Tuzak

15 3 0
                                    

3 Ay Sonra...

Günlerce süren bu yolculuk bizi bir hayli yormuştu. Zor badireler atlatmıştık. Karşımıza birden fazla yaratık çıkmıştı. Bize zarar vermeye değil de yolumuzdan saptırmaya çalışmışlardı sanki. Ya da yolumuzu değiştirmeye... Laura ile bu garip yaratıkların mektupta bize bahsedilen engeller olduğunu düşünmüştük başlarda.  Lakin son günlerde işler garipleşmişti. Muhafız karşımıza çıkan her yaratığı gözüne bakmadan öldürüyordu. Yaratıkların bizimle iletişime geçmesine asla izin vermiyordu. Bunların bir yanılmaca olabildiğine inandırmaya çalışıyordum kendimi. Aksi taktirde bizim için iyi sonuçlanmazdı.

Muhafız yolculuğun neredeyse 3 ay sürdüğünü söyledi. Gerçekten 3 aydır burada mıydık yani ? Uzun zaman sonra tekrar konuşan muhafız;

- Yolumuz neredeyse bitti. Sanıyorum ki bir saat sonra zindanlara ulaşacağımız kapı ile karşılaşacağız, dedi. Bu haber Laura ile beni fazlasıyla memnun etmişti. Artık bu toprak ve çamur yığınından kurtulup,  bir an önce evime, aileme kavuşmak istiyordum. Bizi çok merak etmiş olmalılardı. 

Aradan yaklaşık 1 saat geçmişti kapıya yaklaşmıştık. Bu yerden çıkmak için sabırsızlanıyordum. Son 10 dakikalık bir yürüyüşün ardından önümüze kocaman, şatafatlı bir kapı çıktı. Yaklaşık 2 metre boyunda idi. Kenarları altın renginde minik heykellerle çevrelenmişti. Her yeri ışıldayan  gösterişli kapı ağır bir şekilde içerdeki muhafızlar tarafından açıldı. Gördüğüm şey karşısında kıpırdayamadım. Karşımda, ne beklediğim gibi yardıma muhtaç bir kraliyet ailesi ne de zindanlardan oluşan minik yer altı şehri vardı. Karşımda gösterişli altın tahtında oturan Zalim kral Cedric duruyordu. Onu daha önce esnaf gezintisinde görmüştüm. Kral Cedric'in kenarlarında duran onlarca muhafız vardı. Sözde bize eşlik etmek için gönderilen aptal muhafız bize kinayeli bir şekilde sırıtıyordu. Ondan delicesine nefret ediyordum. Kahretsin isimsiz mektupta bize bu hain tuzaktan bahsedilmişti. Ama biz onca uyarıya rağmen gözümüzün önündeki gerçeği fark edememiştik. Karşımıza çıkan yaratıklar bize bu tuzağa düşmememiz için uyarı olarak gönderilmişti. Laura baktım, o ise büyük bir öfkeyle muhafıza bakıyordu. Kral Cedric zafer kazanmış bir sesle;

- Demek şu aptal kurtarıcılar sizlersiniz. Ah tanrım çok garip, neden sizin gibi zayıf tipleri şeçtiler anlayamıyorum. Gerçi sizin aptallığınız benim işime geldi. Hiç bu kadar kolay tuzağa düşen birini görmemiştim. Açıkçası... bu dünyada bu zekayla daha fazla barınamazdınız. Bir gün bu kudretli kralınıza şükredeceksiniz. Kral bozuntusu keyifle söylenirken ona hem korku hem de büyük bir öfkeyle bakıyorduk. Laura sesinin titremesine engel olarak;

- Bırak bizi aptal kral bozuntusu. Sen kim olursun tanrılar tarafından seçilmiş kişilerin yoluna taş koyarsın? diye bağırdı. Tanrım sen bizi koru bu kız ne yapmaya çalışıyordu. Ne kadar korkak biri olsam da öfkeli bakışlarımı sürdürerek Laura'yı onayladım. Kral Cedric ne kadar keyifli görünse de sinirlenmiş gibiydi;

- Atın şu iki densizi zindana! Ben emir verene dek suda yemekte yok bunlara. Ya açlıktan geberir giderler yada ben kellelerini alana kadar beklerler, diye gürledi. Korkuyla Laura'ya baktım o benim aksime gayet rahat gibiydi. Askerler iki kolumdan yakaladı ve beni sürüklemeye başladılar. Onlara engel olmadım ne de olsa her çırpınışım farklı bir cezayla sonuçlanacaktı...

KADER ANLAŞMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin