6

47 4 2
                                    

Yavaş hareketlerle kalkmıştım. Kafam çok kötü bir şekilde zonkluyordu. Uyuşuk bi şekilde yatağımdan kalktım ve alt kattaki sevgilimin odasına gittim. Odasında değildi, doğru ya! Kafede çalışıyordu, bu saate evde ne gezsin. Su içmek için mutfağa gittim. Son zamanlar hiç iştahım yoktu, bu nedenle baya bi kilo vermiştim. Bi bardak su birde 1 hafta önce alıp içmeyi unuttuğum hap kutusunu alıp masaya geçtim. Yolda bir adam satmıştı bu ilacı bana. Zaten hayatımı sonlandıracağım için zararlı olup olmadığını umursamadan almıştım denemek için. Adamın dediğine göre bu hap vücudu uyuşturuyormuş ve daha iyi hissetmemi sağlıyormuş. Kutudan bir hap alıp suyla birlikte yuttum. Bardağı masaya koyup oturduğum sandalyeye yaslandım. Know beni 4 arkadaşıyla tanıştırmıştı. Yang Jeongin, Seo Changbin, Lee Felix, Hwang Hyunjin. Bu "arkadaşlara" güvenebilir miydim. Hayatıma kimseyi almayacağımı söylemiştim ama şimdi eğer gidersem bu insanları yarı yolda bırakmış mı olurdum. Beni umursalarmıydı, beni düşümürlermiydi, beni özlerlermiydi? Bunun gibi sorular kafamı yiyordu. Yaşlandığımda sandalyeden doğrulup kalktım. Tam terlediğim için sweatimi çıkaracaktım ki ne kadar koktuğumu farkettim. Nerdeyse 2 haftadır duşa girmemiştim, ne bekliyordum ki. Üst kata çıkarak odama ait olan banyoya girdim. Küveti ılık suyla doldurup içine oturdum. Vücudum mayışmaya başlamıştı, muhtemelen hap etkisini gösteriyordu. İlacın veriği mayışmayla kafamı geriye yaslayıp gözlerimi kapattım. Bi süre dinlensem iyi olacaktı.

İrkilerek kalktığımda suyun soğuduğunu farkettim. Kim bilir ne zamandır yatıyordum. Hızlıca yıkanıp çıktım. Ferahlamıştım resmen. Bornozumun belini bağlayıp odama geçtim. Yatacak olmama rağmen gündelik hayatta üstümü değiştirmediğim için normal kıyanfetler giyecektim. Rahat olamam siyah bir eşofman birde bol mor bir tişörtü alıp giyindim. Tam üstüme giymek için siyah hırkamı alacaktım ki aklıma Jeongin'in yaptığı kazak geldi. Hırka yerine askıda duran kazağı geçirdim üstüme. Ne terletiyordu ne de bunaltıyordu, ayrıca kumaşı çok rahattı. Bu çocuk gerçekten bu işte çok iyiydi. Yatağımın üstünde duran telefondan saati kontrol ettiğimde saatin gece yarısına geldiğini farkettim. Know'un bu saate kadar gelmesi lazımdı. Başına birşey mi ge-. Bunu düşünürken alt kattan gelen anahtar sesiyle Know'un geldiğini anladım. Adım seslerinden çıkaracak olursam odama geliyordu. "Sevgilim, girebilir miyim? Uyanık olduğunu biliyorum, sen asla saat sabah 4'den önce uyumazsın."

"Gel!" Know odama girip yatağımda yanıma oturmuştu. Ben ise başımı eğmiş bir pozisyondaydım.

"Direk konuya gireceğim. Kafeden ayrıldım. Bundan sonra seninle vakit geçireceğim sevgilim. Hepsi senin için. Kafe sadece zevk için yaptığım bir işti. Senden önemli değil."

"Ayrılmasaydın. Ben ne alaka."

"Anlayacaksın Hannie, anlayacaksın."

"Çıkar mısın, zıbaracam."

"Sen nasıl istersen sevgilim. Ha bide unutmadan yarın senle parka gitmek istiyorum, olumsuz cevaplar geçersiz ona göre."

"Niye bana sormadan plan yapıyorsun."

"İnan bana iyi zaman geçireceğiz. Sabah erkenden kalkıp parkta biraz yürürüz sonrasında ise bir yer bulmuştum orda da kahvaltı yaparız. İnan bana çok güzel olcak."

"Şimdi git de zıbarayım."

"Peki, iyi geceler!"

Boynuma sarılıp gitmişti oğlan. Beni bırakmayacaktı, ama ben onu bırakmak zorundaydım. Tek sorun kalbime dinletemememdi. Ne zaman şimdi olcak desem kalbim ona istemeden şefkatle yaklaşıyordu. Ona sert davranmak için resmen kendimi zorluyordum. Düşüncelerimden sıyrılıp yatağıma uzandım. Normalde daha geç yatarım ama yarın erkenden gideceğimiz için uykumu almam gerekti. En azından ben dünyayı terketmeden önce bir kez bile olsa iyi vakit geçirecektik, tabi o bunun henüz farkında değil. Yorganıma sarılarak kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.

...

 Mor his | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin