25. Yoongi'ye Oynamak Lazımdı

337 63 22
                                    

Final maçının başlamasına henüz saatler vardı. Öyle ki henüz bizi diğer okula götürecek otobüs bile gelmemişti. Çantamı sıraya bırakıp kapıda beni bekleyen Hoon'un yanına gittim.

"Hoseok yanına çağırmış."

"Seni mi?"

"Hayır." dedi başını iki yana sallayıp. "Tüm takımı."

O an neden bu kadar gergin bir ifade takındığını anladım.

"Jay, eğer öğrenirse biteriz farkında mısın?" Koşarak onun odasının olduğu kata çıkarken arkamdan geliyordu.

"Merak etme en çok ben farkındayım."

Herkes odasının önüne bizi bekliyordu. Jake'in yanında durdum ve Hyungwon'un kapıyı tıklatmasını izledim. İçeriden daima gülüşme sesleri gelen oda şuan çok sessizdi.

Soğukça bir "Gelin bakalım." ve sırayla içeri dizilişimiz. Korkum söyleyecekleri ya da tehditleri değildi. Korkum turnuvadan son anda çekmesiydi. Biliyorduk, sinirlendiği zaman önüne geçilmesi zor biriydi ve bu turnuva için ne kadar çalıştığımızı en iyi biz biliyorduk. Sakin ol dedim içten içe. Öyle bir şey olmayacak.

Masasında oturuyordu. Odaya girdiğim anda gözüme karşısında oturan üç kişi çarptı. Ağzı yüzü Hyungwon'un yumruğundan dolayı yer değiştirmiş Joshua ve yine aynı şekilde diğer tarafta oturan iki salağı. Arkamızdan Yoongi hyung'da içeri girdi. Hyungwon yüzü yara bantları içinde olan Joshua'ya benim eserim der gibi bakıyordu.

"Senelerdir bu okulda eğitmenim." Sandalyesinde geriye doğru yaslanıp kollarını kavuştururken başını salladı. "Sizden önceki takımla da ben ilgilendim, yeri geldi diğer takımlarla da ilgilendim. Ama hiç bugünkü kadar utanmadım. Kim yaptığınızı itiraf etmek ister?"

Hayatımda bu kadar korktuğum başka bir an hatırlamıyordum. Hiç yardımcı olmasa da boğazımı temizlemeye çalıştım ve "Ben yaptım." dedim. Farklı biri suçu üstlense de o inanmayacaktı. "Diğerlerinin suçu yok-"

"Tek başına mı koca basketbol sahasını tahrip ettin Jay?"

Bir dakika, neyden bahsediyordu?

"Saha mı?"

Hyungwon "Sahaya ne olmuş?" diye sordu önüme geçerken. "Biz sahaya bir şey yapmadık."

"Şaka mısın oğlum sen? Sizden başka kim sahanın anasını ağlatabilir?"

"Bunu iltifat olarak algılıyorum ama her ne olduysa, sorumlusu bu sefer biz değiliz."

"Tüm ekipmanlar hasarlı, patlatılmayan top kalmamış. Kim yaptıysa hırsını alamamış iki potayı da mahvetmiş-"

"Dediğim gibi biz değildik." Sesi git gide yükseliyordu.

"Belki senden habersiz yaptılar Kaptan?" Hyungwon ona doğru iki adım atıp önünde durduğunda istemsizce diğerlerine baktım. Tepkisizce izliyorlardı.

"İnan bana hyung böyle bir şeyi yapma kararı alsalardı, en önde ben giderdim. Turnuva öncesi peşinden koşup durduğun takımı biri suçladı diye köşeye mi atacaksın? Bunu üçüncü kez yapışın."

"O zaman kim yaptı Hyungwon? Bu iki takım dışında düşman olan takım mı var da başkasında şüpheleneyim?"

"Hoseok bakar mısın?" Dışardan biri seslendiğinde "Hay böyle işe." diye fısıldayarak yanımızdan ayrıldı. Yoongi hyung da peşine çıkmıştı. Yeonjun gitmelerini fırsat bilip kapıyı hızla kapattı.

"Şimdi size gelelim." Bunca zamandır onu tanımama rağmen Kaptan'ı ilk kez böyle davranırken görüyordum. Parmak uçlarıyla onlara doğru dönüp, Netflix dizilerindeki itici yan karakterler gibi bir yüz ifadesiyle -ki bu ifade ona nedense yakışıyordu- konuşmaya başladı.

Dino "Biz sizi şikayet etmedik." derken ayağı kalkmıştı. Hongjoong onu itip yeniden sandalyeye düşmesini sağladı. "Kes aslanım. Otur oturduğun yerde."

"Ha yani onlarca öğretmen doluyken, gelip Hoseok'a başvurdunuz öyle mi?"

"Sahalarla o ilgileniyor." Joshu'cuk dudağındaki yaradan dolayı konuşamıyordu bile.

"Sizi yerden yere vurup pataklamak yetmedi yüzsüzler. Çatıdan mı sallandırsak? Tekrar uyarmayacağım, takımımdan uzak durun. İkidir suç atıyorsunuz, gerçekten suçlayacağınız bir şey vermeme sebep olmayın."

"Kaptan olarak şimdiye kadar neredeydin de gelip bana patlıyorsun? Yüzsüzlük konusunda kimseye laf atamazsın Hyungwon, foyasını ortaya çıkaran çocukla aynı takımda oynayacak kadar yüzsüz herifin tekisin."

Jake dayanamayarak "En azından gıcık oluyor diye birinin hoşlandığı çocuğu tehdit edip günlerini zehir edecek kadar düşmüyor." diyerek çıkışmıştı.

Hala gözlerinde yapsaydı beni ne ilgilendiriyor? der gibi bir bakış vardı.

"İki gün önce savunduğun adamlar-" Hongjoong ve Soobin'in geçenlerde çıkan kavgaya dahil olmalarını diyordu.

"İyi yapmışlar. Ne yaparlarsa yapsınlar savunurum."

Karşımızda sinirden deliye dönüyorken Yoongi hyung'un üçüne seslenmesiyle odadan çıktılar. Anında odadaki gerginlik seviyesi yerle bir olmuştu.

"Dayaktan da anlamıyorlar ki."

"Neyse bizim kaptan best."

Hyungwon sandalyelerden birine oturduğunda geri kalanımız ona ayak uydurdu. 

"Zevzeklik yapmayı bırakın, hanginiz yaptı bunu?" Hyungwon özellikle birine bakarak söylememişti ama benden şüphelendiğine emindim.

"Bizden biri yapsaydı emin ol geri kalanımızın haberi olurdu Kaptan." dedim Jake ve Hoon'un yanına otururken. Hoseok hyung sonunda geldi ve etrafa bakındı. İçeride bizden başka biri olmadığını anlayınca "Beyler özür dilerim Yoongi bu ara çok yumuşak davranıyorsun diye başımın etini yiyor yanında biraz adamlık taslamak lazımdı." diyerek açıklamada bulunmuştu. "Kaptan sende ne dişli çıktın ha! Lafları çat çat dizdin!" Omzuyla Hyungwon'un koluna çarptı ve geri çekildi.

"Üzerimden tonlarca yük kalktı hyung. Mümkünse sen bir dahakine bize haber et." 

"Beom, ömrümde senin kadar tırsak biri görmedim."

"Hoseok'tan bahsediyoruz agalar. Bi zahmet tırsak olayım."

Hyungwon "Ne zaman olduğunu biliyor musun?" diye sordu.

"Dün olmuş."

"Biz dün okulda değildik."

"Evet, evet." dedi uyarır gibi. "Antrenmana rağmen yoktunuz. Ama okul vaktinden sonra olmuş."

"Kamera kayıtlarına baktınız mı?" 

Elini iki yana sallayarak devam ett. "Çocuklar kimlerin yaptığını zaten biliyorum herkesten önce kayıtlara baktım. Dediğim gibi Yoongi'ye oynamam lazımdı. Kameraları bozuk biliyor."

"Kimler yapmış?"

Bana bakarak "Alt sınıfların kaptanı." dediğinde başımdan aşağı kaynar sular devrilmişti.

İyi de biz dün beraberdik? Neden söylemedi?

"Jungwon mu? Hyung ciddi misin?"

"Yalan borcum mu var size? Tüm takım yapmışlar ama Jungwon ele başı."

Bir şeyler daha dedi ama onu dinlemek yerine telefona gelen bildirimlere baktım.

Zalimin oglu

jay umarım öğrendiğinde bana çok kızmazsın

ve film izleme işini maçtan sonra yapalım mı?

size gelebilirim

Yang Jungwon.

İki kelime, üç hece, on bir harf ve koskoca bir bilinmezlik.

Bu kediden daha neler beklemeliydim?

neyse ya

jungwon slayledi



99 Numara [Jaywon]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin