlenedi. Yüzünde mutlu bir ifade vardı.

Ben kapıyı açana kadar alacaklı gibi çalındı kapı. Delikten bakmak aklımın ucundan bile geçmezken karşımda nasıl bir manzara beni bekliyor diye düşünüyordum. Kapıyı açtığımda suratıma kocaman bir şişe votka uzatıldı. Şişeyi alırken arkasından çıkan Aden, Arya ve İris üçlüsüne şaşkın ve sorgular gözlerle bakmaya devam ediyordum.

Üçü de hiçbir şey demeden içeri geçtiler. Bende mecburen kapıyı kapadım. Elimde Aden'in bana tutuşturduğu votka şişesi, suratımda neler olduğunu anlamaz bir ifade ve yanımda kızların gelmesine oldukça sevinmiş Lio'yla beraber salona geçtim. Kızlar çoktan yerlerine kurulmuştu bile. "Hayırdır?"

"Hoşbulduk canım(!)" Aden'e göz devirdim. Elimdeki şişeyi orta sehbaya bırakıp armut koltuğuma oturdum. "Haber verip gelseydiniz önce hoşgeldiniz derdim Aden'im. Dan diye gelince anlayamadım n'olduğunu."

"Olan şu, hep beraber kafa dağıtalım diye vakit geçireceğiz." aslında güzel fikirdi. Tek sorun bana asla haber vermemeleriydi. Onlara bu yüzden kızgın olduğum falan yoktu. Daha önceden de sürekli bana haber vermeden evimi baatıkları çok olmuştu. Zaten sadece kızlar değil Oğulcan, Taylan ve diğerleri de çoğu kez evimi basmışlardı. Ev, ev değil yol geçen hanı.

"Votka?" kaşlarımla şişeyi gösterdim. "Ya geçen gün ben almıştım. Tabii abim unsurunu unutmuşum, malum uzun süredir tek başıma yaşadım, abimle yeniden yaşamaya hâlâ tam alışabilmiş değilim." Arya'nın sözleri üzerine güldüm. Yanlış hatırlamıyorsam ben dönmeden birkaç hafta önce o da evini tadilata vermişti. Bu yüzden Kerem'de kalıyordu.

"O zaman makarna yapıyorum?" kızların hayır demeyeceğini çok iyi biliyordum. Üçü de suratlarındaki kocaman gülümsemeyle bana kafa sallarken bende oturduğum koltuktan kalktım ve mutfağa geçtim. "Fettuccine yapacaksın, değil mi?" peşimden mutfağa giren İris'le ona dönmeden cevapladım sorusunu. "Tabii ki!" bir yandan da malzemeleri çıkartıyordum. İris bardakların olduğu dolaptan kendine büyükçe bir bardak aldı ve buz dolabından çıkardığı sürahiden su doldurdu. Tezgaha yaslanıp suyunu içiyordu ancak onu göndermem lazımdı.

"İrisciğim, seni dışarı alayım canım." Kendime özel bir tarifim vardı ve asla kimseye göstermiyordum. Nedenini bilmiyorum, ilk başta Oğulcan'a pislik olsun diye göstermemiştim; daha sonrasında ona göstermedim diye kimseye göstermeme kararı aldım. Sadece bana özel bir tarifti.

İris mutfaktan çıkınca kapıyı kapattım ve makarnayı yapmaya koyuldum. Bir tencereye kaynamış suyu koyup altını açtım ve dördümüze yetecek miktarda hazır kesilmiş Fettuccine'yi tencereye boşlatıp tuz attım. Onlar ağır ağır pişerken bende sosunu hazırlayacaktım.

..

"Buyurun hanımlar." kızların önüne tabaklarını koyarken İris iştahlı gözlerle tabağı izliyordu. Tezgahta kalan kendi tabağımı da alıp Arya'nın yanına oturdum. İçki bardaklarına votkayı doldurdum ve kendi kadehimi elime alıp havaya kaldırdım. Benden sonra kızlarda kaldırdı ve bardaklarımızı tokuşturduk. "Şerefe!"

Hepimiz minik birer yudum aldık votkalarımızdan. İris hızla tabağına gömüldü ve makarnasından büyük bir lokma attı ağzına. Gözlerini kapattı ve kafasını hafifçe geriye yatırıp memnun olduğunu belli eden sesler çıkardı.

Ona gülerken bende ağzıma bir lokma attım. "Kızım bu çok güzel bir şey ya!" ağzındaki lokmayı yutmadan konuşmasıyla kahkaha attım. "Afiyet olsun güzelim." yalan yok, makarnam cidden çok güzel olmuştu. Arya ağzındaki lokmayı yutup heyecanla önce bana, sonra kızlara döndü. "Size büyük bir haberimiz var!"

elleri ellerime.aktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin