Ağrıyan Küçük Kalp

4.1K 248 12
                                    

Ozan'ların evinin önünden de ayrıldığımızda direk karargaha geçtik. Herkes işine giderken bende odama ilerledim. Odaya girdiğim gibi hüngür hüngür ağlamaya başladım. Arkamdan kapının kapanma sesini duyan kulaklarım, gözlerimden yaşları akıtmaya başlamıştı. Cenazeleri bugündü ve ben kendimi hiç güçlü hissetmiyordum. Gözlerimden akan yaşlar durmak bilmezken yatağa geçtim. Uzandım ve içimi dökmeye devam ettim. Bu aralar içimde çok birikiyordu.
Timimin şehit olması, gerçek ailemi fark etmem, yeni time atanmam. Derken içim çökmüştü. Gözlerim kapatıp dinlendirdim. Sonra hiç ağlamamış gibi eşyalarımı aldım ve tabutların üstüne koyulacak fotoğrafları albay dan almak için ayaklandım. İçimi yakan en büyük olaysa tabutlar da onların bedenleri yerine taşlar olması. Ozanı vurduktan  sonra helikopterden atlayan timin olduğu yere atılan bombayla oluşan yangının içine atmışlar. Hiç birinin bir dokusu, zerresi yoktu. Odadan çıktım ve alt kata indim. Albayın odasına girmeden postasına baktım. Gözlerimle sorduğum soruyu cevapladı.

"Müsait sizi bekliyor komutanım"

Kafamla onayladım ve kapıyı tıklattım.

"Gir."

Başım hafif öne eğik derin nefesler eşliğinde içeri girdim. Hazırolda durdum.

" Üsteğmen Umay Asena Savaşçı emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım."
"Rahat asker. Fotoğrafları alabilirsin."
"Sağolun komutanım."

Son kez başımı öne eğip selam verdim ve odadan çıktım. Bahçeye sırayla giren cenaze araçlarının yanına geldim. Fotoğrafları tabutların başındaki erlere verdim. Kehribar gözlerim toplanmış bulutlarla birleşti.

Mekanınız cennet olsun. Sizi özleyeceğim. Allah'ım sen bana dayanma gücü ver. Sen hiç bir kuluna kaldıramayacağı bir yük vermessin. Bilirim...

Gelen arabalarda ki aileler teker teker indi. Anaların başında siyah başörtüleri babaların kalbinde ağır kalp ritimleri. Ozan'ın kardeşide siyah bir başörtü takmıştı. Ona tebessümü ü gördü ve yanıma geldi.

"Onların yanına gidebilir miyim?"
"Gidebilirsin"

Parmağının ucu al bayrakla sarılmış tabutlardaydı. Koşarak abisinin tabutunu yanına gitti. Fotoğrafın önünde durdu. İlk fotoğraftaki yüze baktı. Sonra tabuta ilerledi. Yavaş adımları tabutun yanında son buldu. Elini al bayrağa koydu ve okşadı. Yüzümü al bayrağa eğdi. İlk öptü sonra başını koydu. Gülümseyerek diğer tabutlar ilerledi. Onlar dada ilk fotoğraflara baktı. Sonra al bayraklarını öptü ve anlına koydu. Ağlamıyordu ama mutluda değildi. En son yine Ozan'ın tabutunun başında durdu ve konuştu. Çok uzak olmadığım için söyledikleri kulağıma varıyordu.

"Abi, Abim seni unutmayacağım. Gözlerini, yüzünü, sesini... özleyeceğim. Hem de çok. Annem ağlıyo kaç kez ağlama dedim. Ama işe yaramadı. Babama da üzülme dedim. Yalan söyledi üzülmüyorum dedi. Sen demiştin ki
' İnsanlar ölür ama hisseder' ben seni çok seviyorum. Hissettin mi? Hisset. "

Gözleri doldu, burnu kızardı, kalbi ağrıdı. Ama o abisine bağlı olduğu halde en az ağlayandı. Ozan kardeşine, kardeşide ona çok bağlıydı. Parmaklarını gözleri bastırdı. Dudakları büzüldü. En son parmaklarını çekip kolunu bastırdı. Sildi akmadan sildi göz yaşlarını.

"Abi özür dilerim."

Son sözlerinden sonra bir ağlayış sesi. İnsanın içini harlayacak bir ağlayış sesi. Yanına hızlı adımlarla ilerledim. Beni görünce konuştu.

"Geri gelmiyecek mi?"
"Canım bak bana bak, ağla ama üzülme olur mu?"
" Üzülmüyorum sadece o geri gelmiyecek bu ağlamama neden oluyor"

Ona sardığım kollarım sıkılırken onun da ağlayış sesi arttı. Kolları boynumu sardı. Onu havaya kaldırıp kucağıma aldım. Kafasını geri çekti ve konuştu. Bir yandan da gözlerini dinliyordu.

"Bir şey isteyebilir miyim?"
"İsteyebilirsin canım."
"Şehitliğe yürürken abimin fotoğrafını ben taşıya bilir miyim?"
"Biraz zor ama albaya sorcam tamam mı?"
"Teşekkür ederim Umay abla her şey için."


TEK AMAÇ VATANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin