2 ay sonra,
amerika, new york.
*you don't own me, saygrace feat g-eazy.*
▪︎
Pencereyi açıp içeriyi temiz havayla doldururken üzerimdeki bornozu çıkardım. Yatağın üstüne bırakıp odanın içinde dolaştığımda çekmeceyi açıp içinden dantelli ince ipleri olan iç çamaşırımı alıp usulca bacaklarımdan geçirdim. Az önce açtığım müziğin ritmine uygun kalçamı sallayarak iç çamaşırımı giydiğimde bu defa siyah braleti alıp kollarımdan geçirip giydim. Aynadaki aksime bakarak düzeltip kremi avucumun içine sıktım ve bacağımı yatağa yaslayıp bacaklarıma kremi sürmeye başladım.
Sonra sessizce şarkıya eşlik ettim.
"You don't own me."
Bir başka kremi elime aldığımda bu defa göğsüme, boynuma yavaş hareketlerle sürdüm. Siyah saçlarım omuzlarımdan aşağıya ıslak damlalarıyla süzülürken gözlerimin altı artık kızarık değildi. Düzenli beslenmelerim, içtiğim ilaçlar, düzene koyduğum uykularım ve tam anlamıyla yeniden yarattığım benliğimle aynadaki görüntüm beni oldukça memnun ediyordu.
Vücut parfümlerimi sıktıktan sonra saçlarımı kurutmaya başladım fakat biraz nemli bırakarak saç kremlerimi de sürdüm. Her şeyim, bedenime ait her yerim bakımlı, sağlıklı olmak zorundaydı. Üstelik bu kremler güzel kokuyordu, güzel bir koku genç bir hanımefendinin imzasıdır.
Siyah saçlarım aylardır uyguladığım bakımdan ötürü parıldarken üstüme beyaz bir gömlek giydim. Siyah deri bir etekle gömleğin uçlarını eteğin içine sokuşturdum. Bralet görünecek şekilde birkaç düğmeyi açık bırakıp kolyelerimi ve saatimi taktım. Tam bu sırada açık televizyonda son iki aydır duymaya alıştığım bir başka haber yayınlandı.
"Ünlü şarkıcı Andrés Dìas, Dünya Turu'nda son ülke olan Tokyo'ya gidiyor! Tokyo'da sonlandıracağı Dünya Turu'nun ardından neler yapacağı şimdilik merak konusu. İşte Tokyo'daki provalarında kameralara yakalanan Andrés Dìas!"
Küpelerimi takarken yüzümde alay dolu gülümseme oluştu. Ufak ufak, farkında olmadan sırasını devrediyordu.
Saçlarımı son kez düzeltip gömleğimin kollarını yukarı doğru katladım. Haziran ayındaydık ve hava yeterince sıcaktı. Üstüme ceket almadan çantamı yanıma aldım. Televizyonu kapatmadan önce mutfağa uğrayıp soğuk bir kahve hazırladım kendime. Sonra oturdum ve Tokyo'daki provalarında çekilen görüntülerini izledim.
"Efendim, provalarınız nasıl gidiyor?"
"Tokyo'dan sonra planlarınız neler?"
"Hayatınızda biri var mı?"
"Tatile gidecek misiniz?"
Peş peşe sorulan sorulara gülümseyerek bakarak ve hayli nefes nefese kalan Andrés sakince konuşmaya başladı.
"Arkadaşlar, albümün çıkış yaptığı günden itibaren çok güzel bir Dünya Turu gerçekleştirdim. Benim için çok keyifliydi. Çok yer gezdim, çok şey öğrendim ve gördüm. Paha biçilemezdi." Biraz soluklandı ve devam etti. Yanında dansçıları varken az ileride menajeri Carla Fernandez görünüyordu. "Fakat Tokyo'dan sonra neler olur inanın bende bilmiyorum, benim için de planlı olmayan şeyler var hepsi menajerime ait." dediği an arka tarafına dönerek güldü. Carla başıyla selamladı sadece. "Şimdilik bu kadar arkadaşlar, çok teşekkür ederim. İzninizle devam etmek isteriz, akşam için çok heyecanlıyız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my head & my heart.
Short Storyartık konuşmuyoruz eskiden yaptığımız gibi artık sevmiyoruz * 17 temmuz, 00.32.